Arşiv

  • Mayıs 2024 (1)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Pakistan anormal değil ama talihsiz bir ülkedir

    Güven Sak, Dr.13 Haziran 2009 - Okunma Sayısı: 1483

    Pakistan'ın Peşaver kentindeki Peshawar Continental Oteli; Balahisar Kalesi'ne komşu, Hayber Geçidi'ne yakındı. Pakistan en son haberlerde yine baş sıradaydı. Peshawar Continental bir intihar saldırısına sahne olmuştu. Ölü sayısı 10'u, yaralı sayısı ise 75'i aşmıştı en son. Otelden geriye ise sadece bir yıkıntı kalmıştı. Halbuki Peşaver yakınlarındaki Svat Vadisi eskiden bölgenin İsviçresi olarak bilinir ve doğal güzelliği ile anılırdı. Şimdi doğal güzellik ve turizm konuşulmaz oldu. Bırakın ülke dışından gelen turistleri, iç turizm bile yüzde 85 oranında azaldı. Şimdi artık bölgenin otel ve kulüpleri sıfır rezervasyonla çalışıyor. Pakistan'da yaşanan dramı hiç izliyor musunuz? İzlemekte ve anlamaya çalışmakta fayda var. Pakistan'ın Afganistan sınırında olup bitenler hepimizi yakından ilgilendiriyor. Ama en çok Afganistan'ı ilgilendiriyor. Ne olup bitiyorsa Pakistan-Afganistan sınırında olup bitiyor. Bugün isterseniz önce hızla bu bölgede ne olup bittiğine bakalım. Sonra da "Pakistan'ın hiç şansı yok mudur" diye bir soralım. Pakistan'ın eğitim sistemine ilişkin rakamlar, umutsuzluk kadar umudu da içinde barındırıyor. Gelin bakın neden Pakistan esasen normal ama talihsiz bir ülkedir? Gelin bakın, Batı medyasını bu aralar yeniden saran "medrese efsanesi" neden aslında gerçeği yansıtmamaktadır? Peshawar Continental saldırısına nasıl bakmak gerekir? İsterseniz buradan hızlı bir özetle başlayalım: Pakistan'ın kuzeyi Paştunistan. Paştunistan, Pakistan ve Afganistan arasında bölünüyor. Hepimizin Afganistan'daki iktidar deneyiminden tanıdığımız Taliban ise Paştun milliyetçiliğinin silahlı örgütü konumunda. 11 Eylül hadisesinden sonra Pakistan içindeki Paştun bölgelerinde Taliban aktivitesi artmıştı. Son dönemde ise Taliban bir silahlı güç olarak Pakistan içindeki Paştun bölgelerinde görünür hale geldi. En son şubatta, Pakistan merkezi olarak, güzelim Svat Vadisi'ne Adil Düzen'i (Nizam-e Adl) getiren kanunu kabul etmişti. Sivillerin askeri çatışmanın ortasında kalmasını engellemek için getirilen bu bir nevi şeriat düzeni Taliban aktivitesinin Pakistan içine doğru ilerlemesine neden oldu. En azından buna merkezi olarak karar verilince, Pakistan hükümeti, Svat Vadisi'nde konuşlanan Taliban'a karşı bir askeri saldırı başlattı. Her gün birkaç 100 Taliban militanı "ölü olarak ele geçiriliyor" bu günlerde. Bu arada korkunç bir insanlık dramı da başladı. Saldırı nedeniyle Svat Vadisi'nden Pakistan'a hızlı bir iç göç başladı. Yerinden ayrılmak zorunda kalanların sayısı iki yüz bini geçti. Türkiye tam da bu nedenle Pakistan'a insani yardım iletiyor bu günlerde. Bölgenin Afganistan'daki NATO güçlerinin ikmal hattı açısından önemini ise yine Referans'ta 13 Şubat 2009'da yayımlanan "Şubatın üçü iyi midir yoksa kötü müdür?" başlıklı yazımızda daha önce ele almıştık. Bugün yine girmeyelim. Peki, Pakistan'ın hiç şansı yok mudur? Amerikan New York Times gazetesinin 3 Mayıs 2009 tarihli nüshasında Sabrine Tavernise imzasıyla çıkan habere bakarsanız yok. (Evet, evet bu o Sabrine Tavernise. Hani Türkiye ile ilgili bu tür haberleri yazan Sabrine Tavernise yani.) Haberin başlığı bildik eski pilavın yeniden ısıtılmış hali olarak hemen kendini özetliyor: "Pakistan'ın İslami okulları boşluğu dolduruyor ama militanlaşmayı da körüklüyor". (Pakistan's Islamic Schools Fill Void but Fuel Militancy). Haberin içinde Pakistan'ın yoksulluğu, ülkedeki yolsuzluklar, devlet okulları fecaati, eğitim sisteminin iflası ve devlet okulları yıkıntısının getirdiği boşluğu dolduran dini okullar, yani "medrese efsanesi" tam tekmil bulunuyor. Sonra hızlı bir "medresede ne yetişir? Öyle önlerinde Kuran filan, yere oturmuş çocuklardan olsa olsa militan yetişir" inanç sıçrayışı ile sistem hızla kendi içine kapanıyor. Böylece elinizde tekmili birden bir Pakistan yazısı oluyor, içinde bir tek ümit kırıntısı bile olmuyor. "Evet, evet, Pakistan'ın pek bir şansı bulunmuyor" imajı en çok Pakistanlıları rahatsız etmeli. Aynı bizim, hafif yana sarkmış fesli, "Geceyarısı Ekspresi" imajı gibi. Nitekim ediyor da. Bakın Asım Khwaja'yı rahatsız ediyor. Üstelik galiba uzun bir süredir ediyor. Çünkü ona göre Pakistan'ın bir şansı var ve kimse o şansın üzerine yeterince eğilmiyor. Khwaja, ABD'deki Harvard Üniversitesi, Kennedy School of Government'ta profesör. Mikro iktisat dersleri veriyor ve kalkınma meseleleri ile uğraşıyor. En son aynı üniversiteden Dani Rodrik'in web blog'unda misafir yazar olarak şikâyetini dillendiriyordu. Prof. Khwaja'ya göre Batı medyasının "devlet okulları çöktü, militan yetiştiren medreselerin sayısında patlama oldu" haberleri gerçeği tam anlamıyla yansıtmıyor. 2003 rakamlarına göre Pakistan'da okula devam eden 17.5 milyon civarındaki çocuğun olsa olsa yalnızca 200 bini dini okullara devam ediyor. Bakın kendisinin kullandığı grafik aşağıda. Grafik 1960'lardan beri yeni açılan okul sayısını gösteriyor. Evet, her yıl yeni dini okullar açılıyor. Ama Pakistan eğitim sisteminin tek gerçeği bu değil Khwarji'ye göre. Birincisi, 1990'larla birlikte devlet okullarının sayısı eskisi kadar hızlı artmamaya başlıyor. Afganistan savaşı yılları Pakistan'ın altyapısını da olumsuz etkiliyor. Bakın yeni açılan devlet okulu sayısı 6000'lerden 2000'lere geriliyor. Bu birinci tespit: Ortada kantitatif olarak bakıldığında bir problem var. Devlet işini iyi yapamıyor. İkincisi, bu okullarda eğitim kalitesinin yanı sıra şartlar da son derece tartışmalı. Yine ortadaki rakamlara göre okulların yarısında sınıflarda sıra bulunmuyor. Pardon ama bu durumda ister dini, ister normal olsun, eğitimi yere oturtarak yapmak gerekiyor. Artık bu durumda otomatikman militan mı yetişir, daha iyi bir analiz gerekiyor.

     

     

     

     

     

     

     

    : Kuruluş yıllarına göre Pakistan'da Eğitim Kurumları (Kamu, Özel, Medrese)

     

    Üçüncüsü, devlet okullarındaki problemin yol açtığı boşluğu, grafikten de izlenebileceği gibi, dini okullar, yani medreseler doldurmuyor. Ortada hakikaten bir boşluk kalıyor, çünkü Pakistan'ın nüfusunun yarısı 17 yaşından daha küçük. (Bizden de gençler yani. Bakın orada aileler bu 3 çocuk işini ciddiye almışlar.) Bu genç nüfusun eğitim ihtiyacını sayısı hızla artmakta olan özel okullar karşılamaya çalışıyor. Buralarda dini değil, çağın teknik ihtiyaçlarına uygun normal eğitim yapılıyor. Şu anda eğitim sisteminin üçte biri normal özel okullardan oluşuyor, üçte ikisi ise devlet okullarından. Dördüncü tespit: "Medreseler aldı yürüdü" tezi bir şehir efsanesi esasen. Paştunistan dahil, her yer için bu tez geçerli rakamlara göre. Beşincisi, "özel okullar yoksullar için uygun değil" tezi de doğru değil, araştırmacımıza göre. Yıllık okul ücreti yaklaşık 17 dolar. Herkes için son derece uygun. Altıncısı, insanlar, Paştunistan dahil, her yerde, çocuklarını normal okullarda okutmak istiyorlar. 1940-1990 arasında sayıları azalan dini okulların artışı esasen Afganistan'ı Sovyet işgalinden kurtarma dönemine rastgeliyor. 2000 sonrasındaki artış Paştun milliyetçiliğinin Afganistan serüveni ve Bush dönemi ile yakından alakalı duruyor. Siyasi körlük esasen problem üretiyor. Dönelim Pakistan'ın şansı meselesine. Yukarıdaki malumatın Pakistan'a olan güvenimizi artırması gerekiyor. Birincisi, Pakistan'da belirgin bir anormallik bulunmuyor. Ebeveynler çocukları kendilerini geçsin ve çağın içinde yaşasın istiyorlar. İkincisi, doğrudur Pakistan devleti bir kamu hizmeti olarak eğitim sağlamakta giderek daha fazla zorlanıyor. Ve elbette bu önemli bir mesele. Ancak piyasa mekanizması soruna kendi içinden bir cevap üretebiliyor. Burada da Pakistan normal bir ülke gibi görünüyor. Ne yapmak lazım? Pakistan'ın kendi içinden gelen bu cevabın üzerinde daha iyi çalışması lazım. Onu daha büyük bir çözüme dönüştürmek için üzerinde çalışmak lazım. İşte Asım Khwaja bunu anlatmaya çalışıyor. Bize kalırsa kulak vermekte fayda var. Ne demiştik? "Pakistan normal ama talihsiz bir ülkedir."

    Bu yazı 13.06.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır