Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Yüzde 10: Mevsimle gelen mevsimle gider

    Fatih Özatay, Dr.27 Mayıs 2010 - Okunma Sayısı: 1009

    Hafta başında Başbakanımızın bir açıklaması basında yer aldı. Bu açıklamada, ocak döneminde yüzde 14.5, şubat döneminde ise yüzde 14.4 olarak açıklanan işsizlik oranının yaz aylarında yüzde 10 dolaylarına gerileyebileceği belirtilmiş. Olabilir mi?
    Mayısın sonundayız. Şimdi işsizliği azaltmak için kapsamlı bir ekonomik politika paketi devreye sokulsa bile, bunun yaz aylarındaki işsizliği etkilemeyeceği yeteri kadar açık. Bu durumda işsizliği düşürebilecek iki unsur kalıyor geriye: Birincisi, mevsimlik faktörler. İkincisi, son aylarda ekonomimizde gözlenen toparlanma eğilimi.
    Önce mevsimlik faktörlere bakalım. Tablo 1'de 2005'ten bu yana ocak ve şubat ayları ile, mayıs-ağustos dönemindeki işszilik oranları var. Ayrıca tablonun üçüncü satırında her yılın ocak-şubat dönemi işsizlik oranlarının ortalaması da yer alıyor. Tablonun asıl olarak üzerinde durmak istediğim kısmı 'ocak-şubat ortalamasından sapmalar' başlığının altında yer alan bölüm: Yaz aylarında gerçekleşen işsizlik oranlarının ocak-şubat ortalamasından sapmaları var.
    Yaz aylarında Türkiye'de işsizlik oranı ocak-şubat dönemine kıyasla çok daha düşük bir düzeyde gerçekleşiyor. 2005'ten bu yana daima böyle olmuş. Tabloda yer almıyor; her ayın ortalama sapmasını da vereyim: 2005-2009 döneminde tüm mayıs aylarının işsizlik oranları ortalamada ocak-şubat döneminin ortalamasına kıyasla 2.5 puan daha düşük olmuş. Haziran ayı için de aynı rakam geçerli. Temmuz aylarındaki ortalama düşüş 2.4, ağustostakilerin ise 2.1 puan.
    2010 yılının ocak-şubat işsizlik ortalaması yüzde 14.45 düzeyinde. Bu durumda, salt mevsimsel nedenlerle bu yılın mayıs-ağustos döneminde işsizlik oranının rahatlıkla yüzde 12 dolaylarında bir yere düşmesi şaşırtıcı olmaz. Bunun için, ne işsizliği azaltmaya yönelik yeni bir uygulamaya gerek var, ne de ekonomik faaliyet düzeyimizin bugünkünden fazla olmasına.
    Şimdi ikinci unsura, yani son zamanlarda ekonomik faaliyet düzeyinde görülen artışa bakalım. Bu olumlu gelişmenin arkasında üç temel unsur vardı: Bankalarımızın açtıkları reel (enflasyondan arındırılmış) kredi miktarında 2009'un ortalarından itibaren gözlenen artış eğilimi. İhracatımızdaki belirgin artış. Ekonomimize duyulan güvende oluşan iyileşme nedeniyle ertelenen harcamaların artık yapılmaya başlanması. Normal koşullar altında bu unsurların katkısının yaz aylarında sürmesi beklenirdi. Bu durumda işsizlik oranında bir de bu nedenle bir miktar daha azalma olacağı düşünülebilirdi. Yüzde 10 olmasa bile yüzde 11'lere doğru yönelebilirdi işsizlik oranımız.
    Ama açık ki normal koşullarda değiliz. Avrupa Birliği'ndeki kriz giderek derinleşiyor. Bu durumda bankalarımızın kredi açmakta yakın gelecekte nazlanmaya başlamaları ihtimali artıyor. Bir yandan krizin ne ölçüde derinleşip yaygınlaşacağına ilişkin belirsizlikler, diğer yandan kriz olasılığını azaltmak için AB'de maliye politikalarının iyice sıkılması, bizim ihraç ettiğimiz mallara olan dış talebi azaltacak. Üstelik avro da değer yitiriyor sürekli. Bunlar ihracatımız için olumlu gelişmeler değil. Bu ortamda iç talebin artış hızının da önümüzdeki dönemde yavaşlaması beklenir. Bu durumda özellikle temmuz-ağustos ayı işsizlik oranlarında mevsimlik faktörün dışında ek bir iyileşme beklememek gerekiyor.
    Peki, mevsimlik nedenlere bağlı olarak yaz aylarnda yüzde 12'lere inebilecek işsizlik oranı kalıcı olur mu? Yanıtı açık: "Mevsimle gelen mevsimle gider". Zira 2005-2009 döneminde her yılın son iki ayında hep yükselmiş işsizlik oranımız. Kaldı ki az önce değindiğim olasılık gerçekleşirse, yani AB'deki kriz derinleşerek yaygınlaşırsa, mevsimlik nedenlerin ötesinde de işsizlik oranımız tekrar yükselmeye başlayacak. Ne yazık ki bu olasılık var. 

    Bu yazı 27.05.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır