Arşiv

  • Nisan 2024 (13)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    İngiltere’de terör saldırısı ve NATO

    Nihat Ali Özcan, Dr.26 Mayıs 2017 - Okunma Sayısı: 1895

    İngiltere canlı bomba eyleminin hedefi oldu. Çok sayıda çocuk, genç hayatını kaybetti. Benzer yöntemleri kullanan teröristler, başta Ortadoğu olmak üzere, dünyanın çeşitli yerlerinde benzer eylemler yapmaya devam ediyorlar.

    İngiltere’nin bir ada ülkesi olmasının güvenlik açısından avantaj sağladığı düşünülebilir. Ülkeye giriş ve çıkışların kolaylıkla kontrol edilebileceği, teröristlerin dışarıdan giremeyeceği öngörülebilir. Yine İngiltere’nin terörle mücadele konusunda tecrübeli olduğu, halkın siyasi ve güvenlik kadrolarını desteklediği de biliniyor. Özellikle polis ve istihbarat kurumlarının güçlü ve işlerinde ciddi olduğuna inanılır. Ancak bu güçlü ve avantajlı konuma rağmen İngiltere de terörün hedefi olmaktan kurtulamıyor.

    Nitekim terör örgütlerinin üzerinde baskı arttıkça, dengeler değiştikçe teröristler yeni taktikler geliştiriyor, etkili yöntemler arıyorlar. Karar kıldıkları en etkili taktiklerden biri de “canlı bomba”. Bir de teröristler yurt dışından gelerek değil de ülke içinden bir vatandaş olarak eyleme girişiyorsa işler daha da zorlaşıyor demektir.

    Diğer terör taktikleriyle kıyaslandığında, canlı bombanın ucuz ve etkili olduğu görülüyor. “Bombaya” dönüşmüş bu caniler kendilerini her durumda zekice gizleyebiliyorlar. Aldatma yöntemlerini ustaca kullanabilmekte ve değişen anlık durumlara göre zaman, mekân ve hedef değişikliği yapabilmekteler.

    Araştırmalara göre, devletten fiziki olarak çok daha zayıf konumda olan terör örgütleri, intihar eylemleriyle ciddi bir tehdit haline gelebilmekteler. Devlet ve halk kolaylıkla hedef olmakta, güçlü olan devlet hızla “savunmaya” geçmektedir.

    Metot olarak terörle, strateji olarak terörizmle mücadelede kamuoyunun duyarlılığı, desteği, güvenlik güçlerinin mücadele azmi, kapasitesi, hükümetler için büyük bir avantaj. Ancak, bu avantaj sonsuza kadar sürmeyebilir. Terörün artması psikolojik iklimi ve fiziki koşulları hızla değiştirebilir. Halkı öfkeye sürüklerken, güvenlik birimlerini sertleşmeye ve disiplinsizliğe itebilir.

    Bu nedenle saldırganların izlenmesi, saldırıların önlenmesi, fiziki zararların azaltılması, psikolojik iklimin muhafazası ve teröristi harekete geçiren eko sistemin ortadan kaldırılması gerekir.

    Bu gün DAEŞ ideolojisinin dünyanın her yerinde taraftar bulabildiği bir süreçten geçiyoruz. Bu süreç uzadıkça Londra, Manchester, Berlin, İstanbul, Ankara, Gaziantep, Paris, Brüksel benzeri terör saldırıları devam edecek gibi görünüyor.

    DAEŞ gibi terör örgütlerinin etkisini kırmanın yolu, onu var eden ideolojileri yenmek, terör yöntemlerini ahlaki norm ve umut olmaktan çıkartacak fikirleri cesaretlendirmek, geleceğe umutla bakmayı sağlayacak siyasi bir düzen kurmakla mümkündür. Harekete geçme vaktinin geldiğinin herkes farkında. Ancak, Ortadoğu’da tablo düşündüğümüzden daha karmaşık ve değişim sandığımızdan daha zor. Bu nedenle, NATO’nun da DAEŞ’le meşakkatli ve uzun süreli “mücadele” sürecinin bir parçası olacağı anlaşılıyor. Kararın ardından bölgede oyuncu sayısı artacaktır. Umarız karar, sorunun çözümüne katkıdan çok işleri daha da karmaşık hale getirmez.

    Bu köşe yazısı 26.05.2017 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler: DAEŞ, Terör, İngiltere,
    Yazdır