Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    İşsiz aileye ayda 300 lira

    Fatih Özatay, Dr.08 Şubat 2010 - Okunma Sayısı: 929

    Cumartesi günü Murat Yetkin'in köşesinden öğrendik: CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ilk seçim vaadini açıklamış. Bu açıklama, aynı gün Radikal'in birinci sayfasından 'işsiz aileye ayda 300 lira' başlığıyla duyuruluyordu. Yetkin, Baykal'ın ağzından ayrıntıyı şöyle veriyor: "Sosyal hizmet uzmanları saptayacak. Buna göre bir ailede kimse çalışmıyorsa ve aile en düşük gelir grubunda yaşıyorsa, ailenin reisi olarak kadına ayda 300 lira maaş verilecek. Bu ödeme aileden biri iş buluncaya kadar devam edecek."
    Seçim, bir siyasi parti ve vaat sözcükleri yana geldiğinde ilk bakışta yine popülist bir açılım düşüncesi insanın aklına geliyor. Öyle değil ama. 26 kasım tarihinde bu köşede TEPAV, Dünya Bankası ve UNICEF'in ortaklaşa gerçekleştirdikleri Türkiye Refah İzleme Anketi'nin bulguları yer almıştı. Krizin olumsuz etkisi sadece işsizlik artışı ile sınırlı kalmıyordu. Özellikle kayıt dışı sektörlerde çalışanlar ve kendi işini yapanlar başta olmak üzere çalışanların çoğu gelirlerinde düşüş olduğunu belirtiyorlardı. Adana, Ankara, İstanbul, İzmir ve Kocaeli illerinde düzenlenen anket, kriz sonuçları ile başa çıkabilmek için ailelerin çok çeşitli yollara başvurduğunu gösteriyordu. Mesela yoksul ailelerin ebeveynlerinin neredeyse yarısı çocuklarının gıda tüketimlerini kısmak zorunda kaldıklarını bildiriyorlardı.
    Bu, Türkiye'nin önemli bir sorunu ve çözüm bekliyor. Bazı ülkelerde yoksullara yönelik önemli programlar devrede. Mesela bazı koşulların sağlanmasına bağlı olarak yoksul ailelere bütçeden yardım yapanlar var. En yaygın olanı çocuklarını okula göndermeleri koşuluyla ailelere yardım yapan sistemler. Dolayısıyla, sadece işsizlik yardımlarına erişimi kolaylaştırmak ve bu yardımların ödenme süresini ve miktarını artırmak değil sorun. Bunlar gerekiyor elbette. İşsiz kalmasa da önemli gelir kayıplarına uğrayanlar var. Ya da zaten hep işsiz olanlar. Onları da gözeten sistemler gerekiyor.
    Küresel krizin Türkiye ekonomisine olması beklenen olumsuz etkisini azaltmak üzere yapılabilecekleri mart 2009'da TEPAV bir rapor halinde kamuoyuna açıklamıştı. O raporda yer alan politika önerileri 2008'in son aylarından başlayarak çok çeşitli kesimlerle paylaşılmıştı. Bu kesimler arasında bu tür politikaları tasarlayarak uygulamaya koymakla yükümlü olanlar da vardı. Raporda yer alan politika seçeneklerinin bir kısmı işsizlik ödemelerinin artırılması, düşük maaş alan emeklilere ve muhtaçlara yardım şeklindeydi.
    Böylelikle hem krizden en çok etkilenen kesimlere yönelik bir adım atılmış olunacaktı, hem de harcama eğilimleri en yüksek olan ve bu harcamaları büyük çoğunlukla yurtiçinde üretilen mallara yapacak olan kesimlere gelir aktarılacaktı. Yani, işin hem sosyal boyutu vardı hem de iç talebi artırmak boyutu. Yapılmadı. Siyasi tercih, zaten otomobil satın alabilecek durumda olanların otomobil satın almalarını kolaylaştırıcı vergi indirimlerine gidilmesi yolunda tecelli etti.
    TEPAV çalışmasında önerilen sosyal politikanın maliyeti de hesaplanmıştı. Milli gelire oranlandığında bu politikanın bütçe açığına etkisi oldukça sınırlıydı. Üstelik, önerilen gelir artırıcı bir politika olduğundan, yapılan harcamalarla bir süre sonra vergi gelirleri artacak ve başlangıçta ortaya çıkacak açığın önemli bir kısmı telafi edilmiş olunacaktı. Dolayısıyla önerilen ekonomik açıdan 'yapılabilir' bir politikaydı.    
    Deniz Baykal'ın açıkladığı sosyal politika önemli. Türkiye'nin bu tür politikaları tartışmasında yarar var. Öte yandan bu politikalarda yer alan gelir aktarımlarının 'dişe dokunur' bir düzeyde olması ve yaygınlaşması için bir vergi reformuna ihtiyaç olduğu unutulmamalı. Bu vergi reformu sorunu her yerde karşımıza çıkıyor: Düşük tasarruf oranı-yüksek cari açık, iç talebi artırıcı politikalar ve sosyal politikalar.
    Olumlu tarafından bakalım: İyi ki vergi gelirlerimizin milli gelire oranı başka ülkelerle karşılaştırıldığında çok düşük düzeyde. Böylelikle hangi sorunun üzerine gitmemiz gerektiğini biliyoruz. Bu sorunu çözersek hareket alanımızın nasıl genişleyeceği ortada; mesela Baykal'ın önerisindeki sosyal politikaları rahatlıkla uygulamaya sokabileceğimiz açık.

    Bu yazı 08.02.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır