Arşiv

  • Mayıs 2024 (2)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Mali kural ve bağımsızlık

    Fatih Özatay, Dr.31 Ağustos 2009 - Okunma Sayısı: 953

     

    Politik amaçlarla uygulanan ekonomi politikalarına ve sonuçlarına ilişkin gelişkin bir literatür var. Bu alanda bugüne değin çok sayıda kuramsal çalışma yapıldı. Bunların yanı sıra, uygulamada olan bitenle geliştirilen kuramlar arasındaki ilişki de yoğun biçimde araştırıldı. Bu alanda çok tanınan ve dolayısıyla artık birer 'klasik' haline gelen çalışmaların ortak bulguları şu:

    İşbaşındaki yönetimler seçimlerden 'yeteri kadar' önce ekonomiyi canlandırmayı amaçlıyorlar. Böylelikle piyasada 'daha fazla yaprak kımıldayacağını' ve daha çok kişinin istihdam edileceğini düşünüyorlar. Bu olası gelişmelerin onlar açısından tercümesi 'daha fazla oy' oluyor. Bu sonuçlar gelişmekte olan ülkelerle sınırlı değil. Aksine bu alandaki ilk çalışmalar gelişmiş ülkeler için yapılmış.

    Sonuçta ekonomi canlanacaksa "bunda ne kötülük var?" diye sorulabilir. Biraz düşününce hemen şüpheleniyor insan oysa: "Madem ekonomileri canlandırmak mümkündü, neden bu tür politikaları hep uygulamadınız da seçimleri beklediniz?" mesela akla gelebilecek ilk sorulardan birisi. Buradan yola çıkılarak, bu tür uygulamaların ekonomik dengeleri bozucu olduklarını, alınan olumlu sonuçların kalıcı olmadıklarını düşünmek mümkün.

    Gerçekten de böyle. Hem kuramsal, hem de uygulamaya ilişkin çalışmalar, tüm etkiler dikkate alındığında bu tür politikaların toplumsal açıdan zararlarının daha fazla olduklarını gösteriyorlar. O zaman akla gelen ilk soru şu oluyor: Mademki bu tür politikalar istenmeyen sonuçlar doğuruyorlar, demokrasiden ödün vermeden bu tür politikaların uygulanmasını engelleyici mekanizmaları nasıl oluşturabiliriz?

    Merkez bankalarının bağımsızlığı kavramı bu çalışmaların bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Bağımsızlık, merkez bankalarının uyguladıkları politikaların güvenilirliğini de artırıyor. Elbette şu ya da bu merkez bankası başka nedenlerle güvenilir bulunmuyor olabilir. Ama bu unsurlar bir tarafa, bağımsızlık güvenilirlik için sağlam bir altyapı oluşturuyor. Bağımsız bir merkez bankasının uyguladığı para politikası rejiminin hedefleri, diğer koşullar uygunsa bu durumda daha inandırıcı oluyor. Diğer koşullardan kasıt şu: Mesela, maliye politikasının disiplin altında olması, ya da finansal sektörün sağlam durumda bulunması. Ama maliye politikası disiplinli de olsa, finansal sektörün sağlığı iyi de olsa, merkez bankası bağımsız değilse koyduğu hedefler pek inandırıcı olmayabiliyor. Zira yukarıda değinilen türden politik uygulamalara açık oluyor.

    Özele indirgersek, bağımsızlık enflasyon hedeflemesi rejimi için önemli bir ön koşul. Diğer koşullar uygunsa, konulan hedefleri çok daha inandırıcı hale getiriyor bağımsızlık.
    Hedefle uygun değilse enflasyon gelişmeleri o merkez bankasının faizleri artıracağı ve faiz artışına siyasi bir engel çıkmayacağı düşünülüyor.

    Orta vadeli mali kural için de böyle bir çerçeveye ihtiyaç var. Mali kural diyelim ki bütçe harcamaları üzerine konuldu ve harcama önümüzdeki üç yıl boyunca şu kadar olacak denildi. Bu hedefin inandırıcı olması için hedeften sapmaları telafi edecek önlemlerin alınacağına ve bu önlemlerin uygulanacağına kamuoyunun inanması gerekiyor. Ama hem bu kararı alacak hem de uygulayacak olanlar hükümetler. Mesela, seçimler yaklaşıyorken bu tür telafi edici bir maliye politikası uygulamasına giderler mi? İnandırıcılık burada daha zor. Para politikası uygulamasında merkez bankalarını bağımsız yaparak bu inandırıcılık sorunu çözülebiliyordu. Kaldı ki merkez bankalarının yasal bağımsızlıklarını kazanmaları bile onlarca yıl aldı. Mali kural açısından bu tür telafi edici mekanizmaların otomatik olarak devreye girmesini sağlayacak yasal bir çerçeveye ihtiyaç var gibi görünüyor. Tartışmak gerekiyor.

    Bu yazı 31.08.2009 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır