Arşiv

  • Mayıs 2024 (3)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Geçmişi öngörmek

    Fatih Özatay, Dr.11 Temmuz 2010 - Okunma Sayısı: 1768

    İlk çeyrekte bir önceki çeyreğe göre ekonomimiz büyümemişti. Geçen perşembe hem ikinci çeyrek, hem de yılın geriye kalanına ilişkin ekonomik büyüme açısından bir değerlendirme yapmıştım. Veriler ikinci çeyrekteki ekonomimizin ilk çeyreğe göre büyüyeceğini ima ediyordu. Reel kredi genişlemesine, ihracat artışına ve kapasite kullanım oranına ilişkin verilerdeki olumlu gelişme vardı bu 'öngörünün' arkasında.
    Öngörü tırnak içinde; zira ikinci çeyreği geride bıraktık. İkinci çeyreğe, yani geçmişe ilişkin 'öngörüde' bulunmak biraz garip oluyor. Ne yaparsınız ki verilerin geriden gelmesi, bir de normal bir dönemin içinde olmamızın beraberinde getirdiği krizin etkisini acaba tam ne zaman atlatacağız merakı, böyle 'komik' bir durumu ortaya çıkabiliyor. Gerçi o yazının asıl amacı 2010 ve mümkün olduğu kadar 2011'i değerlendirmekti, ama 2010'un ikinci çeyreği de önemli bir yer tutmuştu değerlendirmede.
    Hafta içinde açıklanan sanayi üretim verisi, ikinci çeyreğe ilişkin perşembe günkü büyüme 'öngörümü' daha sağlamlaştırdı. Mayıs ayında mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi nisan ayına göre önemli ölçüde arttı: Yüzde 1.9. Böylelikle nisan-mayıs sanayi üretim ortalaması yılın ilk çeyreğindeki ortalama üretime kıyasla yüzde 1.6 oranında daha yüksek oldu.
    Grafik 1'de 2001'nin başından bu yana hem kapasite kullanım oranındaki, hem de sanayi üretimindeki gelişmeler var. Kapasite kullanım oranı için son veri haziran ayına ait. Sanayi üretimi mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış halde ve sol dikey eksende. Kapasite kullanım oranı ise orijinal haliyle ve sağ dikey eksende. Bir dönem öncesine kıyasla gerçekleşen yüksek büyüme hızına karşın, hala kriz öncesindeki zirve üretim düzeyine ulaşamadığımız da görülüyor grafikten. Aynı durum kapasite kullanım oranı için de geçerli.
    Geçmişe ilişkin 'öngörü' için bir uyarı: Sanayi üretim endeksinin gayri safi yurt içi hasılanın artış hızı için iyi bir gösterge olması beklenir. Oysa son yıllarda ikisinin arasındaki ilişki yorumcuları şaşırtmaya başladı. Bunun nedenlerinden birini daha önce bu köşeye birkaç kez taşımıştım; tekrarlamayacağım. Ancak geçmişe ilişkin 'öngörü' reel kredi, ihracat ve kapasite kullanım oranı ile de desteklendiğinden şaşırma olasılığının az olduğunu belirteyim. 
    Bir de hatırlatma: Avrupa Birliği ülkelerinin aldıkları bütçe önlemlerinin büyümelerini kısıtlayacağı yolunda inandırıcı görüşler var. Daha önce tartıştığımız gibi bu olgu ihracatımızı dolayısıyla da üretimimizi bunan sonra olumsuz yönde etkilemeye aday. Ek olarak tüketici güveninde ve şirketler kesiminin güveninde son aylarda azalma var. Bir de içine girdiğimiz kesintisiz seçim takvimini ekleyin bunlara. 2010'un kalanında daha yavaş bir büyüme, ama özelikle 2011'de hiçbirimizi tatmin etmeyecek bir büyüme gerçekleşmesini beklemek gerekir.
    Bir hatırlatma da verilere 'taraftar' gözlüğüyle bakıp, birinci çeyrekte "amanın nasıl da büyüme rekoru kırdık" diyenlere. Özellikle 2011'e dikkat: Olan biteni doğru biçimde okumazsanız, önceden önlem alamazsınız. Piyasaların her şeye kadir olduğuna, piyasaların doğal işleyişi içinde her şeyin çözüleceğine, bu nedenle ekonomik durum ne olursa olsun o duruma karşı bir ekonomi politikası tasarlayıp uygulamanın anlamsız olduğuna katıksız bir 'inancınız' varsa, diyecek bir şey yok elbette. Ama o inançta olanların küresel krizde düştükleri durumu da anımsamakta yarar var.
    Grafik 1: Sanayi üretimi ve kapasite kullanım oranı: 2007 ocak  2010 haziran (endeks)

    Bu yazı 11.07.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

     

    Etiketler:
    Yazdır