Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    İnsanlar hep çıkarları peşinde mi koşuyorlar?

    Fatih Özatay, Dr.07 Şubat 2010 - Okunma Sayısı: 1190

    Yerleşik iktisat kuramı ekonomik birimlerin kendi çıkarlarının peşinde koştukları ve karar alırken akılcı davrandıkları temel aksiyomundan yola çıkıyor. Yani, duygularına ve tutkularına göre asla davranmıyorlar. Davranışsal iktisat, psikolojiden de yararlanarak çeşitli araştırmalar yapıyor ve ekonomik birimlerin karar alma biçimlerini inceliyor. Bu alanda yapılan çalışmaların önemli bir çoğunluğu bu temel aksiyoma ters sonuçlar buluyorlar.
    Daha önceki bir yazımda bu deneylerden bir örnek vermiştim. Nobel ödüllü psikolog Kahneman ve iki iktisatçıdan oluşan bir grup tarafından gerçekleştirilmişti. Bu araştırma çerçevesinde bir hikaye oluşturuluyor ve deneklerin bu hikayede anlatılan koşullarda nasıl davranacakları soruluyordu. Hikaye kısaca şöyleydi: Bir bölgeye günlerce kar yağıyor. Bu bölgede kar küremek için kullanılan küreklere olan talep sıçrıyor. Bu kürekleri satan mağaza zinciri küreklerin fiyatlarını 15 dolardan 20 dolara yükseltiyor. Deneklere bu artışın adil olup olmadığı soruluyor.
    Deneklerin yüzde 82'si bu artışın adil olmadığını belirtiyor. Oysa bu duyguya yerleşik iktisatta yer yok: Yerleşik iktisat kuramı öğrenilmeye başlanırken, daha işin başında, başka koşullar (mesela arz) değişmiyorsa talep arttığında fiyatın artacağı öğretilir. Bu örneği daha önce sözünü ettiğim Akerlof ve Shiller'in 'Animal Spirits' kitabından (Princeton Üniversitesi Yayını) aldım. Yeri gelmişken bu ilginç kitabın Türkçesinin Scala Yayıncılık tarafından yayınlandığını belirteyim.
    Öte yandan geçenlerde ilginç bir kitap daha çıktı günışığına. Bu köşede daha önce künyesi yer almıştı: 'Super Freakonomics' başlığını taşıyor ve Chicago Üniversitesi'nde iktisat bölümünde öğretim üyesi olan Levitt ve New York Times yazarı Dubner tarafından kaleme alınmış. Son derece eğlendirici bir kitap. Başka bir yazımda bu kitaba yine döneceğim; bugün bu köşede yer almasının nedeni, davranışsal iktisat alanında çalışanların yaptıkları deneylerin sapmalı sonuçlar verebileceklerine ayrılan bölüm:
    Şikago Üniversitesi öğretim üyelerinden List öğrenciyken beyzbol oyuncularının kartlarını satarak para kazanırmış. Bu alışkanlığı ilginç deneylerinden birini bu kartların alınıp satıldığı bir fuarda yapmasına yol açmış. Böyle bir fuarda rastgele seçtiği müşteriler ve satıcılardan ikna edebildiklerini bir odada toplamış. Müşterilerin her birinden List'in seçtiği ve 4 dolar ile 50 dolar arasında beş ayrı sınıf karttan birine alım teklifi vermeleri istenmiş. Daha sonra satıcılardan bu sınıfa giren kartlardan birini müşteriye satmaları söylenmiş. Her müşteri beş ayrı satıcıyla bu tür alışveriş yapmış.
    Burada önemli olan nokta, belli bir kartın söz konusu olmaması. Beş ayrı kategoriden biri seçiliyor. Satıcı da o kategoride olduğunu 'iddia ettiği' kartlardan birini müşteriye veriyor. Satıcı kartların gerçek değerini müşteriden daha iyi biliyor. İlk hamleyi müşterinin yaptığı dikkate alındığında satıcının müşteriyi kandırması için bir neden var dolayısıyla. Bu deney, müşterilerin yüksek teklif vermeleri ve satıcıların da gerçekten o kalitede kart satmaları ile sonuçlanmış. Yani, müşteriler satıcılara güvenmişler, satıcılar da bu güveni boşa çıkarmamışlar. Yani, kürek örneğinde olduğu gibi 'adil' davranılmış.
    List şüpheci bir insan. Laboratuarda bir gözetmen varken yapılan deneylerde deneklerin gerçek hayattakinden farklı davranacaklarını düşünüyor. Bu nedenle deneyin ikinci aşamasına geçmiş. Fuar alanından yine rastgele müşteriler seçmiş. Müşterilerden fuar alanındaki satıcılara yaklaşarak iki teklifte bulunmaları istenmiş: "Frank Thomas adlı beyzbolcunun 20 dolara satabileceğin en iyi kartını sat. Ya da aynı oyuncunun 65 dolara satabileceğin en iyi kartını sat."
    Sonuç şu: Ortada bir deney döndüğünden ve davranışlarının gözetildiğinden bihaber satıcılar, her seferinde müşterileri kandırmaya kalkarak, kötü kalite-düşük değerli kartları sanki müşterinin istediği kategorideymiş gibi satmaya kalkmışlar. Hem 20 dolar, hem de 65 dolar kategorisi için bu olgu gözlenmiş.
    List'in ulaştığı sonuç şu: Deneylerde ortaya çıkan adil davranış biçiminin, aslında laboratuar koşullarında deneklerin gözetlenirken 'kötü insan' olarak görülmek istememelerinden ve dolayısıyla adil davranıyor gibi bir tavrı benimsemelerinden kaynaklandığını belirtiyor. Bir kimya deneyinde kullanacağınız malzeme deneyi yapacak kişi orada diye davranışını değiştirmez; oysa aynı olgu deneklerin davranışını için söz konusu değil diyor. Örnek: Ankara'da Meclis'in önünden Eskişehir istikametine giden yolda Beytepe sapağına gelmeden araçların hangi hızla gittiklerini kontrol eden ve hızlı gidenleri kaydeden kameralar konuldu.
    Meclis'in oradan ta Beytepe sapağına kadar, hele de yol boşsa oldukça hızlı giden araçlar Beytepe köprüsüne yaklaşınca birden yavaşlıyorlar. Kameralar biraz geçilince yine hızlanıyor araçlar.
    List ayrıca şu olasılıkları da belirtiyor: Üniversitelerde yapılan deneylere katılmayı kabul eden öğrenciler genellikle daha uyumlu, o öğretim üyesi ile bir şekilde ilişkisi olan ve iyi niyetli öğrencilerden oluşabilir. Bu da deney sonuçlarına gölge düşürebilir. Bu olasılığın yüksek olduğunun bir kanıtı olarak beyzbol kartı fuarında ilk aşamada deneye katılmayı kabul etmeyen kişilerin çoğunluğunun ikinci aşamada deney yapıldığını bilmeksizin müşterileri kandırmaya çalışan satıcılar arasında olduklarını gözlemiş.
    List'in bulguları insanların çıkarları çerçevesinde hareket ettikleri yolunda. Farklı bir ifadeyle yerleşik iktisatın temel aksiyomunu yalanlamıyor. Diğer deneysel iktisat çalışmalarının tam tersi bir sonuca ulaşıyor. İşte aynı alanda size birbirine taban tabana zıt iki farklı sonuç.
    İktisat kuramının karşılaştığı en büyük zorluk da burada zaten. İnsan davranışları ile uğraşıyor. O davranışlar ki yukarıdaki örneklerde olduğu gibi şekil değiştirebiliyorlar.

    Bu yazı 07.02.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır