Arşiv

  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Bakalım dans nasıl olacak?

    Güven Sak, Dr.06 Haziran 2009 - Okunma Sayısı: 1073

    Bu günlerde Amerika Birleşik Devletleri'ne (ABD) gidenler, yapılmakta olan yolların hemen kıyısında, elden geçirilmekte olan köprülerin en görünen yerinde ve de nerede bir kamu kaynaklı aktivite varsa orada hep aynı türden bir levha görüyorlar. Üzerinde kocaman kocaman "Krizle mücadele programı çerçevesinde çıkarılan Yeniden Yapılanma Kanunu ile aktarılan fonlardan finanse edilmektedir" diye yazıyor. Neden böyle yapıyorlar? Bir şeyler yapıldığını geniş toplum kesimlerinin gözüne sokmak için öncelikle. İkincisi, herkese kendine güvenini ve heyecanını yeniden kazandırmak için. Üçüncüsü ise elbette mali genişleme vasıtasıyla iç talebe destek olsun, krizin sebep olduğu hasar sınırlandırılsın diye. Türkiye'de "Kriz varsa çare de var" seferberliğini tam da bu çerçevenin içinde değerlendirmek gerekiyor. Hükümetimiz, krizle mücadele konusunda nihayet adım atmaya başlıyor. En azından uzun süre oturduğu yerde kasıldıktan sonra, perşembe günkü basın toplantısı ile hükümetimiz ilk kez dansa daveti kabul ederek, piste çıkmış gibi duruyor. Biz bunu hayırlı bir sürecin ilk işareti olarak görme eğilimindeyiz. Peki, buna nasıl bakalım? Elbette başlıktaki soruyla: Görelim bakalım dans nasıl olacaktır? Uygulamayı dikkatle takip etmek gerekmektedir. İsterseniz bugün Sayın Başbakanımızın açıkladığı beş konuya kısaca bir bakalım. Görelim bakalım vaziyet nasıldır? Sayın Başbakanımız perşembe günü beş konunun altını çizdi bize kalırsa: Birincisi, şirketler kesiminin mevcut kredi ödemelerini ötelemeye yarayacak kredi garanti mekanizması ile uygulamaya konulacak yeni sisteme ilişkin bilgi verdi. Küresel kriz karşısında pek çok ülkenin yöneldiği ve TEPAV'ın "Türkiye Ekonomisi İçin Kriz Önlemleri" raporunda olası pozitif iktisadi etkileri ele alınan kredi garanti mekanizmasının nihayet tasarımdan uygulamaya geçmesi olumludur. Burada neye bakılacaktır? Elbette uygulamanın nasıl olacağına? Onu daha biliyor muyuz? Daha bilmiyoruz. İkincisi, Sayın Başbakanımız, "toplum yararına çalışma programları" başlıklı bir yeni aktiviteyi başlattıklarını duyurdu. Programın temelinde İŞKUR'a kayıtlı işsizlerin geçici olarak toplum yararına çalıştırılması var. Bu programlarla okullar ve hastaneler elden geçirilecek, ağaç dikilecek, park ve bahçeler düzenlenecek. Bu yolla hükümetimiz iç talebi desteklemek üzere bir önlemi gündeme getirmiş oluyor. Ne yapıyor? TEPAV'ın çalışmasında altı çizilen harcama çekini vermek yerine, desteğe ihtiyacı olanları, geçici işlerde çalıştırarak aynı pozitif iç talep etkisini oluşturabileceğini düşünüyor. Olur mu? Bilenler, teorik olarak, daha iyi bile olur diyorlar. Ama Türkiye deneyimi geçici işçilerin sonradan nasıl kalıcı hale geldiğini bize hep göstermedi mi? Dolayısıyla ne yapmak gerekir? Uygulamanın nasıl olacağının bir belirginleşmesini beklemek gerekir. Bakalım hedef kitle nasıl seçilecek? İşe alınanlar ne kadar geçici olacak? Ne kadar destek verilecek? Burada yapılacak hatalar "astarı yüzünden pahalı" bir iç talep destek sistemine yol açabilir. Ama adım ve niyet olumludur. Üçüncüsü, geniş kapsamlı bir yatırım teşvik sistemi açıklandı. Teşvikler bölgelere ve de sektörlere dayalı, her ilde her sektöre destek yok. Sistem yeni yatırımlar için. İçinde bulunduğumuz süreçte acil gündeme katkısı olmayan tek önlem buydu evvelki gün açıklanan çerçevenin içinde. Türkiye'nin elbette orta vadeli bir gündeme ihtiyacı var. Ancak daha ona gelmeden Türkiye'nin dört başı mamur ciddi bir bütçeye ve de Orta Vadeli Mali Çerçeve'ye ihtiyacı var. Kamunun daha ne yapacağını açıklamadığı bir ülkede özel sektör ne yapsın? Ayrıca böyle bir ortam yeni bir teşvik sisteminin hayata geçirilmesi için pek de uygun değildir. Kriz ortamında seçici politikalar uygulamak güçtür. İleride belli illerde desteklenmeyeceği açıklanan sektörlerin o illerde teşvik kapsamına alındığını görme ihtimalimiz yüksektir. Bu da orta vadeli gündemden sapma anlamına gelmektedir. Dördüncüsü, Sayın Başbakanımız iç pazarı desteklemek üzere ÖTV ve KDV indirimlerinin gündem dışında olmadığını ifade etti. Bu da evvelki günkü açıklamaların olumlu noktalarından bir tanesiydi. Beşincisi ise Sayın Başbakanımız, herhalde o gün iyi tarafından kalktığından olacak, artık bir komedi haline gelmiş olan "IMF ile ne oluyor?" dizisinde bu kez işlerin yolunda gittiğini söyledi. Bakın bu da iyiydi. Ne demiş atalarımız? "Çıkmadık candan ümit kesilmez." Öyle değil mi? Öyle. Öyle. Biz bu haftaki paketten gerek iç talebin canlandırılması gerekse şirketler kesiminin nakit akımlarının yeniden düzenlenmesi konusunda olumlu kararlar çıktığını görüyoruz. Türkiye, krizle mücadele alanında ataleti bir kenara bırakıp, uzun bir süredir üzerinde konuşulan konularda daha ciddi adımlar atmaya başlıyor. Bu iyidir. Şimdi bize ne gerekir? Üç noktayı vurgulayalım isterseniz. Birincisi, harcadığımız kamu parası, ekonomik küçülme sürecini yavaşlatacaktır. Yavaşlayan küçülme süreci ise yapısı bozuk bütçemizi o kadar daha sürdürülebilir hale getirecektir. Ortada dinamik bir hadise vardır. İkincisi, IMF ile anlaşmak harcanacak kamu parası konusunda imkânları genişleteceği için sanıldığı gibi aleyhte olmayacak, lehte olacaktır. Burada "ekonomiyi kayda sokun" başlıklı IMF istekleri kötü değil, iyidir. Örneğin, kredi garanti destekleri yalnızca kayıt içindeki şirketlere yöneliktir. Kriz süreci, aynı zamanda kayıt içine giriş süreci de olabilir. Üçüncüsü, zaman, deneme yanılma dönemidir. Önemli olan niyettir. Bu pakette açıklananlar amaca uygundur. Uygulamada ortaya çıkan aksaklıkları dikkatle takip edecek ve hataları anında telafi edecek sağlıklı bir izleme ve değerlendirme mekanizmasına ihtiyaç vardır. Pakette eksik olan noktalardan biri de budur. Bu paket işi çözmez, hasarı sınırlandırmaya yetmez ama yaklaşım olumludur. Hükümetimizin dans davetini reddetmemiş olması iyidir.

    Bu yazı 06.06.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır