Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    İşsizliğe karşı el âlem boş durmuyor

    Fatih Özatay, Dr.25 Mart 2010 - Okunma Sayısı: 966

    1997'de yaşadığı derin krizden sonra Güney Kore'de de işsizlik oranında sıçrama oldu. 1996'da yüzde 2.5 civarında olan bu oran 1998'de yüzde 7'ye yükseldi. Kore bu tarihten sonra uyguladığı politikalarla işsizlik oranını 2002'de yüzde 3.3 düzeyine indirdi. Kore bu başarıyı nasıl sağladı?
    1997 krizinin etkilerini azaltmak için bir yandan küçük işletmelere kredi desteği verildi ve işsizlik sigortası olanakları kullanılarak işçilerin işlerinde kalmaları sağlanmaya çalışıldı. Öte yandan, yaygın biçimde mesleki eğitim kursları açıldı; işgücünün beceri düzeyi geliştirildi. Bu kurslardan yararlanan sayısının 700 bini geçtiği belirtiliyor. Aynı zamanda işsizlik sigortasından yararlanma koşulları kolaylaştırıldı. Bir de kamunun önemli bir altyapı iyileştirme hamlesine giriştiğini vurgulamak gerekiyor.
    ABD 2008 sonundan bu yana bir dizi önlem aldı krize karşı. Artık dünya ekonomilerinin toparlanmaya başladıklarının genel kabul gördüğü bir dönemde, ABD yine de işi oluruna bırakmadı. Kongre 17 martta yeni bir yasa kabul etti: İstihdam yasası çerçevesinde 18 milyar dolarlık bir destek söz konusu işsizler ile küçük ve orta boy işletmelere. Şöyle:
    Altı aydan daha fazla işsiz olanları işe alanlara vergi indirimleri yapılıyor. Yetmiyor; işsizleri bir yıldan daha uzun süre çalıştırıyorsanız ek vergi indirimleri ile teşvik ediliyorsunuz. Sırada eyaletlerdeki kamu istihdamının azaltılmasını engelleyici önlemler ile küçük ve orta ölçekli işletmelerin finansman sorunlarını azaltmaya yönelik adımlar var.
    Türkiye'ye dönelim. İşsizlik oranımız 1995-2000 döneminde yüzde 6.5-7.7 aralığında geziniyordu. 2001 krizi ile birlikte işsizlik oranı bir üst platoya sıçradı: 2002-2007 ortalaması yüzde 10.5 oldu. İlginci, bu düzey etrafında oynama çok azdı: En fazla yüzde 10.8, en düşük yüzde 10.2. Üstelik bu
    dönemde Türkiye ekonomisi potansiyel büyüme hızının üzerinde büyümüştü.
    2009 yılının tümü için açıklanan işsizlik oranı ise bir yıl öncesine kıyasla 3 puan artış gösteriyor: Yüzde 14. Geçmiş deneyimimiz, sıçrayan işsizlik oranının ekonomi hızla büyüse bile eski düzeyine inemediğini gösteriyor. Yüzde 14'ün yeni bir plato oluşturmasını ne yapıp edip önlememiz gerekiyor.
    2009'da bu açıdan umut verici bazı adımlar atılmıştı: Mart ayında alınan kararla işsizlik ödemelerinde iyileştirme yapıldı, 200 bin işsizin beceri artırıcı kurslara alınacağı açıklandı ve kısa süreli çalışmaya teşvik getirildi. Haziran ayında alınan kararların işgücü piyasası açısından en önemlisi kredi garanti sistemlerine bütçeden kaynak aktarılmasıydı. Ancak bu kararların bir kısmı hala hayata ya geçmedi ya da ilerleme çok yavaş.
    Mesela kredi garanti fonlarına ilişkin yasayı ele alın. Yasa Bakanlar Kurulu'na düzenleme yapma yetkisi verdi. İlgili karar temmuz 2009'da Resmi Gazete'de yayınlandı. Yasa ve Bakanlar Kurulu Kararı çerçevesinde, mevcut Kredi Garanti Fonu'nun, bankaların KOBİ'lere verecekleri kredilere kefalet vermesi için bir milyar liralık kaynak ayrıldı. O tarihten bu yana bu sistem bir türlü işler hale gelemedi. Çünkü ortada önemli bir tasarım sorunu var.
    Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca bankaların şirketlerden bazı belgeler alması gerekiyor. Sorun şu ki, bu belgelerin bazılarını bankaların temin etmesi mümkün değil. Bazılarını temin etmek ise çok zahmetli. Bu durumda bankalar bu sistem çerçevesinde kredi açmak istemiyorlar.  Dolayısıyla, sistemin çalışması için olmazsa olmaz bir koşul ortaya çıkıyor: Bakanlar Kurulu Kararı'nın değişmesi gerekiyor.
    İnsan merak ediyor: Sözünü ettiğim kararlar çerçevesinde kaç işsiz kurslardan yararlandı? Kısa çalışma süresinden yararlanan sayısı ne? Yine de işe olumlu tarafından bakalım: Ortada iyi niyet var. Geçmişte yapılan hatalardan alınan derslerle hiç olmazsa bundan sonra işlerin hızlandırılacağını umalım. Ama sadece mart ve haziran ayında alınan kararlarla yüzde 14'lük işsizlik oranının yeni bir plato oluşturmasını engelleyemeyeceğimizi de unutmayalım. Güney Kore örneğini çerçevesinde daha yapabileceklerimiz var.

    Bu yazı 25.03.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır