Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Haiti'ye yardımda birinciliği Hugo Chavez aldı

    Güven Sak, Dr.10 Temmuz 2010 - Okunma Sayısı: 1131

    Haitiye yardımda birinciliği <br> Hugo Chavez aldı
    Haiti, bu yılın Ocak ayındaki depremle birlikte dünya gündemine yerleşti. Haiti'ye yardımda birinciliği ise Venezuela aldı. Venezuela Cumhurbaşkanı'na her şeyi diyebilirsiniz ama herhalde sözünün eri olmadığını iddia edemezsiniz artık. Chavez depremin hemen ertesinde düzenlenen uluslararası toplantıda en büyük miktarda hibeyi vermeyi vaat etmişti. Bu aralar ise, sözünü en çok Chavez'in tuttuğu açıklandı. Chavez neden birinciliği kimseye bırakmadı? Nedir bu Haiti merakı? Haiti'nin dünyada bir ilki gerçekleştirdiğini biliyor muydunuz? Bugünün konusu Haiti'dir, efendim. Merak edenleri aşağıya bekleriz. Haiti, Karayipler'de Hispaniola adasını Dominik Cumhuriyeti ile paylaşan bir ülke. Karayipler ise ıssız ada karikatürlerine mekan sağlayan, tek ağaçlı adalarla dolu bir deniz. Kuzeyinde Amerika Birleşik Devletleri (ABD), güneyinde ise Venezuela var. Batısında, ise, Meksika filan yer alıyor. Doğusu ise kocaman Atlantik Okyanusu ile kaplı. Haiti'nin nüfusu 9 milyon civarında, büyüklüğü ise Türkiye'nin yaklaşık üçte biri kadar. Haiti depremi 12 Ocak 2010'da oldu. Yaklaşık 230 bin kişi hayatını kaybetti. Bir milyon kişi ise evsiz kaldı. Depremin hemen ertesinde Amerikalı evanjelist Pat Robertson gibi "canım Haitililer zamanında, Fransızları yenmek için, şeytanla anlaşma yapmış olmanın bedelini ödediler" diyenler de oldu, Haiti için yardım kampanyası düzenleyenler de. İnsanoğlu çeşit çeşit. Delilere katlanıyor olmamızın da bir hikmeti vardır mutlaka. O da belki bu hayat denilen imtihanın bir parçasıdır. İşte depremin hemen ertesinde düzenlenen o resmi ve de uluslararası yardım kampanyasında Hugo Chavez herkesi zaten şaşırtmıştı. Ufacık Venezuela, Haiti'ye yardım için 2.4 milyar dolar ayırdığını söyledi. Amerika Birleşik Devletleri (ABD)'nin ayırdığı tutar ise 1.2 milyar kadardı. Avrupa Birliği filan hep arkadan geliyordu. Bu arada, Haiti'nin kendisine olan borçlarını ilk silen ülke de Venezuela oldu. Tam 395 milyon dolarlık borcu sildi. Yardım ise hem ayni olarak petrol biçiminde, hem de gıda ve barınma olarak hemen başladı. Ülkenin güneyinde Venezuela'nın desteği ile kurulan ve işletilen Simon Bolivar çadırkenti işte böyle doğdu. Bu hafta Birleşmiş Milletler genel sekreteri Ban Ki Moon söz verilen tutarın ancak yüzde 60'ının hareketlendirilebildiğini söyledi ve bu arada Venezuela'nın performansı da övüldü. Chavez sözünü tutmuştu. Haiti'yi nasıl bilirsiniz? Ocak 2010'daki büyük Haiti depreminden duymuş olabilirsiniz. Sefaletten hatırlayabilirsiniz. 1957-1986 arası Haiti'yi yöneten Duvalier ailesinden bilebilirsiniz, hani şu Papa Doc ile Baby Doc'tan. Ama doğrusu ya benim aklıma Haiti deyince, hemen 1791 Haiti devrimi gelivermez. Haiti'nin dünyanın ilk Afrika kökenli köleler cumhuriyeti olduğunu, bunu gerçekleştirmek için 1791'de, Fransız devriminden hemen sonra, benzer bir devrim yaptıklarını ve köleliği yıktıklarını biliyor muydunuz? Doğrusu ya ben bilmiyordum. Peki, Venezuela'nın kahramanı Simon Bolivar'ın Güney Amerika'daki muzaffer yolculuğuna Haiti'den çıktığını? Bakın onu da bilmiyordum. İlk Venezuela bayrağının Haiti sahillerinde dikildiğini ve 1806 yılında buradan devrim kahramanı Fransisco de Mirando tarafından Karayipler'in güneyine taşındığını biliyor muydunuz? Ben bunu da daha yeni öğrendim. Haiti bir nevi devrim ateşi merkeziymiş meğerse. Hal böyle olunca, Bolivarcı sosyalizmin simgesi olan Chavez'in Haiti'ye sahip çıkmasına şaşırmamak gerek herhalde. Haiti bu durumda bir nevi kadim zaman Küba'sı filan gibi oluyor. Ya da Küba'ya bir nevi ahir zaman Haiti'si olarak önem atfetmek gerekiyor. Peki, Haiti nasıl devrimin merkezi oluvermiş? Haiti eskiden bir Fransız kolonisiymiş. O nedenle hâlâ Fransızca konuşuluyor. Fransızlar burada geniş şeker çiftlikleri işletiyorlarmış vakti zamanında. Çiftliklerin emek gücü ise Afrika'dan getirtilen kölelerle sağlanıyormuş. On sekizinci yüzyılda, Haiti'de yaklaşık 500 bin köle çalışıyormuş. Fransız burjuvazisinin gelirlerinin yaklaşık yüzde 20'si bu kölelerin emeğinden gelmekteymiş. Zamanı lütfen gözünüzün önüne getirin lütfen. Zaman Fransız devrimi zamanı. Fransız burjuvazisi "Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik" bayrağı altında baş kaldırıyor. Ve bu arada Haiti'den köle emeği kaynaklı bir servet başkaldıranların ceplerine doğru akıyor. Montesquieu ve Rousseau gibi aydınlanma devleri felsefi olarak kölelikten elbette hoşlanmıyorlar ama reel durumdan da pek mutsuz görünmüyorlar. Hegel, "Efendi ve Köle"yi işte tam bu dönemde yazıyor. Merak edenlere Susan Buck-Morss'un "Hegel, Haiti ve Evrensel Tarih" adlı 2009 baskısı kitabını öneririm. Eğlenceli bir ortam sizin anlayacağınız. İşte bu ortamda, Haiti'de bir köle ayaklanması başlıyor. Koloni idaresi yıkılıyor. Orada da cumhuriyet kuruluyor. Bir süre sonra Fransız askerleri adaya çıkıyorlar, isyanı bastırmak üzere ve karşılarında toplanan kalabalığın La Marseillaise söyleyerek direndiğini fark ediyorlar. Kendinizi Fransız askerlerin yerine koyar mısınız? Herhalde kulaklarına inanamamışlardır. 'Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik' diye savaşmaya başlamışsınız, şimdi size de aynı biçimde karşılık veriyorlar. Kölenin tahayyül gücü, efendininki ile sınırlanıyor. Fransız devriminin idealleri, Haiti devriminin de idealleri oluyor. Ama fark yaratıyor. Bugünlerde Haitililerin yeni kahramanı ise kendileri gibi biri: Hugo Chavez; kendi ülkesinde zorluklarla boğuşurken, bakın Haiti'de kahraman oluyor. Öyle yalnızca retorikle, yüksekten uçarak filan da değil, netice elde ederek. Yoksa retorik konusunda herhalde kimse Chavez ile baş edemez. Ülkenin en düzenli yardım alanı unvanını alan, Venezuela yapımı Simon Bolivar çadır kentinde yaşayan bir kadın kendisiyle konuşan Amerikan Miami Herald gazetesi yazarına "Chavez'e söyle, Haiti'ye gelirse bizde kalabilir" diyor. "Ama bu çadırların çok sıcak olduğunu, yaşamak için gerçek bir eve ihtiyacımız olduğunu da söyle." 2010 yılında küçülmeye devam eden bir ekonomi ile baş etmeye çalışan Chavez bakalım, Haiti'de elde ettiği unvanını koruyabilecek mi? Eylüldeki seçimleri aşabilecek mi? Amerikan petrol kuyularını millileştirmeye devam edebilecek mi? Göreceğiz.

    Bu yazı 10.07.2010 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır