Arşiv

  • Mayıs 2024 (3)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Üretimde ve dış kaynak kullanımında son gelişmeler

    Fatih Özatay, Dr.13 Haziran 2010 - Okunma Sayısı: 1134

     

    Hafta içinde iki önemli veri açıklandı: Nisan ayına ait sanayi üretim endeksi ve ödemeler dengesi. Bugün bu iki alandaki son gelişmeleri değerlendirmek istiyorum. Önce ödemeler dengesinin küresel kriz sürecinde bizi en çok ilgilendiren kısmına, bankalarımızın ve şirketlerimizin net dış kaynak kullanımına bakacağım.
    Tablo 1'de 2004-2009 dönemine ve 2010'un ilk dört yılına ait değerler yer alıyor. 'Toplam' sütunları yeni kullanılan dış kredi miktarı ile dış borç geri ödemesi arasındaki farkı gösteriyorlar. Farklı bir ifadeyle, hem uzun vadeli, hem de kısa vadeli krediler açısından net dış kaynak kullanımını öğreniyoruz. 'Uzun' sütunları ise bu farkı sadece uzun vadeli krediler için veriyorlar. En son sütundaki 'toplam', bankalar ve şirketler için toplam net dış kredi kullanımını gösteriyor. Tüm tablo için eksi işaretli rakamlar, o dönemde yurtdışına net dış kaynak aktarıldığını ifade ediyorlar. Bir not daha: Tüm bu değerler ödemeler dengesinin 'finansman hesabı' kalemindeki 'diğer yatırım' kaleminden alınma. 
    Nisan ayında önemli bir değişiklik var: 2008'in kasım ayından başlayarak toplam net dış kaynak girişi (şirketlerin ve bankaların toplamı; son sütundaki değerler) hep eksi değerler almıştı. Bu gelişme, yani yurtdışından kaynak kullanmak yerine dışarıya kaynak aktarmak zorunda kalışımız, küresel krizin Türkiye'ye bir 'hediyesi' idi. Tan on yedi ay sonra yurtdışından net dış kaynak kullandığımız anlaşılıyor nisan ayında. Bu, olumlu bir gelişme.
    Buna karşın, sektör ayrımına girince durum değişiyor. Bu olumlu gelişme bankacılık sektöründen kaynaklanıyor. Kaldı ki, bankacılık sektörünün kaynak kullanımında aydan aya büyük oynamalar olabiliyor. Şirketler açısından ise aynı olumlu gelişme söz konusu değil. Şirketler hala önemli miktarda yurtdışına kaynak aktarıyorlar. Farklı bir bakış da şu: Uzun vadeli krediler dikkate alındığında, krizin çok daha derin biçimde yaşandığı 2009'da yurtdışına ödenen dış borcun yüzde 72'si kadar yeni dış borç bulunabilmişken (ya da o kadar borçlanmak istenilmişken), 2010'un ilk dört ayında bu oran yüzde 65'e düşmüş. Sevimli bir gelişme değil.    
    Grafik 1'de mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksi var. Mart 2009'da üretim dibe vurmuştu. O tarihten bu yana üretimde önemli bir toparlanma var: Yaklaşık yüzde 19 yükselmiş. Buna karşın, kriz öncesinde ulaşılan zirve üretim değerinin hala altında olduğumuz hemen görülüyor grafikten. Fakat eski zirve değere de ulaşmaya az kalmış. Tabii bu gidişat devam ederse. Eder mi?
    Türkiye ekonomisi bu krizde 2001 krizine kıyasla daha fazla küçüldü. Bunun temel iki nedeni vardı: İhracattaki keskin azalma ve yurtdışından dış kaynak bulmak bir tarafa, dışarıya kaynak aktarmak zorunda kalmamız. Yukarıda gördük; şirketler için bu eğilim hem de artarak sürüyor. İhracatımız ise aksine olumlu yönde ilerliyor.
    Az önce üretimdeki artışa ilişkin sorduğum "Bu gidişat devam eder mi?" sorunu yanıt verebilmek için Avrupa Birliği'nde ne olacağını tartışmak gerekiyor. Onu da yarın ele almaya çalışayım.
    Tablo 1: Bankaların ve şirketlerin net dış borçlanmaları (milyon dolar)

    Grafik 1: Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksi (2005 ocak  2010 nisan). Kaynak: TÜİK

    Bu yazı 13.06.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır