Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Son iki krizde kur ve ihracat

    Fatih Özatay, Dr.17 Mayıs 2010 - Okunma Sayısı: 922

    Yunanistan'ın sorunlarının artık mali disiplin ve dış kredi desteği ile çözülemeyeceğini savunan çok sayıda iktisatçı var. Bu görüşün arkasındaki temel neden, açıklanan plan
    uygulansa bile Yunanistan ekonomisinin 2010'da küçüleceği ve bu nedenle borcunun milli gelire oranının daha da yükseleceği. Bu nedenle, eninde sonunda borcunu yeniden yapılandırmak zorunda kalacağı düşünülüyor komşunun.
    Bu sorunu en aza indirgemek için ekonomisinin büyümesi gerekiyor. İç talebin daraldığı bir ortamda ekonomisinin tekrar büyüyebilmesi için Yunanistan'ın dışarıya daha çok mal satması lazım. Kısa vadede bunu gerçekleştirmesinin iki yolu var. Birincisi, maliyetleri aşağı çekecek anlaşmalar yapmak; mesela ücretleri düşürmek. Siyaseten yapılabilirliği, adalet duygusu falan bir tarafa, Yunanistan'ın bunu yapmasının anlamı yok.
    Zira bu durumda borcunun reel değeri daha da artacak; aynı miktarda borcu geri ödemek için eskisinden daha fazla vergi geliri kullanmak zorunda kalacak. Kısacası, sorunu daha da ağırlaşacak. İkinci yol ise parasının değerini düşürerek ihracatını artırmaya çalışmaktan geçiyor. Oysa avro kullanıyor; bağımsız bir para politikasına sahip olmadığı için parasını devalüe etme şansı yok.
    Yunanistan için yapılan tartışmalarından ilhamla, son iki krizde paramızın reel değerindeki değişimlerin ne ölçüde işimize yaradığı sorusu ön plana çıkıyor. Elbette bu soruyu yanıtlayabilmek için daha ayrıntılı ve teknik bir analiz gerekiyor. Ama konuya önce basit bir çerçevede yaklaşmanın da bir zararı yok. Dünkü basit çerçeve bir miktar şüphe tohumları ekmişti:
    2001 krizinde Başbakan Ecevit'in hastalığı ve beraberinde gelen erken seçim tartışmalarının yarattığı ikinci şok dalgasına kadar, GSYH ve reel kur birlikte ve aynı yönde hareket etmişlerdi. Son krizde ise şu ana kadar hep böyle oldu. Yani, her iki krizde de paramızın reel olarak değer kaybettiği dönemde GSYH azalmış. Sonra tam tersi gerçekleşmiş. Dünkü yazıda şu yargı vardı: "Son iki kriz döneminde sanki paramızın reel değeri o kadar da önemli rol oynamamış gibi ihracat ve GSYH hareketlerinde. Ama dikkat: Hiç rol oynamamış değil; 'o kadar da önemli rol oynamamış'."
    Şimdi sıra reel kurdan GSYH'ye geçişi sağlayan önemli bir değişkenin, ihracatın hareketlerini reel kurunkilerle birlikte resmetmekte. İki tane grafik var. İlkinde 2001'deki, ikincisinde ise son kriz sırasındaki hareketler var. Daha önce defalarca anlattığım için grafiklerin nasıl oluşturulduğunu tekrarlamıyorum; mesela dünkü yazımda var. Burada ihracat daha geniş anlamda ihracat: GSYH hesaplarında yer aldığı şekliyle reel mal ve hizmet ihracatı. Sözgelimi turizm gelirlerimizi de kapsıyor.
    Hemen belirtmem de yarar var: Son krizin de gösterdiği gibi, ihracatımızın tek belirleyicisi paramızın reel değeri değil. Mal sattığımız ülkelerde yaşayanların satın alma güçleri de en az reel kur kadar önemli. Bu grafikler bu olguyu dikkate almıyorlar; sadece reel kur ile ihracatı karşılaştırıyorlar.
    Sonuç şu: İhracatla paramızın reel değeri arasında belirgin bir ilişki çıkmıyor. Mesela 2001 krizinde ihracat 2001'in ikinci çeyreğinden başlayarak dördüncü çeyreğe kadar düşmüş (Yatay eksende 2 ve 4 numaralı çeyrekler arası). Oysa 2001 yılı, paramızın en çok değer kaybettiği yıl. Aynı biçimde son krizdeki ihracat hareketlerini de paramızın reel değerindeki hareketlerle açıklamak çok mümkün değil. Beklenenin tersine, paramız reel olarak değerleniyorken ihracat artıyor gibi görünüyor.
    Tekraren: 'Büyük' sonuçlara ulaşmak
    için grafiksel analiz oldukça yetersiz kalıyor. Birincisi, az önce değindiğim gibi başka değişkenler de var ihracatı etkileyen; bunları dikkate almamış oluyoruz. İkincisi, ihracatla reel kur arasındaki hareket eş zamanlı olmayabilir. Paramız reel olarak değer kaybettikten bir süre sonra ihracat artabilir. Olsun; önemli olan yaşanan gerçekler. Bu grafikler de bu gerçekleri sergilemek açısından yararlı oluyorlar. Tartışmak için zemin oluşturuyorlar.


    Grafik 1: 2001 krizinde reel ihracat ve reel kur (2000'nin üçüncü çeyreği- 2003'ün üçüncü çeyreği)



    Grafik 2: Son krizde reel ihracat ve reel kur (2007'nin son çeyreği- 2010'un ilk çeyreği)

    Bu yazı 17.05.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır