Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Merkez bankalarına değil, firma bilançolarına bakma zamanı

    Güven Sak, Dr.25 Eylül 2007 - Okunma Sayısı: 1454

     

    Kriz aslında bir dizi riskin realize olmasıdır. "Olmaz canım, bir şey olmaz" deyip riski bilançonuza bir güzel yerleştirmişsinizdir. Sonra "olmaz olmaz" olmuştur. Şimdi yapılması gereken bilançodaki varlıkların yeniden fiyatlanmasıdır. Yeniden fiyatlama demek, "olmaz, olmaz" dediklerinizi "olmaz olmaz"a çevirmektir. Bu ne zaman yapılır? Elbette bilanço hazırlama dönemi içinde. Halka açık bütün şirketler, dünyanın her yerinde bilançolarını üç ayda bir açıklarlar. Buralarda da vaziyet aynıdır. İzliyor musunuz? Bugünlerde etrafta şirket bilançoları ile bir dizi haber uçuşuyor. İşte o haberleri dikkatle takip etmekte fayda var.

    Bu ara merkez bankalarını izlemeye kısa bir ara verip, şirket bilançolarına doğru bakmakta fayda var. Bize kalırsa, merkez bankaları da bu aralar şirketlerin üçüncü çeyrek bilançolarına doğru bakıyorlar. Uluslararası finansal krizin boyutu ve bundan sonra nereye gideceğine ilişkin olarak bakılması gereken yer bu aralar şirket bilançoları. Bizi de yakından ilgilendiriyor. "Bizi" derken elbette bizim gibi ülkeleri kastediyoruz.

    Peki ama burada neye bakılmasında fayda var? Uluslararası bankacılık krizi Amerikan bireysel gayrimenkul kredileri piyasasından kaynaklanmıştı. Buradan başlayan sorun bireysel gayrimenkul kredilerinin menkul kıymete dönüştürülmesine imkân sağlayan varlığa dayalı menkul kıymetler (VDMK) piyasasına doğru sıçradı. Oradan şirketlerin ihraç ettiği finansman bonolarına dayalı VDMK piyasası sorunun kaynağına oturdu. Bunları aşama aşama izledik. Şimdi bilançolardan iki konuda malumat derlemeye çalışıyor işi bilenler. Birincisi, daha önce değerli bulunan bazı finansal varlıklar bugün, aradan bir kriz geçtikten sonra acaba ne kadar değerli görünüyor? Buradan şirketlerin problemi nasıl gördüklerine ilişkin bir sonuç çıkarmak mümkün olacak. İkincisi ise bu değerleme farklılığı, değerlemeyi yapan şirketin kârını-zararını nasıl etkiliyor? Öyle ya hasar kalıcı ise bu durumda toparlanma için şirkete yeni sermaye eklemek gerekiyor.

    Ne gösterecek bütün bu yeniden değerleme faaliyeti? Müsaadenizle bir de bu meselenin altını çizelim. Uluslararası finansal piyasaları baştan sona etkileyen bu son krizin, bireysel gayrimenkul kredileri piyasası ile sınırlı olup olmadığı aslında bu bir dizi yeniden değerleme faaliyeti ile birlikte daha açıkça görülebilecek. Bireysel gayrimenkul kredilerini ödeyemeyenlerle ilgili malumat ve bu arada şehir efsaneleri sonunda son dönemde yoğun olarak kullanılan bir finansman mekanizmasının kredibilitesini ortadan kaldırdı. Herkes VDMK'ya kuşkuyla bakmaya başladı. İşte bu haftalarda, VDMK'ya kuşkuyla bakıp bakmamak gerektiğini göreceğiz. Problem, yalnızca bireysel gayrimenkul kredileri piyasası ve bu piyasadaki gelir akımlarına dayalı VDMK'lardaysa o vakit, azıcık "oh" demek mümkün olacak. Yok şirket finansman bonolarına dayalı VDMK'lar ve hatta genel olarak alacak paketlerine dayalı tüm enstrümanlardaysa problem, o vakit işimiz hakikaten daha zor olacak.

    Burada işi zor olanın bizim gibi ülkeler olduğunu açıklıkla ifade edelim ki karışmasın. Eğer sorun ABD bireysel gayrimenkul kredi piyasaları ile sınırlıysa işimiz daha iyi. Çünkü bu durumda, dünyanın kalan bölgeleri ve bu arada Çin, Amerikan finansal piyasalarını sarsan problemden daha az etkilenecek, dünya ekonomisindeki yavaşlama etkisi daha sınırlı olacak. Yok öyle değilse iki yönden darbe yeme ihtimali olacak. Birincisi, büyümede küresel bir yavaşlama eğilimi ön plana çıkacak. İkincisi ise uluslararası fon akımlarında daralma olacak. Halbuki sorun ABD gayrimenkul piyasası ile sınırlıysa her iki etki de olacak ama daha ılımlı olacak.

    Peki, haberler nasıl gidiyor? Geçen hafta ortada bir dizi haber vardı. Mesela General Electric şirketinin finansal kuruluşu iki faaliyet alanını daraltma/kapatma kararı almıştı. Bunlar sırasıyla Japonya bireysel krediler bölümü ile ABD riskli (subprime) gayrimenkul kredileri bölümüydü. Kurum, üçüncü çeyrek bilançosuna göre bu işten yaklaşık 1.4 milyar ABD Doları zarar etmişti. Bu zarara rağmen kurum 2007 yılında 4.2 milyar ABD Doları kâr açıklamayı bekliyordu. Geçen yıl, kurumun kârı 3.5 milyar ABD Doları idi. Peki, ne olmuştu? Ortada külliyetli bir zarar vardı ama edilen kârdan zarardı. Kurumun kendisinde bir problem yoktu. Ortada yıkıcı, yapısal bir hasar yoktu. Risk iştahı açısından bakıldığında, azıcık iştah kaybına yol açabilir belki ama kimse bu nedenle yemeden içmeden kesilmez. Bu bir örnek yalnızca. Geçen hafta gazeteler bu tür örneklerle doluydu. Hadi bakalım, hayırlısı. Bu haberler hiç de fena değil.

     

    Bu köşe yazısı 25.09.2007 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır