Arşiv

  • Mayıs 2024 (1)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Çevre artık merkezdir: Apple, Amerikan Ticaret Odası'nı neden terk etti

    Güven Sak, Dr.31 Ekim 2009 - Okunma Sayısı: 1128

    Çevreci hareketler bugüne kadar sistemin kıyısındaydılar. Muhaliftiler. Öyle anlaşılıyor ki artık sistemin ta merkezinde olacaklar. 21. yüzyıl kapitalizmini çevreci hareketlerin on yıllar süren muhalefeti belirleyecek. Biz hep birlikte "Ne olacak bu iktisadi krizin sonu?" diye düşünürken, kapitalizm bir yeşillenme telaşında görünüyor. Bekleyin, yakında en koyu muhafazakârlar çevreci olup çıkacaklar. Çevre artık merkez oluyor. Bunu nereden mi çıkarıyorum? Duymadınız mı? Apple şirketi Amerikan Ticaret Odası'ndan ayrıldı. Gerekçe? Amerikan Ticaret Odası iklim değişikliği düzenlemeleri karşısında yeterince ilerici ve yapıcı bir tavır alamıyormuş. Kapitalizm artık yeşilleniyor. Gelin bakın ne oluyor? Önce bir olayı kafamızda canlandıralım. Nasıl Kıta Avrupası hukuk sistemi, Anglo Sakson hukuk sitemine benzemezse, Kıta Avrupası oda sistemi de Anglo Sakson oda sistemine benzemez. Türkiye dahil Kıta Avrupası ülkelerinde oda sistemine üyelik mecburidir. Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere gibi Anglo Sakson ülkelerinde ise oda sistemine üyelik isteğe bağlıdır. Dolayısıyla Apple şirketi istediği takdirde Amerikan Ticaret Odası (US Chamber of Commerce) ayrılabilir. Hukuken bu mümkündür. Bu ilk noktadır.  Apple'ın ayrılma kararı ise bir lobi örgütü olarak Amerikan Ticaret Odası'nı bitirmez. Amerikan Ticaret Odası yaklaşık 3 milyon adet üyeye sahip dev bir örgütlenme ağıdır. İçinde 2800 yerel odayı barındırmaktadır. Böyle bakıldığında, üyelerinin ezici çoğunluğunu küçük ve orta büyüklükte işletmeler (KOBİ) oluşturmaktadır. Apple'ın Amerikan Ticaret Odası'nı terk etme kararı üzerine açıklama yapan başka üyeler, odanın görüşlerinin üyelerin görüşlerinin bir bileşkesi olarak alınması gerektiğini söylemektedirler. Buna göre Apple'ın kararı halen Amerikan iş dünyasının ortak görüşü değildir. Bu da ikinci noktadır. Doğrudur, Apple şirketinin kararı şimdilik herkesi bağlamamaktadır. Ancak geçen pazartesi bu kararını açıklayan Apple, şirketler dünyasında yalnız da değildir. Apple'dan önce enerji şirketleri Pasific Gas&Electric, PNM Resources ve de Exelon da Amerikan Ticaret Odası'ndan aynı gerekçelerle ayrılmışlardır. Dikkat edin, bunlar odadan ayrılanlardır. Nike şirketi ise çok yakınlarda Amerikan Ticaret Odası'nın Yönetim Kurulu'ndan aynı gerekçe ile ayrılmıştır. Bu da üçüncü noktadır. Konu iklim değişikliği olduğunda, bugünlerde Amerikan iş dünyası içinde, öyle ya da böyle ciddi bir isyan havası vardır. Ortada geniş kapsamlı bir isyan havası varsa, dünün genel kabul gören yaklaşım biçimini, paradigmasını değiştirmek gerekir. Thomas Kuhn'dan küçükken öğrendiğimiz budur. Nitekim bakınız öyle olmaktadır. Peki, neden böyle olmaktadır? Kapitalizm artık neden böyle yeşillenmektedir? Yeşil neden artık merkezdir? Çok yakında Amerikan muhafazakârları da neden acayip yeşil olacaklardır? Bunun galiba iki temel nedeni var. Gelin bugün kısaca bir bakalım, sonra ben size bir "bionomics dersi" hazırlayayım. Bionomics yani biyoloji (biology) ve de ekonomi (economics). Bizim iktisat böyle dönemlerde en hızlı değişenler arasındadır. Yeşilin on yıllar süren bir mücadele sonucunda merkeze yerleşmesinin ilk nedeni petrol fiyatlarının yüz doları aşmış olmasıdır. Yüz doların üzerinde petrol demek, bir taraftan küresel işbölümünün eskisi gibi yayılamaması, pazara yakınlığın avantaj haline gelmesi, öte yandan da alternatif enerji kaynaklarının devreye sokulması ihtiyacı ve imkânının artmasıdır. Petrolün fiyatı arttıkça daha maliyetli olan alternatif enerji kaynaklarına yönelmek imkân dâhiline girmektedir. "Nasıl taş devri etrafta taşlar bittiği için sona ermediyse, petrol devri de etrafta kullanacak petrol kalmayacağı için sona erecek değildir." Elbette petrol şirketleri fiyat kontrolü ile petrol devrinin süresini uzatmak isteyebilirler. Ancak ortadaki tartışma tam da budur: Kararı, petrol şirketlerine ve petrol üreticisi ülkelere bırakmadan, karbon gazı emisyonları üzerine ek bir vergi koyarak, petrol fiyatı yüksek tutulmalı mıdır, yoksa petrol fiyatı bilerek daha da yükseltilmemeli midir? İsyanı, ilkini isteyenler çıkartmaktadırlar. Dertleri şudur: Yeşil bir teknolojik yenilenmenin önü açılmalıdır. Silikon Vadisi'nden yükselen talep tam da böyledir. Petrol fiyatı bu geçiş sürecinde hep yüksek kalmalıdır. Sanayi ve teknoloji politikaları bir yana, yeşil alanda teknolojik yeniliklerin en büyük tetikleyicisi petrol fiyatlarının yüksek düzeyi olacaktır. Yeşilin merkeze doğru yolculuğunun ikinci nedeni ise açıktır: Bundan böyle Kuzey Kutbu yazları buz tutmayacaktır. Bilim adamları bu son derece farkındalık yaratıcı gelişmeye neden olan küresel ısınmanın kul yapısı olduğunu artık açıklıkla ortaya koymuşlardır. Bu gezegen üzerinde yayılan yaşama biçimimiz bu gezegenin bize sunduğu yaşama alanını tahrip etmektedir. Bunun sonu yoktur. Milyarlarca Çinlinin otomobile binip, deodoran kullanmaya başlaması, tüketim desenlerini değiştirmeleri bu tahrip sürecini yalnızca hızlandırmaktadır. Bundan böyle otomobiller olacaksa, artık karbon emisyonuna yol açmayan bir enerji ile çalışmak zorundadırlar. Deodoranlar bildiğimiz gibi olmamalıdırlar. Yenilenebilir enerji öne çıkmalıdır. Hayat biçimimiz devam edecekse, teknolojimiz bir sıçrama yapmak zorundadır. İşte yeşil devrim tam da budur. Türkiye'nin ıskalamaması gereken işte bu dönüşümdür. Bunun dışında kalmak, hayatın kıyısında kalmaktır. Doğrusu ya, pek de farkında durmuyoruz. Neyin farkındayız ki zaten?

    Bu yazı 31.10.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır