Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    2010'da ne olacak? (2)

    Fatih Özatay, Dr.23 Kasım 2009 - Okunma Sayısı: 905

     

    Dün 2010'da geçerli olacağını düşündüğüm temel ekonomik senaryoyu verdim. Özetle şuydu: 2009'un son çeyreği ile 2010'un ilk yarısını kapsayan dönemde hem bankalarımızın hem de şirketlerimizin dışarıya aktardıkları kaynak miktarı ılımlı bir biçimde azalacak. Gelecek yılın ikinci yarısında ise net dış borç kullanımı 'sıfır' düzeyinde olacak. Türkiye'nin gerçek (reel) mal ve hizmet ihracatı, her çeyrek bir yıl öncesinin aynı çeyreğine kıyasla yüzde 1'in biraz altında yükselecek. 2009'un son çeyreği ile tüm 2010 boyunca her çeyrek bir önceki çeyreğe göre yüzde 1.5'in biraz altında gerçek bir tüketici kredisi artışı olacak. Diğer kredilerde ise bu oran yüzde 1 düzeyinde gerçekleşecek. Yabancıların risk alma iştahları, ekonomiye duyulan güven ve reel kur bugünkü düzeylerinde sabit kalacaklar. Kamu harcamalarının gerçek değerinde 2010'un ilk yarısında yüzde 1'i biraz aşan bir azalma, ikinci yarıda ise yüzde 0.5 dolaylarında azalma var.

    Bu koşullar altında 2010 büyümesi yüzde 3.8-4.9 aralığında bir yerde oluyor. 2009'u ise yüzde 7 civarında bir küçülme ile kapatıyoruz.
    Şimdi sıra alternatif senaryolara geldi. İlk alternatif senaryo biraz kötümser; ama çok değil. Bu da gerçekleşebilir bir senaryo. Şöyle: Gerçek mal ve hizmet ihracatımız 2009'daki düzeyinde değişmeden kalıyor 2010'da. Temel senaryoda 2009'un son çeyreği ile tüm 2010 boyunca şirketlerimizin ve bankalarımızın 6.8 milyar dolar net dış borç ödeyecekleri varsayımı vardı. Bu senaryoda bu tutar 10 milyar dolar düzeyinde. Şirketlere ve tüketicilere yönelik gerçek kredi genişlemesi temel senaryodaki düzeyinin yarısına iniyor.

    Bu ılımlı kötüleşmeye karşılık ekonomiye duyulan güven azalmıyor. Liranın reel değeri değişmiyor. Yabancıların risk alma iştahında da bir değişiklik yok. Bu durumda 2010 büyüme hızı yaklaşık 1 puan azalıyor ve yüzde 3-4 aralığına geriliyor.

    Üçüncü senaryo daha kötümser bir senaryo: İkinci senaryodaki kötüleşmeye ek olarak şimdi yabancıların risk alma iştahlarında bir miktar kötüleşme oluyor. Ama bu kötüleşme küresel krizin en yoğun yaşandığı dönemdekine kıyasla oldukça düşük bir düzeyde. Paralel biçimde ekonomimize duyulan güven azalıyor ve lira ılımlı biçimde reel değer kaybediyor. Güven haricindeki iki gösterge açısından kabaca 2009'un ikinci çeyreğine döndüğümüzü belirtebiliriz. Büyüme hızımız bu senaryoda önemli ölçüde azalıyor; yüzde 1-2 aralığına düşüyor. Farklı bir ifadeyle temel senaryoya kıyasla yaklaşık 3 puanlık bir azalma gerçekleşiyor büyümede.

    Temel senaryoya kıyasla daha iyimser bir senaryo yapmadım. Temel senaryonun yeteri kadar iyimser olduğunu düşünüyorum çünkü. Birkaç noktaya daha değineyim. Tüm senaryolarda, bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla yılın ilk yarısında daha hızlı büyüme var, ikinci yarıda bu hız düşüyor. 2009'un ilk yarısındaki büyüme hızımızın çok düşük olması (kötü baz) bunun temel nedeni. İkincisi, üçüncü senaryoda yatırımlar çok olumsuz etkileniyor. Bunun nedeni de açık sanıyorum: Ekonomiye duyulan güvenin ve yabancıların risk alma iştahının azaldığı, bu nedenle de liranın reel olarak değer yitirdiği bir ortam pek yatırım yapılabilir bir ortam değil.

    Kısacası 2010'da ekonomimiz büyüyecek. Şu andaki duruma göre küresel ortamda sınırlı bir kötüleşme olsa bile bu büyüme sürecek. Ancak, büyük ihtimalle uzun dönem ortalama büyüme hızımızın altında kalacağız. Ortam kötüleştikçe bu büyüme hızı giderek azalacak. Tabii tersi de geçerli.

     

    Bu yazı 23.11.2009 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır