Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Bernanke yeniden atanırken mesele nedir

    Güven Sak, Dr.27 Ağustos 2009 - Okunma Sayısı: 939

    Amerikan Merkez Bankası (FED) Başkanı Ben Bernanke, bir dönem daha başkanlığını devam ettirecek. Bernanke, 1930'lardaki "Büyük Depresyon" dönemi üzerine çalışmış bir akademisyendi. Şimdi ise "Büyük Depresyon"dan seksen yıl sonra başlayan bir yeni iktisadi durgunluk döneminde iktisat politikalarının tasarımı ve uygulamasında kilit bir rol oynuyor. Ne denir? Hayat işte böyledir. Talihli insan, hayatı boyunca hazırlık yaptığı bir konuda sorumluluk üstlenmiş olan insan değil midir? İşte Bernanke talihli bir insandır. Yıllar boyunca üzerinde düşündüğü bir konu, bu günlerde hepimizin hayatını olumsuz etkilemeye başlamışken, o, yıllardır düşündüklerini hayata aktarabilecek, hepimize liderlik edecek bir konumdadır. Ne mutlu! Peki, Bernanke'nin yeniden atanıyor olması insanın aklına neler düşürmektedir? İlk nokta şudur: FED Başkanı'nın kimliği yalnızca Amerikalıların değil, hepimizin hayatını etkileyecek bir olaydır. Bu çerçevede, FED başkanlarının bir tek Amerika Birleşik Devletleri ahalisine karşı sorumlu olmaları doğru değildir. Bunun doğru olmadığını bu kriz bir kez daha göstermiştir. Bu mesele yarın daha da önemli olacaktır. Bernanke, orada başarılıdır ama bunun bize katkısı son derece dolaylıdır. Çünkü derdi başkadır. Bu ilk tespittir. Gelelim ikinci tespite: Bernanke'nin FED Başkanlığı'na yeniden atanacak olması, krize karşı uygulanmakta olan aktif politika çerçevesinin Başkan Obama tarafından desteklenmesi anlamına geliyor öncelikle. Bernanke, bir Bush atamasıydı. Hatırlayalım lütfen, geçmiş Başkan Bush yönetimi döneminde krize karşı aktif bir müdahale programı hızlı bir biçimde devreye sokulmuştu. Olağanüstü dönemlerin olağanüstü tedbirler gerektirdiği ilkesi çerçevesinde daha önce hiç düşünülmeyecek olanlar uygulanır hale gelmişti. Amerikan ekonomisi her zaman alışılageldiği gibi New York yerine Washington'dan yönetilir hale esasen Bush döneminde gelmişti. Başkan Bush normal şartlar altında asla almayacağı tedbirleri kriz ortasında almak zorunda kalmıştı. Bizim hükümetimiz uyuyan güzeli oynarken, orada hızlı kamu müdahalesi kararları ile Amerikan ekonomisi yaşam destek sistemine bağlanmıştı. Biz bu dönemdeki aktif kamu müdahalesi politikasının tasarımında ve Bush yönetiminin bu alışılmadık politika çerçevesine giderayak ikna edilmesinde Bernanke'nin önemli bir rol oynadığını düşünüyoruz. Öyle yapmıştır ve iyi ki de yapmıştır. Bu da akılda tutulması gereken ikinci noktadır. Üçüncü noktayı hızla bir hatırlayalım lütfen: FED'in yaşam destek ünitesi işlevini nasıl ilmek ilmek ördüğünü öncelikle hatırda tutmakta fayda vardır. Bu dönemde FED doğrudan şirketler kesimine likidite desteği sağlamaya başlamadı mı? İşlemeyen özel sektör tahvil piyasasını işletmek için ilk önce o devreye girmedi mi? Avrupa Merkez Bankası dahil, uygar dünyanın bütün merkez bankalarına öncülük etmedi mi? Yabancı merkez bankalarına likidite desteği sağlamak üzere devreye girmedi mi? Bu açıdan IMF'den önce davranmadı mı? Kamu menkul kıymetleri piyasasında aktif bir rol üstlenmedi mi? Böylece ne yaptı? Finansal piyasalarda fiyat oluşumunu sağlamaya çalışarak, karşılıklı güvensizlik nedeniyle işlemeyen dizi dizi finansal piyasayı işletmeye çalışmadı mı? Evet evet tam da bunları yaptı. Krizin etkilerinin tersine çevrilmesi ve de olanca ağırlığıyla hissedilmemesi için devreye girdi. Bizim buralarda olduğu gibi bir tek faiz indirip, sonra kenarda oturmadı. Kredi kanalının çalışmadığı bir dünyada, bankalara likidite aktarmanın sorunu çözmeyeceğini zamanında kavrayıp, kredi kanalını işletmeye çalıştı ve de başarılı oldu. Delik kovayı doldurmaya çalışmadı. Hiç ikiletmeden, doğrudan şirketler kesimine kaynak aktarmaya başladı. Üçüncü olarak, bu noktanın altını kalın kalın çizmekte fayda vardır. Dördüncü olarak Bernanke, bize, bu hareketli dönemde, esasen, dün unuttuklarımızı yeniden hatırlatmıştır. Bunların bir bölümünün geçici olarak hatırda kalmasında fayda vardır. Hatırladığımız mesele şudur: Merkez bankaları ekonomide genişletici politikaların tasarımında arada unuttuğumuz/unutturulan bir dizi imkâna sahiptir. Şirketlere birden çok yoldan doğrudan kaynak aktarabilirler, piyasalarda fiyatların oturmasına yardımcı olabilirler, bu arada şirketler arasında ayrımcılık bile yapabilirler. Bu açıdan bakıldığında genişletici maliye politikasından çok daha etkili olabilirler. Bir nevi kalkınma bankası gibi çalışabilirler. Hatırlayın Saracoğlu öncesi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nı. İşte tam da bu prensibe uygun çalışmıyor muydu? Öyle çalışıyordu. Sonra onu unuttuk ama bakın Bernanke'nin geriye getirdiği tam da bir kalkınma bankası olarak merkez bankası meselesidir. Bu dönemde son derece de faydalı olmuştur. Günün dördüncü tespiti budur. Beşinci tespit ise dördüncünün içindedir: Doğrudur. Bernanke, uzun bir süredir unutulmuş olanı hepimize hatırlatmıştır. İşte Bernanke'nin politika tasarımına katkılarının bu bölümü herhalde politikacıların hafızasından en hızlı bir biçimde silinmelidir: Olağandışı olana olağandışı muamelesi yapılmalıdır. Bizi bu aktif müdahale ortamına sokanın şimdi bizi bu alandan dışarı çıkartmasında fayda vardır. Peki, Türkiye gibi ülkeler açısından bakıldığında vaziyet nedir? Bizim gördüğümüz şudur: Herkes daha kendi evindeki yangını kontrol altına almaya çalışmaktadır. Bernanke dahil, hiçbir yetkili başka evlerdeki durumu ayrıntılı olarak etüt etmiş gibi durmamaktadır. Bu başlıbaşına kötüdür. Yan evdeki yangın kontrol altında değilse, sizin kendi evinizdeki yangını kontrol altına almış olmanız çözüm değildir.2008 finansal krizi 2010 ve sonrasında iktisadi durgunluk olarak konuşulacak gibi durmaktadır. İlgililere duyurulur.

    Bu yazı 27.08.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır