Arşiv

  • Mayıs 2024 (2)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Kayıt dışından başlamak?

    Fatih Özatay, Dr.02 Ağustos 2009 - Okunma Sayısı: 957

    Yurtiçi tasarruf düzeyimizi artırıcı ekonomi politikalarının neler olabileceği giderek daha yaygın biçimde tartışılıyor. Türkiye'nin daha yüksek düzeyde bir sürdürülebilir büyüme hızına ulaşması için radikal bir ekonomik dönüşümden geçmesi gerektiğini yazılarında sıkça vurgulayan ve bu amaçla özellikle mikro düzeyde gerçekleştirilebilecek çok sayıda reform alanı bulunduğunu belirten Korkmaz İlkorur da perşembe günü Radikal'deki köşesinde bu konuyu ele aldı.

    Yapılabilecekler arasında anladığım kadarıyla kişisel tasarruflara dayalı özel bir sosyal güvenlik sistemini sayıyor. Bu sistemin vergi teşvikleri ile desteklenebileceğini belirtiyor. Bu üzerinde tartışılması gereken bir öneri. Mesela şu anda yürürlükte olan sistemin üzerine böyle bir ek sistem kurulabilir. Hatırladığım kadarıyla, ilk sosyal güvenlik reformu üzerinde 1990'ların ikinci yarısında yapılan çalışmalarda ele alınan alternatiflerden biri de buydu. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) danışmanlığında yürütülen projede farklı alternatiflerin uzun dönemli finansal yaşayabilirlik hesapları da yapılmıştı.

    Raporların Hazine Müsteşarlığı'nın ilgili bölümlerinde ve o zamanki adıyla Sosyal Sigortalar Kurumu'nda olması gerekiyor. Tartışmaya bu raporlardan başlanabilir mesela. Türkiye'nin büyük bir dönüşüm programına ihtiyacı olduğunu bu kriz bir daha ortaya koydu. Temel sorular şunlar? Uzun süreli bir hızlı büyüme dönemi nasıl gerçekleştirebiliriz (Mesela on yıl kesintisiz yüzde 7 dolaylarında bir büyüme)? Bunu dış kaynak gereksinimini asgaride tutarak nasıl sağlayabiliriz? İşsizlik oranını yüzde 6'lara nasıl düşürebiliriz?

    Ne tür reformları içerecek bir program önerecek olursak olalım, şu sorunun çözümü bu programda mutlaka yer almalı: Kayıt dışı ekonomiyi kayda almamız gerekiyor. Bu yurtiçi tasarrufları kamu kesimi aracılığıyla artırmak için de şart.
    Kayıt dışı ekonominin çok sayıda zararı var Türkiye'ye. Bunları da ortadan kaldırmak gerekiyor. Ne tür zararlar bunlar?

    Birincisi, vergi gelirlerimiz düşük düzeyde kalıyor. Yapmamız gereken bazı reformları yapmaya cesaret edemiyoruz bu nedenle. Çünkü bu reformların bir kısmı vergi kaybı yaratacak. Yeteri kadar vergi toplayabilsek, bu kayıp bir sorun oluşturmayacak oysa. İkincisi, vergi tabanı dar; dolayısıyla, yakalayabildiklerimizden vergi alıyoruz. Bu haksız rekabet yaratıyor şirketler arasında. Üçüncüsü, kayıt dışında verimsiz çalışan şirketler, vergi ödemedikleri ya da çok az ödedikleri için yaşayabiliyorlar. Verimsizlik devlet eliyle teşvik edilmiş oluyor. Farklı bir ifadeyle, verimsizlik 'ayıbı' vergi ödenmeyerek maskeleniyor. Bu elbette yurtdışında rekabet gücümüzü azaltıyor. Dördüncüsü, dolaysız yollardan az vergi toplayabildiğimiz için dolaylı vergilere yükleniyoruz. Sosyal adalet yara alıyor. Özellikle yoksul kesim zararlı çıkıyor bu işten.

    Ancak kayıt dışı ekonomiyi kayda almak siyasi açıdan o kadar kolay değil. Kayıt dışı çalışan kesimler sizin oy tabanınızın azımsanmayacak bir kısmını oluşturuyorsa, böyle bir reforma kolay kolay cesaret edemiyorsunuz.

    Üstelik bir de ufukta erken seçim ihtimali varsa üzerinde düşünmüyorsunuz bile. Bir vergi reformuna başlanması halinde karşılaşılabilecek tek siyasi risk bu değil elbette. Böyle bir reformun siyasi yapılabilirliğini etkileyen bir diğer önemli unsur işin istihdam boyutu. Olası istihdam kayıpları söz konusu. Bunu da bir çalışmanın bulgularına dayanarak yarın ele alacağım.

    Bu yazı 02.08.2009 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır