Arşiv

  • Mayıs 2024 (1)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Hayat bayram olsa: UPF için FMI kullanılsa

    Fatih Özatay, Dr.21 Ocak 2010 - Okunma Sayısı: 927

    Sarkozy'nin Türkiye'nin AB'ye girmesine açıktan karşı çıkmaması zaten beklenemezmiş. 'Miş' çünkü çok önemli bir neden varmış ve bunu yeni fark ettim. Birden 'malum' oldu. Şöyle oldu:

    Bir süredir İngilizce kitaplar da satan kitapçılarda görüyordum; ama "Şimdi kim buna para verip alacak, zaman ayırıp okuyacak?" diye dudak büküyordum. Ama satın aldım. Aldım, çünkü pazartesi günü Londra Ekonomi Okulu'nun (LSE'nin) kitapçısında gördüm. Meşhur LSE'de 'garip' kitaplar satacak değiller ya, her ne kadar kitabın ismi 'garip ekonomi' ya da 'acayip ekonomi' olarak çevrilebilecekse de (freakonomics). Üstelik kendimi tutamayıp aynı yazarların ikinci kitabı olan 'süper acayip ekonomi' (super freakonomics) adlı kitaplarını da aldığımı itiraf edeyim.

    Kitaplardan, üçüncüsünü yazdığım için artık 'gelenekselleşen' pazar yazılarımdan birinde söz ederim elbette. Bu yazıda yer almalarının basit bir nedeni var: Hiçbir şeyin aslında göründüğü gibi olmadığını, biraz farklı sorular sorup, verilere farklı açılardan bakınca, aslında karmaşık gibi görünen bilmecelerin çözülebileceği vurgusunu alıyor insan şöyle bir karıştırınca bu kitapları. Aldığım bu dersten yola çıkarak Türkiye'nin AB ile dansına biraz da farklı bir açıdan bakmak gerektiği kanısı hasıl oldu bende. Okumak yine işe yaradı işte. Harcadığım paraya, ayırdığım zamana değdi.

    Arama motorları sağ olsunlar, internette artık basit 'deneyler' yapmak mümkün. Bu yazıyı ilgilendiren deney şu: Sayın başbakanımızın soyadını ve 'UPF'nin karşılıklarından biri olan 'FMI' kısaltmasını birlikte yazıp Google'nın 'ileri arama seçeneğinden 'son bir yıl' zaman dilimini seçip arattırıyorsunuz. Arama zamanını da kaydetmek gerekiyor; farklı bir anda yapılsa arama, farklı olacak sonuçlar çünkü. Çıkan sonuç sayısı, 20 ocak 2010 saat 10.20 itibarıyla 12 bin 700 adet. Oysa Sayın Başbakanımızın soyadını ve adını anmak istemediğim 'o' İngilizce kısaltmayı birlikte yazarak arattığımda 20 Ocak 2010 saat 10.21 itibarıyla 2 milyon 80 bin adet sonuç çıktı Google'dan.

    Şimdi, neydi o sözcük, hah, biraz 'empati' yapın; kendinizi Sarkozy'nin yerine koyun lütfen. Başka bir konu yokmuş gibi her Allah'ın günü 'UPF'nin konuşulduğu, 'anlaşalım', yok 'anlaşmayalım' diye öğütlerin verildiği, 'anlaşmak üzereyiz', yok 'koşullarımızı kabul ederlerse anlaşırız', yok 'anlaşmayacağız' diye 'durum' hakkında kamuoyunun 'bilgilendirildiği' bir ülkede, neden 'UPF' ile ilgili haberlerin 'FMI' kısaltması ile değil de İngilizce kısaltması ile verildiğine kızmaz mısınız?

    Şüphesiz bu 'araştırmam' sonucunda ulaştığım sonucun, yani "Türkiye'nin AB ile olan ilişkisine Sarkozy'nin taş koymasının nedeninin gerçekten FMI yerine 'o' kısaltmanın kullanılması olduğunun" doğru olması için başka olasılıkların geçerli olmaması gerekiyor. Bakalım:

    Bir: Google'da arama yaparken sadece Türkiye'deki sayfalardan değil, yabancı ülkelerdeki sayfalardan da sonuçlar geliyor. Yabancılar 'UPF' için 'o' kısaltmayı kullanıyorsalar Türkiye'nin ne kabahati var? Bu soruyu haksız çıkarmak için aramamı sadece 'Türkçe sayfalar' ile sınırlı tuttum. Elbette yabancı ülkelerde yayınlanan Türkçe haberler de bu yukarıda verdiğim sayıyı yukarıya doğru şişiriyor olabilir; ama bu tür haberlerin az sayıda olduğu varsayımını yapmak çok hatalı olmaz diye düşündüm.

    İki: Saat 10.21 ile 10.20 arasında 'FMI' hakkında yeni haberler çıkmış olabilir. Bunları da dikkate alabilseydim elbette 'FMI' kullanan haber sayısı daha fazla olacaktı. Aslında iki bilgisayar kullanıp, aynı anda 'ara' komutu verilip bu olasılık bertaraf edilebilirdi. Ama bir dakikalık bir zaman diliminde çok fazla 'FMI' haberi çıkmayacağını düşündüm ve bu hassasiyette çalışmanın yaratacağı zahmete değmeyeceğini düşündüm (çalışma arkadaşlarımdan birinden bilgisayarını geçici bir süre için isterken, gerçek nedenimi söylemenin benim hakkında yaratabileceği hisleri engellemek için ne mazeret uyduracağım zahmeti).

    Üç; bence en önemlisi bu: 'FMI' kısaltmasını kullanan başka diller de var: Mesela İtalyanca ve İspanyolca. Oysa onlar Türkiye'nin üyeliğine karşı değiller. Neden Fransızlar 'UPF'ye 'FMI' denilmemesine alınıyorlar da, onlar alınmıyorlar? Al başına belayı şimdi; teorim 'çuvalladı mı?'. Zor bir soru olduğunu kabul etmem gerekiyor. Kestirmeden bu güçlükten 'kaçmanın' yolu, ileride onlarla da başımızın belaya gireceği kehanetinde bulunmak. Bu 'satırların yazarını' yıllardır tanıyorsunuz, bu köşede yıllarca neler yazdı; yanlış yapacak değil ya.

    Hatta bir de politika çıkarsaması yapmak gerekir ki, teorim daha iddialı olsun: Sayın  büyüklerimiz 'UPF'nin 'o' karşılığını değil de, 'FMI' karşılığını kullansalar... Ne iyi olur.

    Bu yazı 21.01.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır