Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Yoksulları gözetmek: Nasıl?

    Fatih Özatay, Dr.29 Kasım 2009 - Okunma Sayısı: 1052

     

    Küresel finansal kriz önemli bir gerçeğin altını bir kez daha çizdi: Finansal sektörden reel sektöre kredi akımları büyük ölçüde ekonominin faaliyet hacmiyle beraber hareket ediyor. Ekonomiler hızla büyürken, 'oh ne alâ' durumu hüküm sürdüğünden kredi miktarı da hızla genişliyor. Hem bankaların kredi açma iştahları artıyor çünkü, hem de şirketlerin ve tüketicilerin kredi talepleri. Tersine, ekonomiler hızla daralıyorken kredi arzı da azalıyor. Makroekonomik açıdan bakıldığında talebi artırmak için tam ihtiyaç duyulduğunda ortadan kalkıyor kredi.

    Döngüsellikte paralellik sadece kredi piyasasına özgü değil. Yoksullara bütçeden yapılan transferler de çoğu gelişmekte olan ülkede aynı akıbete uğruyor. Kriz zamanlarında bu tür transferlerin artması gerekiyor; çünkü bu kesimler krizden en çok etkilenen kesimler. Oysa kriz zamanlarında bütçe olanakları daralıyor, mesela vergi gelirleri azalıyor; bu tür transferleri yapmak zorlaşıyor.

    Türkiye ele alındığında düşük gelir gruplarında yer alanların küresel finansal krizden derinden etkilendiklerine dair yeni bir bulguya dikkat çekmiştim son yazımda. TEPAV, Dünya Bankası ve UNİDO'nun eylül ayının sonunda açıkladıkları bir anket çalışmasından elde edilmişti bu bulgular. Özellikle kayıt dışı sektörlerde çalışanlar ve kendi işini yapanlar başta olmak üzere, çalışanların çoğu, gelirlerinde düşüş olduğunu belirtiyorlardı.

    Adalet duygusunu, eşitlikçi bakış açısını falan bir tarafa bıraksanız, salt makroekonomik açıdan baksanız da bu kesimlere yönelik gelir artırıcı politikaların krizden çıkış için çok önemli olduğunu hemen saptarsınız. Zira birincisi bu kesimlerin harcama eğilimleri çok yüksek. İkincisi, bu kesimlerin krediye erişimleri çok kısıtlı; borçlanarak harcama yapamıyorlar. Üçüncüsü, bu kesimler daha çok yurtiçinde üretilen mallara harcama yapmak eğilimindeler.

    Yoksulları en ihtiyaç duydukları dönemlerde gözetebilmek için birincisi bu kesimleri düşünmek gerekiyor elbette. Kısıtlı olduğunu ileri sürdüğünüz bütçe imkânlarınızı kimin lehine zorlayacaksınız? Mesela otomotiv ürünlerinde mart ayında gerçekleştirilen vergi indirimi kime yaradı? Yoksullara mı? İkincisi, az da olsa bütçe olanaklarınız olmalı. Gelişmiş ülkeler ile yükselen piyasa ekonomileri arasında en az vergi toplayan ülkelerden biriyseniz bütçe imkânlarınız yeteri kadar değil demek. Bu bir yazgı mı? Değiştirmek için ne yapacaksınız?  Üçüncü olarak da yoksul kesimleri gözeten bir 'otomatik dengeleyici' bütçe sistemine sahip olmanız gerekiyor. Gelirlerin düştüğü ve işsizliğin arttığı dönemlerde bu sistem başkaca bir karara gerek kalmadan kendiliğinden devreye girmeli.

    Yoksullara yönelik ekonomi politikalarından bir tanesi 'koşullu nakit aktarım' sistemi. Bu sistemde bazı koşulların sağlanmasına bağlı olarak yoksul ailelere bütçeden yardım yapılıyor. En yaygın olanı çocuklarını okula göndermeleri koşuluyla ailelere yardım yapan sistemler. Arjantin, Bangladeş, Brezilya, Fas, Meksika, Şili ve sürpriz New York'da uygulanıyormuş benzer bir sistem.

    Bir diğeri 'çalışma programları'; çok sayıda örneği var dünyada. Kriz nedeniyle bizde de gündeme geldi, bazı kararlar da alındı. Ne kadar işledi, hatta işlemeye başladı mı, bilemiyorum. Ama dünyada bu tür programların sadece kriz dönemlerinde değil, her zaman uygulandığı ülkeler var. Mesela Hindistan'da 'istihdam garanti sistemi' olarak adlandırılan bir sistem var. Tarımsal bölgelerde işgücü gereksinimi olanlara bu sistem çerçevesinde 100 günlük vasıfsız işgücü sağlanıyor bu sistemle. Çalışmak isteyenlere ise asgari ücret ödeniyor.

    Dolayısıyla, sadece işsizlik yardımlarına erişimi kolaylaştırmak ve bu yardımların ödenme süresini ve miktarını artırmak değil sorun. Bunlar gerekiyor elbette. İşsiz kalmasa da önemli gelir kayıplarına uğrayanlar var. Ya da zaten hep işsiz olanlar. Onları da gözeten sistemler gerekiyor. Böyle sistemleri hayata geçirmenin olmazsa olmaz koşulu ise bütçe olanaklarınızı artırmaktan geçiyor. Kayıt dışı ekonominin önemini azaltarak vergi gelirlerini ve vergi alınan sayısını artırmayı hedefleyen bir orta vadeli yapısal reform gerekiyor.

     

    Bu yazı 29.11.2009 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır