Arşiv

  • Nisan 2024 (13)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Sir, Türk takımından en çok hangi oyuncuyu beğendiniz?

    Fatih Özatay, Dr.02 Ekim 2014 - Okunma Sayısı: 1325

    Kalkınma açısından eğitim düzeyi çok önemli. Mesela orta gelir tuzağından kurtulup yüksek gelir düzeyine çıkan ülkelerin ortak üç temel özelliğinden biri eğitim düzeyi yüksek bir nüfusa sahip olmaları. Bu çerçevede genç ve eğitimli bir nüfusa sahip olmak ilerisi için umut verici. Peki, gerçekten gençlerimizin eğitim düzeyi ileri sürüldüğü kadar yüksek mi?

    İlaç olsun diye bir tanesi bile sormazdı. Bir Avrupa kupası maçından sonra, yabancı takımın ülkesinin gazetecileri bizim takımın teknik direktörünün yabancı takımdan hangi futbolcuları beğendiği ile asla ilgilenmezlerdi. Muhtemelen bu ilgisizliğin nedeni zaten yabancı takımdan fark yemiş olmamızdı. Oysa bizim gazeteciler rakip takımın teknik direktörüne sıkça sorarlardı en çok hangi futbolcumuzu beğendiklerini. Fark yiyince, bizim de iyi futbolcularımız var babından bir avuntu gerekirdi. Neyse, futbolda biraz mesafe aldık da bu tür sorular ve yanıtları artık pek yer almıyor spor sayfalarında; kurtulduk kısacası.

    Ama kültür aynı kültür. Geride bıraktığımız birkaç gün içinde bu minvalde birkaç demece rastladım basında. Yabancı bir iş adamı ya da yabancı devlet erkânından birileri, neyse ne, muhtemelen mevcut koşullar altında Türkiye ekonomisinin övecek fazla bir yerini bulmadığı ama hoş bir şeyler söylemesi gerektiğini de düşündüğünden olacak, söyleyivermiş. Ne olacak; dilin kemiği yok, üstelik yabancı bir ülkenin basınında da yer alırsın; eğlenirsin.

    Efendim neymiş -elbette mealen söylüyorum; ayrıntısını okuyup zamanımı harcamadım- Türkiye’nin genç nüfusu varmış -buraya kadar bir şey yok- ve genç nüfusu oldukça eğitimliymiş. Muhtemelen Türkiye’nin ne kadar da yatırım yapılmaya değer bir ülke olduğunu anlatmaya çalışırken bu veciz ifadelere başvurulmuş. Söyleyene yüklenmenin anlamı yok; büyük ihtimal etrafından duymuş; “Türkler böyle avutuyorlar kendilerini, deyiverirseniz pek bir hoşlarına gider”.

    Kalkınma açısından eğitim düzeyi çok önemli. Mesela orta gelir tuzağından kurtulup yüksek gelir düzeyine çıkan ülkelerin ortak üç temel özelliğinden biri eğitim düzeyi yüksek bir nüfusa sahip olmaları. Bu çerçevede genç ve eğitimli bir nüfusa sahip olmak ilerisi için umut verici. Peki, gerçekten gençlerimizin eğitim düzeyi ileri sürüldüğü kadar yüksek mi?

    İki iktisatçı yaş gruplarına göre her ülkenin nüfusunun aldığı öğretim sürelerini hesaplayıp yıllardır yayınlıyorlar (meraklı okuyucular şu web adresinden bu bilgiye rahatlıkla ulaşabilirler: (http://www.barrolee.com/) Aşağıdaki tabloda bu kaynaktan aldığım veriler var. Türkiye’yi G-20 içindeki yükselen piyasa ekonomileriyle, yani gelişmekte olan ülkelerin ekonomik açıdan en önemlileri ile karşılaştırıyorum. Bir de müthiş bir atak yaparak kişi başına gelir düzeyini zengin ülkelerin kişi başına gelir düzeyine yaklaştıran Kore’nin verilerini veriyorum. Tabloda, hem 19-24 ve 25-29 arası yaş grubuna ilişkin veriler var (bu gruplar her ülkede en fazla eğitim alan yaş grupları) hem de 15 yaş yukarısı nüfusun ortalama eğitim süresi var (en güncel bilgi şimdilik 2010 yılı için).

    Tablo, eğitimli bir gençliğe sahip olduğumuz iddiasının doğru olmadığını söylüyor. Tablo o kadar açık ki çok fazla yorum yapmak istemiyorum. Sadece bir noktanın altını çizmekle yetineyim. G20 içindeki yükselen piyasa ekonomileri, adı üstünde ‘yükselen’ ekonomiler. Ne kadar yükselecekler bilmiyoruz. Mesela mevcut anti demokratik yapısıyla Rusya pek de yükseleceğe benzemiyor. Diğer ülkelerin birçoğu için de aynı kaygı farklı nedenlerle dile getirilebilir. Kore ile karşılaştırmak bu açıdan kestirmeden çok aydınlatıcı.

    Mutlaka vurgulanması gereken bir de şu nokta var: Bu karşılaştırma alınan eğitimin kalitesi hakkında bir şey söylemiyor. Oysa Kore’deki ya da Çin’deki bir yıllık eğitim ile Türkiye’deki ya da Brezilya’daki bir yıllık eğitim sonucunda gelinen düzey aynı olamayabilir. Zaten aynı da değiller. Nereden biliyoruz? En önemli göstergelerden biri OECD’nin yayınladığı Pisa testi sonuçları. Türkiye sıralamada oldukça gerilerde yer alıyor. Çin ve Kore ise listenin en başlarında…

    Sonuç şu: Bir, nüfusumuzun eğitim düzeyi yüksek değil. İki, gençlerimiz aldıkları ortalama eğitim süresi de yüksek değil. Üç, eğitim düzeyimiz nitelik olarak da iyi değil.

    Güzel bir bayram dilerim.

    fo0210

     

    Bu köşe yazısı 02.10.2014 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır