Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Genelkurmay başkanı neden kamu borcuna dikkat çekti

    Güven Sak, Dr.29 Haziran 2010 - Okunma Sayısı: 1182

    Yok canım, bizimki değil. Bizim buralarda şimdilerde genelkurmay başkanlarının kendi uzmanlık alanlarında aldıkları kararlar bile medyada "Canım olur mu şimdi bu?" tadında ele alınıyor. Ama benim derdim askerlikle ilgili değil. Bu yazının konusu Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Genelkurmay Başkanı Amiral Mike Mullen'dır. Ve üzerinde daha geçen hafta konuştuğu konu ise ABD borç stokunun büyüklüğü meselesidir. Şimdiki projeksiyonlara göre ABD borç stoku, 2015 yılında yaklaşık iki katına çıkarak ABD milli gelirinin yüzde 75'i olacaktır. Amiral Mullen, bu çerçevede, ABD kamu maliyesinin bir ulusal güvenlik riski oluşturduğunu söylüyordu geçenlerde. Ama zaten bunu daha önce şubat ayı gibi Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da söylemişti. Aslında konuştukları konu, Başkan Obama'nın yeni açıkladığı Ulusal Güvenlik Stratejisi dokümanı ile de bağlantılı bilenlere göre. Mullen'ın açıklaması, kamu maliyesine bir ulusal güvenlik tehdidi olarak bakmak gerektiğine ilişkin bir genel görüşü yansıtıyor herhalde. Bu, akılda tutulması gereken ilk malumat. Gelelim ikincisine: Başkan Obama'nın bütçe direktörü Peter Orszag, bu haftaki G20 toplantısından sonra görevi bırakıyor. Konu, geçen hafta sonu İngiliz Financial Times gazetesindeydi. Gazeteye göre Orszag, istediği kemer sıkma önlemlerini bir türlü gündeme sokamadığı için sıkıntılı bir biçimde görevden ayrılıyordu. Peter Orszag daha önceleri ODTÜ'nün hâlâ özlediğimiz 'İktisat Kongresi'ne katılmıştı. O vakitler Brookings'teydi ve daha çok emeklilik sistemleri üzerinde çalışıyordu. Ortadaki tartışmaya göre Orszag, Obama'nın bir an önce "Yalnızca en üst gelir grubunun vergilerini yükselteceğim" kampanya vaadini unutması gerektiğini savunuyordu. Ona göre vergi verenlerin yüzde 98'ini 250 bin dolardan daha az yıllık gelir elde edenler oluşturuyordu. Bunlara dokunmadan ve verilen vaatten dönmeden ABD bütçesini düzene sokmak mümkün olmayacaktı. Bu da iki numaralı malumat kırıntısı, efendim. Gelelim üçüncüsüne: ABD başkanlık seçimleri 2012 yılında yapılacak. Eğer "Ben bir dönemlik başkanım" kararında değilse, Barack Obama'nın 2012'yi hep aklında tutması gerekiyor. Şimdi bunlardan ne çıkar? Biliyorsunuz hafta sonu Kanada'da G20 zirvesi yapıldı. Bir süre önce size yazdığım ana tartışma, "Hemen kemer sıkalım" diyenlerle "Büyümeye önem verelim" diyenler arasındaydı. Zirve sonucunda bu meseleye bir orta yol bulmuş gibi olundu, "Dikkatli adımlarla da olsa kemerler sıkılsın" dendi. Ancak ABD de tam istediğini bulamamış oldu. Hatırlayın, geçen günlerde bu tartışmayı "Tek ülkede kemer sıkmak ile her yerde aynı anda kemer sıkmak aynı mıdır" sorusu etrafında özetlemiştik. Kısa vadede herkesin hep birlikte kemer sıkmasının pek de akıllıca olmayıp, herkesin kendi ayağına kurşun sıkması anlamına geleceğini, ayrıca bizim gibi ülkelerin ihracat performansını da olumsuz etkileyeceğini vurgulamıştık. Merkezde herkesin hep birlikte kemer sıkması, onların probleminin yükünü biz çevredekilerin de çekmesi anlamına gelecekti. Hatırladınız mı? Doğrusu ya, ben hâlâ aynı düşüncedeyim. 'Tek ülkede kemer sıkmak'la 'merkezde birlikte kemer sıkma'nın aynı anlama gelmediğini düşünüyorum. Peki, yukarıdaki malumatı G20 zirvesinin temel münazara konusu çerçevesinde ele alırsak bunun anlamı ne olur? Gelin bakalım. Bana kalırsa bu üç malumat kırıntısından G20 zirvesi için şu sonuçlar çıkarılabilir: Birincisi, ABD, her ne kadar "Büyümeye önem verelim" grubunun içindeyse de orada da bu bütçe açıkları probleminin, yani bir an önce kemer sıkmanın önemi hakkında yoğun bir tartışma var. Yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesini bilenler için kamu maliyesinin vaziyeti, ABD'nin sınır ötesi operasyonel kabiliyetini zedeleyecek durumda. Bu çerçevede, borç stoku meselesi ABD'de ihmal ediliyor değil. Tam tersine Batı medeniyetinin merkezinin bir bütün olarak kamu maliyesi problemi yaşıyor olması, durumun vahametini birkaç kat artırıyor analistlere göre. Bu durumda, ABD'nin artan güvenlik maliyetini başkaları ile paylaşmayı içeren eski önerilerini gündeme getirmesinin de bir anlamı olmayacak. Sonuç şudur: ABD de Almanya gibi kemer sıkmanın önemine inanmaktadır ve bunun bir ulusal güvenlik meselesi olduğunu düşünmektedir. Dolayısıyla esasen ortada derin bir ayrılık yoktur. Kamu maliyesi felaketi her yerde bir felaket olarak algılanmaktadır. İkinci nokta ise şudur: Peter Orszag, Başkan Obama'yı 2012'den önce kampanya vaadinden dönerek ciddi tedbir almaya ikna edememiş görünmektedir. İdarenin bazı bölümleri, Avrupa'daki krizle birlikte ABD'nin artan borç stokunu bir süre daha rahatlıkla sürdürebileceğini düşünmektedir. Dolayısıyla öncelikle hızlı bir biçimde ekonominin canlanmasını sağlamaya çalışmakta, hatta bunun için ek mali genişlemeyi düşünmektedirler. Ama bu arada başkanın kampanya vaatlerinin dışına çıkmasını ise düşünmek bile istememektedirler. Orszag'ın ayrılmasının nedeni felaketle baş etmek için seçilecek yöntem ve bu yöntemin zamanlaması ile ilgili bir görüş ayrılığıdır. Nedeni ise açıklıkla siyasidir. Başkan, 2012'de yeniden seçilmeyi istemektedir. Atlantik'in iki tarafındaki 'derin' ayrılık, böyle bakıldığında, esasen geçicidir. Üçüncü nokta ise şudur: Avrupa'nın erken kemer sıkma önlemleri ile yavaşlayacak olması, her yerde ve bu arada da ABD'de toparlanma sürecini yavaşlatacaktır. 'Tek ülkede kemer sıkmak' ile 'her yerde aynı anda kemer sıkmak' aynı küresel etkiyi yaratmayacaktır. Avrupa'nın kemer sıkması, "Ekonomi için iyi olabilir" ama Ümit Kıvanç'ın eskilerde yazdığı gibi "Benim için iyi değildir". Bu kez hepimiz için iyi olmayacaktır. ABD ve Obama için de iyi olmayacaktır. Toparlanma yavaşladıkça, şirketlerin dayanma gücü yeniden ve yeniden sınanacaktır. Bu durum ise 2011 ve 2012'de seçime girmek isteyenlerin işini de kesinlikle zorlaştıracaktır. Obama kanadını mutsuz eden nedenlerin arasında herhalde bu da vardır. Eldeki malumatla bakıldığında benim gördüğüm budur. Bu arada ben hâlâ eski durduğum yerdeyim. Avrupa'nın kemer sıkması Türkiye için iyi değildir.

    Bu yazı 29.06.2010 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır