Arşiv

  • Mayıs 2024 (2)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Düşük kura karşı yapılabilecekler

    Fatih Özatay, Dr.04 Ocak 2010 - Okunma Sayısı: 869

    Geride bıraktığımız yılın son iki yazısı, liranın değerlenmesi olasılığına karşı ileride neler yapılabileceği konusuna bir giriş niteliğindeydi. Birinci yazı şu soruyla başlıyordu: Türkiye yeni bir ekonomik başarı hikâyesi oluşturabilir ve bunun sonucunda paramız değerlenme eğilimine girerse ne yapacağız?" Önce 2001 sonrasına gidip, o dönemde yaşanan değerlenme olgusunun (düşük kurun) olumlu etkilerine değinmiştim. Sonra, önümüzdeki dönemde yeni bir hikâye yaratılması halinde düşük düzeylerde kalabilecek kurun aynı olumlu etkileri yaratma ihtimalinin düşüklüğüne dikkat çekmiştim. İkinci yazı şu soruyla bitiyordu: "Bu durumda, yeni dönemde kurun düşük düzeylerde seyretmesine neden olacak yeni bir 'ekonomik hikâyemiz' olursa, 2001 krizi sonrasından farklı olarak ihracatımızın oldukça olumsuz yönde etkilenmesi beklenir. Soru şu şimdi: Öyle olursa ne yapacağız?"

    Önce para politikasına döneyim. Merkez Bankası'nın iki alternatifi var. İlki mevcut enflasyon hedeflemesi çerçevesinde kalarak, kur düştükçe enflasyona yapacağı olumlu etkiyi dikkate alarak faizleri indirmek. Bunu yapacağını zaten belirtti yılın sonuna doğru yaptığı açıklamayla (29 aralık günü yayınlanan Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti'nin 19. maddesi). 2001 krizi sonrasına kıyasla düşük kura faiz düşürerek tepki vermek daha kolay. Kolay; çünkü o dönemde uygulanmakta olan istikrar programının sürdürülebilirliğine ilişkin kaygılar oluşturacak gelişmeler olabiliyor, ama bu gelişmeler kamuoyuna yansımayabiliyordu. Bu durumda, döviz kuru düşük düzeylerde kalsa bile, Merkez Bankası yeteri kadar faizleri düşüremeyebiliyordu.

    Zira anlaşmazlıkların uzaması ve herkes tarafından bilinir hale gelmesi halinde, kurun sıçraması ve enflasyona yukarıya doğru baskı yapması olasılığı vardı. Böyle bir durum şimdi yok oysa.

    Merkez Bankası'nın ikinci alternatifi mevcut enflasyon hedeflemesi rejiminin çerçevesini değiştirmek: Döviz kuruna şu anda enflasyona olan etkisi çerçevesinde tepki veriyor Merkez Bankası. Bu dolaylı bir tepki. Hem örtük hem de açık enflasyon hedeflemesi dönemlerinde kura tepki hep dolaylı oldu. Alternatif olarak kura doğrudan da tepki verebilir Merkez Bankası. Küresel kriz öncesinde bu konuda ara sıra yazmıştım; doğrudan tepkiye göre oluşturulan enflasyon hedeflemesi modellerli var. Bu çerçevenin faydası yerli paranın değerlenmesine karşı daha kuvvetli bir faiz indirimine gidilmesi. Şüphesiz olumsuz tarafları da var; piyasalara daha karışık sinyal vermiş oluyorsunuz: Faiz indirim gerekçesini anlatmak zorlaşabilir. Ama enflasyonun düştüğü düzey dikkate alındığında göze alınmayacak bir olumsuzluk değil bu.

    Şüphesiz daha radikal bir ekonomi politikası alternatifi de var. Şu: Türkiye'ye kısa vadeli sermaye girişlerini zorlaştıran uygulamalara gitmek. Diğer bir ifadeyle kısa vadeli sermaye girişlerine yasal sınırlamalar koymak. Özellikle bu tür yabancı sermaye istemediğimiz tür yabancı sermaye. Döviz kuru üzerinde oldukça etkili oluyor ve bu etki olumsuz yönde. Buna karşın ülke ekonomisi açısından dişe dokunur bir yararı yok. 2001 krizi öncesinde çok bozuk bir makro ekonomi politikasına sahiptik. O dönemde bu bozuklukları gidermeden sermaye kısıtlamalarına gitmek evdeki pislikleri halının altına süpürmeye çalışmak anlamına gelirdi. Oysa artık böyle değil. İstikrar yolunda 2007-2009'da önemli yalpalamalar yapsak da evimizin içinde eskisi kadar pislik yok. Dahası, dünya değişti; bu tür uygulamalar çok daha sevimli karşılanıyor. Yenilerde Brezilya bu tür yasaklamalara gitti; eski söylemle 'cesaret etti'. Bizim de bu alternatifi düşünmemiz gerekiyor.

    Bu yazı 04.01.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır