Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Tek para, çok maliye politikası

    Fatih Özatay, Dr.07 Aralık 2009 - Okunma Sayısı: 1033

     

    Yunanistan'da olan bitenlere dikkat ediyor musunuz?
    Yeni hükümet işbaşına geldiğinde 2009'da bütçe açığının alması beklenen değer için kamuoyuna daha önce açıklanan rakamların doğru olmadığını öğrendi. Tabii, yeni hükümetle birlikte herkes. Meğerse 2009 bütçe açığı milli gelirin yüzde 13'ü kadar olacakmış.

    Ağustosta IMF'in Yunanistan'a ilişkin değerlendirmesi yayınlandı. O raporda toplam bütçe açığının bu düzeyin neredeyse yarısı düzeyinde kalacağı öngörüsü vardı. O durumda bile Yunanistan'ın kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 110 dolaylarına çıkıyordu. Ağustos ayındaki bilgiler ışığında yapılan değerlendirmeler, önlem alınmadığı takdirde beş yıl sonraki borç oranının yüzde 140'a ulaşacağını gösteriyor. Yeni veriler bu rakamın daha da yüksek olacağına işaret ediyor.

    Ek olarak bir de cari işlemler açığı veriyor Yunanistan. Hem de ne açık: 2006-2008 döneminde milli gelire oranla çift haneli, dönemin son iki yılında yüzde 14'e denk geliyor bu çift hane. 2009'da ise yüzde 11 düzeyinde bir açık bekleniyor.

    AB ekonomisinin sorunları oldukça fazla; özellikle ülkelerin maliye politikaları arasında eşgüdüm sağlanamıyor bir türlü. Yunanistan bu soruna çok önemli 'katkıda' bulunuyor şüphesiz. Yeni hükümeti zor günler bekliyor. Seçim öncesi verilen vaatler bütçenin içinde bulunduğu durum ile uyuşmuyor. Üstelik sorun sadece Yunanistan'ın değil; Yunanistan sermayesi Balkan ülkelerinde çok fazla bankaya ortak. Yunanistan'ın durumunun bu ülkeleri de etkilemesinden korkuluyor.

    Öte yandan Yunanistan'ın bu hal ve gidişi 'cezasız' kalmadı. Yunanistan tahvillerine ilişkin risk algılaması hızla arttı son iki hafta içinde. Ege'nin karşı kıyısındaki komşumuzun daha fazla cezalandırılması gibi bir isteğim olamaz elbette. Ama bir an için düşünelim:
    Kamu borcunun çok yüksek olduğu bir ülke var. Bu borç geçmiş günahları yansıtıyor kuşkusuz. Ne gam, kendinize çeki düzen vererek bu kötü mirastan kurtulabilirsiniz. Yunanistan'ın durumu öyle değil oysa. Bütçesinin durumunu kamuoyundan gizlediği anlaşılıyor. Gizlenen durum ise neredeyse vahim. Öte yandan yıllardır yüklü miktarda cari işlemler açığı veren bir ülke ile karşı karşıyayız. Bu durumda ne beklersiniz?

    Gelişmekte olan ülkelerde aynı durum söz konusu olsa, "kriz ha bugün çıkacak ha yarın" falı açılır şüphesiz. Başkalarına gitmeye de gerek yok. Türkiye'nin son yirmi yılda krizlerle yaptığı dansı dikkate almak yeterli bu soruyu kolaylıkla yanıtlamak için. Kısacası Yunanistan'a kesilen ceza oldukça masum kalıyor.

    Neden böyle peki? Nedeni açık sanıyorum; AB'de olmanın avantajlarından yararlanıyor Yunanistan. Peki, bu durum sürer mi? AB elbette 'bastırıyor' ve maliye politikasına çeki düzen vermesini istiyor Yunanistan'dan. IMF'nin sözünü ettiğim raporu da baştan aşağıya aynı tavsiye ile dolu.

    Akademik açıdan bakarsanız da ortada yine oldukça ilginç bir durum var. Para politikası disiplinli AB'de. Oysa kuram, Yunanistan'daki gibi yıllardır süren gevşek maliye politikasının sonucunda giderek artan borcun ve riskin, disiplinli para politikasını eninde sonunda sürdürülemez kılacağını söyler bize. 1980'lerin başında 'sevimsiz monetarist aritmetik' ile gündemimize girdi, 1990'larda ise gevşek maliye politikası varken enflasyonun temel belirleyicisinin maliye politikası olduğunu gösteren çalışmalarla sürdü. Yunanistan'ın borcunun AB'nin para politikasını sürdürülemez kılması beklenmez elbette. Ortada tek bir para politikası, buna karşın çok sayıda maliye politikası olunca durum farklı oluyor anlaşılan. Düşünmekte yarar var.

    Bu yazı 07.12.2009 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır