Arşiv

  • Mayıs 2024 (1)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Çek Kanunu toparlanmayı yavaşlatır mı

    Güven Sak, Dr.17 Aralık 2009 - Okunma Sayısı: 939

    Başlıktaki sorunun cevabı evettir. Gelin bakın neden hal böyledir. Vaziyet aynen o ifadedeki gibidir: "Cehenneme giden yol iyi niyet taşları ile döşelidir." İyi niyetle başlatılan bir düzenleme çabası olumsuz sonuçlar üretmeye adaydır. 2007 yılından beri bu hükümet acaba kaç tane bu tür sakarlık yapmıştır? Sayısı galiba çoktur. Bazı işler yalnızca niyetiniz halisane diye olumlu sonuçlar vermez. Tevekkülden önce "Bu iş nereye gider" diye azıcık düşünmek gerekir. Kıssadan hisse budur ve en başta söylenmesinde fayda vardır.

    Çek kanunu tasarısı geçen gün TBMM'de kabul edilerek yasalaştı. Hükümetin acelesi vardı, muhalefet aksi takdirde fena bastıracaktı, böylece kısa ve orta vadeli etkileri yeterince ele alınmamış nur topu gibi bir yeni düzenlememiz oldu. Hükümetimiz sanki bir seçim telaşındaydı. Vadeli çekleri yağmur gibi dönmeye başlayan işadamlarını mevcut düzenlemeye göre hapse girmekten kurtararak rahatlatmak istedi. Küresel krizin etkilerini hafifletmek için hiçbir tedbir almayan hükümetimiz, şimdi aslanlar gibi devreye girerek, işadamlarının alınmayan tedbirler nedeniyle katlanmak zorunda kaldıklarını hafifletmeye girişti. Peki, bu Aspirin tedavisi işe yarayacak mıdır? Hayır. Bu Aspirin tedavisi tercihi, şirketlerimizin kısa vadeli finansman problemini daha da ağırlaştırmaya aday gibi durmaktadır. Bu düzenleme çözdüğünden daha fazla probleme neden olacaktır. Bakın nasıl olacaktır?

    Bu düzenlemenin getirdiği üç husus üzerinde durarak başlayalım: Birincisi, 5941 Sayılı Kanun ile birlikte karşılıksız çeke hapis cezası verilmesi uygulaması fiilen ortadan kaldırılmış oldu. Bundan böyle karşılıksız çek nedeniyle hakkında soruşturma açılanlar çek verdikleri ile anlaşmak ya da doğrudan savcılığa bir ödeme planı sunmak yoluyla takibattan kurtulabilecekler. Efektif olarak, karşılıksız çeke para cezası verileceği bir döneme girmiş olundu. Böylece para nasıl pul olduysa, çekler de artık senet oldu. Bu ilk nokta. İkincisi, bankaların çek vermede sorumlulukları önemli ölçüde artırılarak bankaların artık daha az sayıda mudiye çek defteri vermelerini sağlayacak bir düzenleme çerçevesi getirildi. Kayıtdışılıkla mücadele çerçevesinde Maliye Bakanlığımız bir dizi yeni bildirim zorunluluğu ve de banka memurlarına cezai sorumluluk getirmiş oldu. Çek defterine sahip olmak bankalara getirilen yükümlülüklerle zorlaştırılırken çek keşide edenin sorumluluğunun hafifletilmesi bankaların çek defteri dağıtmasını daha da zor hale getirdi. Bu sorumluluklarla banka olarak bir müşterinize hangi koşullarda çek defteri verirsiniz? Herhalde önce mevduat blokajı yaparsınız. Ya da çok daha ciddi bir itibar analizi yaparsınız. Bundan böyle çek defteri dağıtmak iyice zorlaşmıştır. Olup biten bununla da sınırlı değildir. Bu iki tespitin bizi götürmesi gereken üçüncü nokta ise şudur: Bugün, bu an, bu ülkede artık şirketler için vadeli çeklerin bir kısa vadeli finansman aracı olarak kullanılması dönemi bu düzenleme ile birlikte sona ermiştir. İyidir, kötüdür ama sona ermiştir. Orta vadede bakıldığında ortada bir geçiş dönemi düzenlemesi de olmadığına göre 5941 sayılı kanun ile birlikte 2010 yılında iktisadi toparlanmanın hızı ile ilgili yapılan analizlerin yeniden gözden geçirilmesinde fayda vardır. Buradaki olay nedir? Şudur: Türkiye ekonomisinde şirketler arasındaki ticari krediler önemlidir. Nakit bazlı işlemlerin yanında yoğun bir önce malı al sonra ödemeyi yap sistemi işlemektedir. Bir şirket diğer şirkete mal sattığında ya açık hesap çalışmaktadır; tüm riski üstlenerek tanıdığı, itibarını bildiği tacire mal satmaktadır ya da o tacirden ileriye yönelik bir vadeli çek almaktadır. Bu durumda, malı satan malı alana kısa vadeli bir kredi açmaktadır. Bu kısa vadeli krediyi kendi imkânları ile finanse etmenin yanında, topladığı vadeli çekleri çalıştığı bankaya belli bir iskonto ile satarak, kısa vadeli finansman temin etmektedir. Şimdi çek karnesi elde etmenin zorlaşması ve de çek yazmanın sorumluluğunun azaltılması ile birlikte artık vadeli çeklere dayalı bir kısa vadeli finansman mekanizmasını işletmek mümkün olmayacaktır. Bankanın teminat olarak aldığı portföy çeklerini kredinin ödenmemesi durumunda vadesinden önce ibraz edemeyecek olması da bankaların çeki teminat olarak kabul etmesini engelleyecektir. Vadeli çek uygulaması finansal kesime erişimi kısıtlanmış firmaların kendi kendilerine buldukları bir çözümdü. Bu yöntem krizle birlikte önemli bir yara almış, şimdi ise yasal olarak sona erdirilmiştir.

    Mesele nedir? Vadeli çek Hazreti Nuh'tan kalma bir eski yöntem olabilir. Ama piyasanın çözümünü ortadan kaldıranın onun yerine bir yeni yöntem ihdas etmesi gerekir. Olmazsa ne olur? Olmazsa toparlanma sürecinde şirketlerimizin kısa vadeli finansmana, işletme sermayesi finansmanına erişmek için kullanabilecekleri bir yöntem ellerinden alınmış olur. Evvelki günkü düzenleme tam da bunu yapmıştır. Bunu yaparken yıktığının yerine bir yeni alternatif de getirmemiştir.

    Çalışma iyi niyetlidir. Hükümetimiz zamanında alması gereken tedbirleri almadığı için zor duruma düşüp, çeklerini ödeyemedikleri için hapse düşmek zorunda olacakları korumayı amaçlamıştır. Niyet iyidir ama sonuç şimdilik bir yıkım gibi durmaktadır. Kaş yapayım derken göz çıkarmak deyimi tam da bu gibi durumlar için söylenmiş gibidir. Hanımefendiler ve beyefendiler, hükümetimiz icraat halindedir. Herkesin gözünü sakınmasında fayda vardır. Muhteşem sakarlıklar dizisinin Çek Kanunu ile sınırlı olduğu kanısına sakın kapılmayınız, hikâyenin devamını da izleyiniz.

    Bu yazı 17.12.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır