Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    İki krizin dış kaynak öyküsü

    Fatih Özatay, Dr.18 Nisan 2010 - Okunma Sayısı: 1126

    Küresel kriz ile 2001 krizi sırasında yaşananları karşılaştırmaya devam ediyorum. Daha önce işsizlik, üretim ve enflasyon açısından bu karşılaştırmayı yapmıştım. İşsizlikteki yükseliş açısından iki kriz de aynıydı. 2001 krizinde işsizlik bir önceki döneme göre 3.5 puan kadar artarak yüzde 10.5 platosuna oturmuştu. Bu krizde yüzde 14'ler dolayına sıçradı. Artış aynı, ama düzey daha yüksek. Milli gelir açısından bakılınca da benzer hareketler vardı. Kriz öncesi tepe noktasından dip noktasına geçen süre her iki krizde de aynıydı. Krizden çıkış süresi ve biçimi de benzer görünüyor. Buna karşın tepe noktasından dip noktasına geçen sürede küresel krizde yaşanan üretim kaybı daha fazla oldu.
    Son krizde üretimin hızla düşüp işsizliğin bu kadar artmasına yol açan unsurlardan biri de şirketlerin ve bankaların yurtdışından temin ettikleri dış kaynak (borç) miktarından daha fazla yurtdışına borç geri ödemesi yapmalarıydı. Şubat ayı verileri de açıklandı. Tablo 1'de bu veriler yer alıyor; hem yıllık toplamlar var hem de son yedi aydaki gelişmeler. Eksi işaretli değerler, yurtdışına yapılan borç geri ödemelerinin, yurtdışından yeni alınan borç miktarından daha fazla olduğunu gösteriyor.
    2008 ile 2009 karşılaştırıldığında küresel krizin etkisi açık biçimde görülüyor: 2008'de -ki son ayları kriz aylarıydı, net 26.7 milyar dolar dış borçlanma yapılmışken, 2009'da net 13.7 milyar dolar dış borç geri ödemesi var. Tam 40 milyar dolarlık bir ters dönüş söz konusu. Şüphesiz, bu olgu şirketlerin faaliyet hacmine yansıdı ve onları küçülmeye itti. İlginç olan şu: 2010'un ilk iki ayında da bu sevimsiz durum devam etmiş. Son aylarda üretimde görülen toparlanmada dış kaynak kullanımının bir rol oynamadığı anlaşılıyor.
    Bu olgu sadece bu krize mi özgü? Grafik 1 ve 2 bu sorunun yanıtının "hayır, değil" şeklinde olduğunu ortaya koyuyorlar. İlk grafikte, 2001 krizinden önce gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) ulaştığı tepe noktası (2000'nin son çeyreği) ile krizden sonra tekrar aynı noktaya geri döndüğü dönem (2003'ün ilk üç çeyreği) arasında geçen süredeki dış kaynak miktarının hareketi var. Bu değerler yukarıda son sütunda gördüğünüz 'toplam' değerlerin o dönemde gerçekleşenlerine karşı geliyor ve milyon dolar cinsinden. Aynı grafikte 2000'nin sonundaki zirve değeri 100 olacak şekilde 'normalleştirilmiş' GSYH hareketleri de yer alıyor.
    Grafik 2'de ise son kriz sırasında her iki değişkendeki hareket yer alıyor. Krizden önceki zirve GSYH değeri 2008'in ilk çeyreğinde. Her iki grafikte yer alan düz çizgiler GSYH, kesikli çizgiler ise net dış kredi için. Kredi miktarı sağdaki eksende ölçülüyor. Her grafikte de yatay eksende yer alan '0' noktaları sözünü ettiğim zirve GSYH değerlerine karşı geliyor. Diğer rakamların anlamı da açık: Mesela '2' rakamı GSYH'nin zirveye ulaştığı dönemden iki çeyrek sonraki dönemi gösteriyor.
    Dış kredi her iki krizde de hızla daralıyor. Yurtdışından sağlanan borç miktarının yurtdışına ödenenden fazla olması, yani net dış kaynak miktarının pozitife dönmesi bayağı bir zaman alıyor. İlk krizde net dış kaynak aktarıcı durumdan kurtulmak için beş çeyrek yıl gerekmiş, ama daha sonra dalgalı bir seyir var. Son krizde ise toparlanma yedinci çeyrekte (2009'un son çeyreği) gerçekleşiyor; daha geç. Grafik 2'de yer alan son gözlem ise bu yılın ilk iki ayını temsil ediyor; tekrar negatife dönüş var. İlk krizde kredi miktarının dibe vurması GSYH'nin dibe vurmasından daha önce. Bu krizde ise bunun tersi bir durum geçerli.
    Bu farklılıklara rağmen dış kredi miktarındaki hareketlerin kabaca benzer olduklarını ifade etmek mümkün. Buna karşın, salt miktar açısından bakıldığında, son krizde gerçekleşen ve yukarıda değindiğim U-dönüşünün büyüklüğüne dikkatinizi çekerim. Ek olarak küresel krizin bizim dış kaynak sağladığımız gelişmiş ülkelerin finansal sistemini derinden etkilediğini hatırlamak gerekiyor. Bu son gerçek, bu krizde dış kaynak açısından toparlanmanın daha da zaman alabileceği uyarısını yapıyor bize. Bu risk gerçekleşirse, büyüme hızımız ve istihdam açısından olumsuz bir gelişme olacak.


    Grafik 1: 2001 krizi sırasında bankalarımız ile şirketlerimizin yurtdışından temin ettikleri net dış borç miktarı ve GSYH (2000'nin 4.çeyreği  2003'ün 3.çeyreği)


    Grafik 2: Küresel kriz sırasında bankalarımız ile şirketlerimizin yurtdışından temin ettikleri net dış borç miktarı ve GSYH (2008'in 1.çeyreği  2010'un 1.çeyreği)

    Bu yazı 18.04.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır