Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Başkalarının krizleri, bizim krizlerimiz

    Fatih Özatay, Dr.28 Haziran 2009 - Okunma Sayısı: 1141

    Bir ölçüde 2006'dan, ama çok daha belirgin olarak 2007'den beri ekonomi politikası açısından patinaj yapıyoruz. Mesela 2007'de bütçe açığımız yükselmeye başladı ve yaklaşan yerel seçimler nedeniyle 2008'de daha da arttı. Küresel krize pek avantajlı bir konumda girmedik.Bunların hepsi doğru. Doğru da sonuçta bu bizim krizimiz değil. Bizim çıkarmadığımız, ama şimdiki gibi 'doyasıya' yaşadığımız bir başka kriz daha var: 1998-1999 krizi. Gelin bugün o krizde başımıza gelenlere biraz bakalım.

    18 Ağustos 1998'de Rusya ihraç ettiği yerli para cinsinden kamu tahvillerinden doğan yükümlülüklerini ödemeyeceğini ilan etti. Kısacası, kamu borcunun üzerine yattı. Temmuz 1998 ile Ocak 1999 arasındaki beş aylık dönemde ruble yüzde 262 oranında değer yitirdi. Bu durum 'bize benzer' bir dizi ülkeyi zor durumda bıraktı. Finansal deprem sadece 'bizlerde' yaşanmadı. Rusya'nın ve diğer yüksek kredi riskli ülkelerin mali varlıklarından bol miktarda tutan ve ABD'de mukim LTCM isimli bir 'zengin fonu (hedge fund)' 2 Eylül 1998'de battı.

    Özellikle bu fonun batışı uluslararası mali piyasalarda risk alma iştahını son derece azalttı. Diğer 'zengin fonları' bu durumda bizim gibi ülkelerin mali varlıklarını panik halinde sattılar. 'Bizlerde' risk primi çok yükseldi, reel faizler sıçradı. 'Bizler' kim? Brezilya, Meksika, tabii ki Türkiye, pek 'bizler' olmasalar da eski Sovyetler Birliği ülkeleri falan...
    Şu anda yaşamakta olduğumuz küresel kriz bir risk alma iştahı göstergesini meşhur etti: VIX endeksi. Bu endeksteki yükseliş risk alma iştahının son derece azaldığını gösteriyor. 1990'nın başından bu yana günlük VIX verileri var. Bugüne kadar gözlenen en yüksek değer 80 ile 2008'in kasım ayında. Öncesinde ve sonrasında da hem de uzunca bir süre oldukça yüksek değerler var. VIX, 2008 sonu ve 2009 başındaki bu yüksek değerleri dışında bir de Rusya krizi sırasında çok yüksek değerlere ulaşıyor (47 gibi endeks değerleri var). Ama daha kısa bir süreyi kapsıyor bu yükseliş.

    Kısacası, şimdiki şiddette, yaygınlıkta ve uzunlukta olmasa da o sırada da bir küresel hareket var. Şimdikinin yanında çok 'masum' kalıyor, ama tetikleyen faktör bir tarafa bizim gibi ülkeleri etkileme biçimi şu anda yaşadıklarımıza benziyor. Finansal piyasalarda alınan yüksek riskler azaltılmak isteniyor, panik satışlar gerçekleşiyor.

    Tahmin edeceğiniz gibi, şu anda yaşadığımıza benzer biçimde Türkiye'den hızla yabancı sermaye çıkışı oluyor. 1997'de toplam 6.9 milyar dolar sermaye gelmişken Türkiye'ye, 1998'de 1 milyar dolar çıkıyor. Ama asıl 1998'in üçüncü çeyreğinde, yani krizin en
    şiddetli olduğu dönemde o zamana göre müthiş bir çıkış yaşanıyor: Tam 11 milyar dolar.
    Sonuçta Türkiye ekonomisi küçülüyor. Tıpkı 1994'te, 2001'de olduğu gibi ve 2009'da olacağı gibi.  1995-1997 arasında yüzde 7.2 gibi çok yüksek bir ortalama büyüme hızı tutturan ekonomimiz, 1998'de sadece yüzde 3.1 oranında büyüyor. İzleyen yıl ise büyümüyoruz, aksine yüzde 3.4 oranında küçülüyoruz. Çeyrekler itibarıyla bakarsanız da, 1998'in son çeyreği ile tüm 1999'da, yani beş çeyreklik bir dönem büyüme hızımız ekside kalıyor.

    Sözü getireceğim nokta şu: Bugün çok ama çok daha şiddetli, yaygın ve uzun süreli bir küresel kriz yaşanıyor. Ekonomimiz 1998-1999 yıllarındaki kadar kırılgan olsaydı, şimdi tam bir felaket yaşıyor olacaktık. Şu anda yüzde 6 dolaylarında küçüleceğini düşünüyoruz ekonomimizin. O günlerdeki kırılganlıklar şimdi olsaydı iki haneli küçülme rakamlarını görmemiz işten bile olmayacaktı. İşsizlik kim bilir nerelere ulaşacaktı. Kısacası, 2001 krizinden sonra gerçekleştirdiklerimizin kıymetini bilelim. İstikrar ortamını özenle korumaya çalışalım. Ama 2007'den bu yana uygulaman ekonomi politikasına baktıkça, bu özeni gösterdiğimizi söylemek pek de mümkün değil.

    Bu yazı 28.06.2009 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır