Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Çift karakterli bir büyüme analizi

    Fatih Özatay, Dr.01 Nisan 2010 - Okunma Sayısı: 1118

     

    Dün 2009'da ekonomimizin ne kadar küçüldüğü belli oldu: Yüzde 4.7. Tahminlerin altında bir küçülme hızı. Yeni bilgiler ışığında 2008 ve 2009'un daha önce açıklanan gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) verileri de revize edildi. 2009'un ilk üç çeyreğindeki küçülme değerleri düştü. Buna karşın 2008'de daha az büyüdüğümüz ortaya çıktı. Daha önce 2008 büyüme hızını yüzde 0.9 olarak biliyorduk, 0.7 olduğunu öğrendik.
    Ekonomiler dibe vurduktan sonra açıklanan veriler çift karakterli oluyor. Hem iyimserlere hem de kötümserlere bol malzeme sağlıyor. Gelin son açıklanan büyüme değerlerine her iki taraftan da bakalım bugün. Önce olumlu taraf:
    2009'daki küçülme hızının tahminlerin altında gelmesi sevindirici bir gelişme oldu. Keza 2009'un son çeyreğinde ekonomimizin uzun bir aradan sonra büyümeye başlaması ve üstelik büyüme hızının tahminleri aşarak yüzde 6'ya çıkması da olumlu bir gelişme olarak kaydedilmeli.
    Olumlu tarafı biraz daha deşeyim: Son çeyrekte özel kesim tüketim harcamalarında gerçekleşen artış hızı 2008'den bu yana gerçekleşen en yüksek artış hızı. Uzun bir aradan sonra ihracatımızın büyümeye pozitif yönde katkı yaptığını da belirtmeli. Şimdi zıt karakter devreye girsin: Özel kesim yatırım harcamalarının azalmaya devam etmesi en büyük olumsuzluk. Gerçi küçülme hızında azalma var, ama 2008'in son çeyreğinde zaten özel yatırım harcamaları bir yıl öncesine kıyasla yüzde 25 oranında düşmüştü. Şimdi bu yüzde 25'lik azalmanın üzerine bir de yüzde 3.6'lık küçülme var. Öte yandan yatırımlara ilişkin bu gelişme hiç de beklenmedik bir gelişme değil. Ortada bu kadar kullanılmayan kapasite varken ve tüketiciler daha yeni tüketmeye başlamışken, yatırımlarda hemen artış beklememek gerekiyor. Öyle de olmuş.
    İyimser ve kötümser yorumları bir tarafa bırakıp 'yansız' bir bakışla açıklanan büyüme rakamlarını incelemeye çalışayım şimdi. Bu aşamada bir grafiğe ihtiyacım var. Mevsimlik hareketlerinden ve çalışma günü sayısındaki farklılıklardan arındırılmış GSYH değerleri bu grafik için biçilmiş kaftan. "Krizden önce neredeydik, şimdi neredeyiz?" sorusunu tarafsız biçimde yanıtlamanın başka da bir yolu yok.
    Bu işi yaparken bir taşla iki kuş vurmak için şöyle bir şey yaptım: 2001 krizi sırasındaki GSYH verilerini son kriz sırasındaki verilerle üste üste gelecek şekilde çizdim. Her iki kriz döneminde, krizden önceki zirve GSYH değerlerini 100 olacak şekilde aldım. Geriye kalan dönemlerin GSYH verilerini de bununla uyumlu olacak şekilde yeniden hesapladım. Zirveden önceki son dört çeyreklik dönemle, krizden sonra tekrar eski zirve değerine ulaşıldığı dönemi kapsayan bir pencereden GSYH verilerine bakmaya çalıştım.
    Grafik 1'de bu işlemin sonucu var. Yatay eksen de '0' işaretli dönem her iki kriz öncesindeki zirve GSYH değerlerinin gerçekleştiği dönemlere karşı geliyor. Sola doğru gidince kriz öncesinde, sağa doğru gidince de kriz sırasında olan biten resmediliyor. Kesikli ve enlemesine tüm pencereyi kaplayan eğri 2001 krizi sırasındaki GSYH gelişmelerini gösteriyor. Ortaya çıkan sonuçlar şöyle özetlenebilir:
    Birincisi, her iki krizde de zirveden dibe geçen süre aynı: Dört çeyrekte dibe ulaşılmış. İkincisi, zirve ile dip noktası arasında ortaya çıkan GSYH kaybı son krizde daha fazla. İlla rakam vermek gerekirse şöyle: 2001 krizi sırasında yüzde 11.7, son krizde ise yüzde 13.4. Üçüncüsü, kendi çıkardığımız kriz sırasında, kriz öncesi GSYH düzeyine dönmemiz için dokuz çeyrek yıl geçmiş. Son krizde ise kriz öncesinde zirveye ulaşılan tarihten bu yana yedi çeyrek yıl geçmiş durumda ve zirve GSYH değerinin hala yüzde 3.1 altındayız.    



    Grafik 1: 2001 krizi ile son krizdeki GSYH hareketleri (mevsimlik hareketlerinden arındırılmış çeyrek yıllık veriler)

    Bu yazı 01.04.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır