Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Yeni bir Demirbank hadisesini kim ister?

    Güven Sak, Dr.05 Kasım 2009 - Okunma Sayısı: 964

    Bu aralar bir de Demirbank hadisesi istemeyiz herhalde. Siz ister misiniz? İstemezsiniz. Kimse istemez. Son günlerde "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) bilançosundaki banka kurtarma kağıtları (DİBS)'nı ne yapalım?" tartışmasının bize sordurması gereken soru tam da bu başlıkta yer alan sorudur. "Hazine dostu merkez bankası" politikasının bizi götüreceği yer en sonunda Demirbank hadisesidir. 2001 yılında banka bilançolarının infilak etmesinin nedeni de Demirbank hadisesidir. Bu yol hayırlı bir yol değildir. Gelin bakın ortadaki mesele nedir? 2001 krizinden çıkışta Türkiye'nin attığı adımların esası banka kurtarma operasyonu değildir. Bankalar için getirilen ve titizlikle uygulamaya konulan yeni kurallar da işin esasını teşkil etmemektedir. Aynı biçimde, uygulamaya konulan enflasyon hedeflemesi politikası da işin esası değildir. Maliye Bakanlığı tarafında alınan tedbirler de değildir. Ya nedir? Bize kalırsa, işin esası, TCMB'nin DİBS piyasasında fiyat belirlemekten uzaklaştırılmasıdır. Türkiye'ye Demirbank hadisesini yaşatan TCMB'nin DİBS piyasasına yoğun müdahalesi olmuştur. Piyasa yapıcı bankaların risk algılamasını uyuşturan TCMB'nin o dönemdeki Hazine dostu politikaları olmuştur. Hazine'nin ve politikacıların sıkı bir bütçe kısıtı hissetmemelerinin nedeni de TCMB'nin Hazine dostu politikaları olmuştur. Nedir bu politika çerçevesinin özü? Bu politika çerçevesinin özü piyasa yapıcılara kısa vadeli finansmanın belirli bir faiz oranından ilelebet devam ettirileceği örtülü garantisinin verilmesidir. Verilen garantinin özü şudur: Hazine'nin borçlanma ihtiyacı ne kadar artarsa artsın, piyasa yapıcılara, belli bir faiz oranından gecelik merkez bankası finansmanı sağlanacaktır. Böylece TCMB, kısa vadeli bir kaynakla banka bilançosunu sürekli finanse edecektir. Demirbank'ı yaratan, kısa vadeli TCMB kaynağı ile uzun vadeli DİBS finansmanı sağlamasıydı. Nitekim bu vade uyumsuzluğu sonunda sürdürülemez hale geliverdi. Demirbank ve sistemimizin yarısı gitti. 2000'de olanı 2001 takip ediverdi. Yukarıdaki finansman modelinde hatalı olan nedir? TCMB faiz oranlarının yukarıya doğru intibak etmesini engellemektedir. Kısa vadeli TCMB finansmanının amacı faiz oranlarının yukarıya doğru intibakını engellemek değildir. Likidite sağlamanın amacı faiz oranlarının yükselmesi gereken yerde bu yükselişi engellemek değildir. Günbegün kümülatif olarak büyüyen gecelik TCMB finansman rakamları 2001 öncesinde faiz intibakının engellendiğinin göstergesiydi. Peki, bugün konuşulan konu bu mudur? Ne yazık ki, bir nevi öyledir. Hazine 2001 yılındaki banka kurtarma operasyonunda bankalara likidite aktarırken, TCMB kaynaklarını da kullanmıştır. TCMB'nin bağımsızlığını garantileyen yasal düzenlemeden önce düzenlenen bir operasyonla, banka Hazine'ye DİBS karşılığı uzun vadeli bir kaynak aktarmıştır. Böylece sisteme uzun vadeli likidite bırakılmıştır. Plana göre, tutarı 8,9 milyar lira olan bu DİBS portföyü 2010 ortasında itfa edilecekti. Bu ne demektir? 2010 Mayısı civarında bu DİBS portfoyü için gereken tutar TCMB'ye ödenecek ve DİBS'lerin vadesi dolacaktır. Bu durumda ne olacaktır? Hazine 2010 ortasına kadar bir hesapta 8,9 milyar lira fazladan biriktirmelidir. Bunu biriktirmek içinse piyasadan fazladan 8,9 milyar lira borçlanmalıdır. Bu operasyonla ortadaki DİBS stoku toplamı değişmeyecek ama bu DİBS portföyünün taşınma biçimi değişecektir. TCMB yerine piyasa aktörleri bu tutarı taşıyacaktır. Bu durumda kısa vadede faiz oranının yukarıya doğru intibak etmesi gerekmektedir. TCMB'nin bu saatten sonra bu DİBS portföyünün vadesini uzatması faiz intibakını engelleme amaçlı olacaktır. TCMB 2007 ve 2008'den başlayarak, Hazine ile birlikte Hazine hesaplarından bir fon biriktirerek bu ödemeyi elbette yapabilirdi ama yapmamıştır. Bunu zaman içinde güzel güzel anlatmak mümkünken o da yapılmamıştır. Bugün yumurta kapıya dayanmıştır. Anlamsız bir "teminat portföyü" argümanı ortaya atılmıştır. İktisadi şartlarda düşünülerek, TCMB'nin bir güzellik yapması düşünülemez mi? Elbette düşünülebilir. Zaten bu saatten sonra ister istemez düşünülecek olan o olacaktır. Sevgili Uğur Gürses'in dediği gibi ortadaki argüman Hazine dostu merkez bankası için bir kılıftır. 2001 öncesi deneyimin bu satırların yazarına öğrettiği şudur: Hükümetleri eroine alıştırmamak gerekir. Hazine dostu merkez bankası politikası hükümeti mali disiplinsizliğe teşviktir. Kötüdür. Türkiye 2001 krizi sonrasındaki en temel kazanımını, DİBS piyasasında faizin piyasa aktörleri tarafından belirlenmesi ilkesini tehlikeye atmamalıdır. Bu ilke giderse, yol, olsa olsa yeni bir Demirbank'a çıkar. Dikkatli olmakta fayda vardır. Eroine alışan hükümetler hep daha çoğunu istemişlerdir.Bıyığından gece uyurken, fare geçtiği için bıyığını kazıtan adama neden böyle yaptığını sormuşlar."Yol olmasın diye" demiş.

    Bu yazı 05.11.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır