Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Vergi indiriminin etkileri

    Fatih Özatay, Dr.14 Mayıs 2009 - Okunma Sayısı: 946

    Motorlu taşıt araçlarına uygulanan özel tüketim vergisi 16 mart tarihinde alınan bir kararla indirildi. Üç ay yürürlükte kalacak bu karar sonucunda motor hacmi 1600 cc'den küçük otomobillerde ve kamyonetlerde oluşan fiyat düşüşü Otomotiv Sanayicileri Derneği mart bültenine göre yüzde 14'e yaklaşıyor. Geriye kalan araçlarda ise yüzde 1-6 arasında fiyat indirimi sağlanıyor alınan kararla.

    Hatırlarsanız bu vergi indirimine yönelik 'takıldığım' noktalar şunlardı: Otomotiv sektörü üretiminin çok büyük bir kısmı ihraç ediliyordu. 2008 yılında ihraç edilen araçların üretilen araçlara oranı tüm sektör için yüzde 80, otomobilde ise yüzde 85 düzeyindeydi. Oysa bu kararın otomotiv ürünleri ihracatına bir faydası yoktu. Dolayısıyla, kapasite kullanımını ve üretimi önemli ölçüde etkilemek mümkün değildi. Olsun denilebilirdi. Üretimdeki düşüş bir miktar azalsa o da kârdır. Ama o zaman da şu soru akla geliyordu. Kamu bütçesinden yaptığımız bu fedakârlığı başka bir alanda yapsaydık, üretim düzeyimizi daha fazla artırabilir miydik?

    Bu soru haklı bir soruydu, çünkü 'dahası' vardı. Dahası da şuydu: Yurtiçinde satılan otomotiv ürünlerinin yarısından fazlası ithal ediliyordu. Yine 2008 yılında ithal edilen araç sayısının yurtiçinde satılan araç sayısına oranı tüm sektör için yüzde 56, otomobil için yüzde 68 düzeyindeydi. Dolayısıyla, bütçe imkânlarımızı zorlayarak indirdiğimiz vergilerle yurtiçinde satılan her araçta sağlanan fiyat düşüşü, kendi üretim düzeyimizden daha çok başka ülkelerin üretim düzeyini artıracaktı.

    Dikkat edilirse bu söylediklerimin korumacılık ile bir ilgisi yok. Her ülke korumacı davranırsa, tüm dünya kaybeder çünkü. Üzerinde durduğum nokta kıt olan bütçe imkânlarımızı en iyi hangi alanda kullanmamız gerektiği ile ilgili. Ve yine dikkat: Alınan kararın üretim düzeyine bir etkisinin olmayacağı da söylenmiyor. Farklı bir ifadeyle sorun şu: Cephaneniz fazla değil. Bu cephaneyi hani cephede kullanırsanız düşmana en fazla zararı verirsiniz?

    Bu alanın otomotive yönelik bir vergi indirimi olmadığı o kadar aşikârdı ki, daha karardan üç gün sonra farklı cümlelerle yazdım bu görüşleri. Artık elimizde nisan ayına yönelik üretim ve ithalat rakamları var. Ne olup bittiğini daha sağlıklı değerlendirebiliriz sanıyorum.

    Tablo 1'de otomobil ve hafif ticari araçların (yüzde 95'ten fazlası kamyonet, kalanı minibüs) hem 2008 hem de 2009'da ilk dört aydaki üretim ve ithalat rakamları veriliyor. Bu araçlar yukarıda belirttiğim gibi vergi oranlarının en fazla indirildiği otomotiv ürünleri. 2008 yılının ilk dört ayında krizin etkileri yok. 2007 yılında da benzer üretim ve ithalat rakamları var. Mevsimlik hareketlerden kurtulup, salt alınan vergi indirimi kararının etkilerine yoğunlaşabilmek için her ayı bir önceki yılın aynı ayı ile karşılaştırmak gerekiyor. Tabloda yüzde değişim rakamları bu amaçla yer alıyor.

    Özür dileyerek tabloya ilişkin hiçbir yorum yapmayacağım. Kıt cephanenin kullanımının etkilerine dair yorumu size bırakıyorum.

    Bu yazı 14.05.2009 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır