Arşiv

  • Mayıs 2024 (1)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Çin'in işi kolay da, ya Türkiye'ninki?

    Fatih Özatay, Dr.04 Mayıs 2009 - Okunma Sayısı: 973

    Küresel kriz çoğu gelişmekte olan ülkenin büyüme modelini gözden geçirmesi gerektiğini ortaya çıkardı. Alın mesela ihracata çok duyarlı ekonomileri. Kriz, küreselse, bir de uzunca bir süre hüküm sürüyorsa, bu ülkeleri derinden etkiliyor. Dışarıya mal satamıyorlarsa, büyüme hızları önemli ölçüde düşüyor.

    Çin son yıllarda sürekli olarak yüzde 10 dolaylarında büyüyen bir ekonomiydi. Şimdilerde büyüme hızının yüzde 6'nın biraz üzerinde olacağı düşünülüyor. Şüphesiz Türkiye için olduğu gibi yüzde 3.6'lık bir resmi küçülme tahmininden söz etmiyoruz; başka ülkeler için normal koşullar altında bile çok yüksek sayılabilecek bir hızla büyüyeceği tahmin ediliyor Çin'in, bu kriz döneminde.

    Ama Çin söz konusu olunca ve çok yüksek yoksul bir nüfusun zamanla hayat standartlarının makul düzeylere çekilmesi zorunluluğu dikkate alındığında yüzde 6 düşük kalıyor. Çin'in eski büyüme hızına yakın bir düzeyde büyümesinin yolu belki de ihracata dayalı büyüme modelini 'daha dengeli' bir büyüme modeline dönüştürmesinden geçiyor. 'Belki'; çünkü Çin uzmanı değilim.

    Ama varsayalım ki, bu saptama doğru. Bu durumda Çin'in tüketimi özendirmesi gerekiyor. Çin'in tasarruf oranı çok yüksek. Bunun bir nedeni de doğru dürüst bir sosyal güvenlik sisteminin olmaması Çin'de. İnsanlar yaşlılık dönemleri ve olası hastalıklara karşı tasarruf yapıyorlar, daha az tüketiyorlar.

    Bu durumda Çin'de iç tüketimi artırmanın, üstelik bunu devletin sosyal sorumluluklarını yerine getirerek, yani sevimli bir şekilde yapmanın yolu var: Geniş bir sosyal güvenlik sistemi kurmak. Valla, bu öneri benden çıkmıyor, konunun uzmanlarının dile getirdikleri bir öneri, onların yalancısıyım.

    Oysa Türkiye açısından tersi bir durum söz konusu. Tasarruf oranımız çok yüksek değil; bu nedenle daha hızlı büyümek için 'başkalarının' birikimlerini kullanmaya ihtiyacımız var. Peki, 'ele' muhtaç olmamak için nasıl yükselteceğiz tasarruf oranımızı? Ya da yükseltmek gerekiyor mu?

    Bu konuda yenilerde gün ışığına çıkan bir çalışma var: Caroline Van Rijckeghem ve Murat Üçer tarafından yazılmış: "Türkiye'nin özel tasarruf oranının gelişimi ve belirleyenleri: Ne tür politika çıkarsamaları yapılabilir?" (The Evolution and determinants of the Turkish private saving rate: What lessons for policy? Ekonomik Araştırma Forumu Yayın No 09-01, Şubat 2009).

    Yazarlar çalışmalarının son bölümünde iç tasarruf oranını yükseltici politika alternatiflerini tartışıyorlar: Mesela gelir vergisi yerine tüketimden vergi almak düşünülebilir. Oysa zaten Türkiye'de tüketimden alınan (dolaylı) vergiler çok yüksek bir düzeyde; bunun yapılabilirliği yok.

    Kamunun tasarruf oranını yükselterek toplam tasarruf oranını yukarıya çekmek düşünülebilir. Bunun da fazla bir yapılabilirliği olmadığını belirtiyorlar. Kaldı ki, bu gelişmenin özel kesimin daha az tasarruf yapmasına yol açabileceğini vurguluyorlar. Başka çok sayıda politika seçeneğinin yapılabilirliğini inceliyorlar.

    Anladığım şu: Çalışmanın bulguları özel tasarruf oranını yükseltmenin öyle kolay olmadığını ortaya koyuyor. Zorluk, uygulanacak politikaların dirençle karşılanması olasılığından, ya da ne bileyim müthiş bir tasarım yeteneği falan gerektirmesinden kaynaklanmıyor: Böyle bir politika demeti bulmak zor.

    Belki tasarrufları artırmanın yolu, daha hızlı büyümekten geçiyor. Yani, 'işin tersinden' gitmekten. Sürdürülebilir büyüme hızımızın düşük olmasına yol açan engelleri ortadan kaldıracak bir mikro reform atağı, eninde sonunda daha yüksek bir tasarruf oranını yaratabilir. Başka çalışmalara da bakıp, bu konuyu tartışmak gerekiyor. Ben de öyle yapacağım; ara sıra bu konuya döneceğim.

    Bu yazı 04.05.2009 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır