Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Orta vadeli enflasyon hedefi neden yüksek?

    Fatih Özatay, Dr.20 Aralık 2009 - Okunma Sayısı: 1045

     

    Merkez Bankası 2010 yılında uygulayacağı para ve kur politikasını 10 Aralık günü açıkladı. Beraberinde, önümüzdeki üç yıl için hükümet ile Merkez Bankası'nın birlikte saptadıkları enflasyon hedeflerini de öğrendik. Buna göre 2010 için yüzde 6.5, daha sonraki iki yıl için ise yüzde 5.5 ve yüzde 5'lik bir enflasyon hedefi var.

    Bu hedeflerin en ilginç olanı 2012 için açıklanan yüzde 5'lik hedef. Üç yıl sonrasını ilgilendirdiği için, bunu orta vadeli enflasyon hedefi olarak alabiliriz. Farklı bir ifadeyle, yüzde 5'i enflasyonun düşebileceği en alt düzey olarak gördüğünü belirtebiliriz Merkez Bankası'nın. İşin ilginç yönü ise şu: Gelişmiş ülkelerin fiyat istikrarı için kabul ettikleri orta vadeli enflasyon düzeyi yüzde 2 dolaylarında. Bu çerçevede Türkiye için belirlenen yüzde 5'lik orta vadeli hedef yüksek bir düzeyde kalıyor.

    Zaten bu nedenle Merkez Bankası ek bir açıklama yapmak ihtiyacını hissetmiş, yayınladığı raporun sonuna bu hedefin gerekçesini anlatan uzunca bir açıklama koymuş. Önceden belirteyim; açıklama doyurucu bir açıklama. Bu açıklamaya bakmadan bile enflasyondaki son gelişmeler dikkate alındığında, yüzde 5'in enflasyonun düşebileceği en alt sınır olabileceğine dair insanda bir görüş oluşuyor.

    Öyle ya 2008'in sonbaharından başlayarak yurtiçi talep düzeyi yerlerde süründü. Dış talep bıçak gibi kesildi. Bu nedenlerle ekonomimiz yüzde 6 düzeyinde daralacak. Üstelik bu daralma 2008'in son çeyreğinde başladı. Dahası, 2008 yılının ikinci ve üçüncü çeyreklerinde gerçekleşen büyüme hızları çok düşük düzeyde oldu. 2009'un ilk dokuz ayında işsizlikteki artışın ortalaması 3.9 puan gibi çok yüksek bir düzeyde gerçekleşti. Sadece bizim ekonomimiz küçülmedi, gelişmiş ekonomiler de daraldı.
    Emtia fiyatlarında da önemli düşüşler gerçekleşti.

    Enflasyonun düşmesi için neredeyse her koşulun el ele verdiği bir dönemde, tüketici enflasyonumuz en düşük düzey olarak ekim ayında yüzde 5.1'i gördü. Yılsonunu ise daha yüksek bir düzeyde, muhtemelen yüzde 6'ya yakın bir yerde kapatacak. Enflasyonun daha da düşmesini engelleyen tek faktör kurdaki artış oldu. Geçtiğimiz yıl ortalamasına göre döviz sepetindeki artış yüzde 16 dolaylarında gerçekleşti. Kur artışı daha düşük düzeyde olsaydı bile yılsonu enflasyonumuz muhtemelen yüzde 5'in pek altına düşmeyecekti.

    Merkez Bankası'nın sözünü ettiğim ekte yaptığı analiz yukarıda özetlediğim 'kaba' gözlemlere doyurucu bir gerekçe sunuyor. Özellikle para politikası kararlarının neredeyse hiç etkilemediği kaldığı mal ve hizmet fiyatlarının son yıllardaki gelişimi bu açıdan çok ilginç. Enerji, işlenmemiş gıda, alkollü içecekler ve tütün ile altın fiyatları 2004 yılından bu yana enflasyonu ortalama 3.7 puan artırmış. Üstelik aylık dalgalanmalara değil de 2004'ten bu yana olan eğilime bakıldığında, bu etkinin azalmak bir tarafa arttığı belirleniyor.

    Bu çerçevede üç yıl sonrası için bile yüzde 5 enflasyon hedefi saptanmasında şaşırtıcı bir durum söz konusu değil. Peki, daha önce neden 2007 ve 2008 için hedef yüzde 4 olarak hedefi saptanmıştı diye sorulabilir. Haklı bir soru. Ancak o zamanlar ortada yukarıda özetlediğim deneyim yoktu. Yani, enflasyonu düşürmek açısından nerdeyse tüm unsurların birlikte çalıştıkları, buna rağmen enflasyonun yüzde 5'in altına düşmediğini gösteren son deneyime benzer bir tecrübe o zaman yaşanmamıştı.

    Bu yazı 20.12.2009 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır