Arşiv

  • Mayıs 2024 (6)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Siz bu aralar TÜİK'ten memnun musunuz?

    Güven Sak, Dr.27 Temmuz 2010 - Okunma Sayısı: 1520

    Türkiye üzerine analiz yapmak isteyen birinin Türkiye İstatistik Kurumu'nu (TÜİK) bilmemesi düşünülemez. Veri ihtiyacınız varsa veri deposu orasıdır. TÜİK'in eski adı Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) idi. Sonra bu, Avrupa Birliği (AB) sürecinde "Canım, öyle istatistik toplama işini devlet yapamaz, ortada göreli özerkliği olan bir kurum gerekir" dendiği için AB işinin daha sürünmediği günlerde DİE oldu TÜİK. DİE, TÜİK olunca iş hallolmuş sayıldı. Bu TÜİK, DİE olduğu zaman da böyleydi. Pek sevilmezdi. Ben bu aralar TÜİK'ten memnun değilim. Verilerle bu kadar da oynanmaz ki, her gün bir varsayım yerinden kayıyor, bir katsayı değişiveriyor. Tamam, her şeyin bir açıklaması var ama kafanız karışıyor, uzun vadeli analiz yapamıyorsunuz. Gelin bugün size işgücü istatistikleri konusuna bakınca neden canım sıkılıyor onu anlatıvereyim. Anlatayım ki, içimde kalmasın. Hiç TÜİK'in web sitesinde 'İşgücü İstatistikleri' ikonuna tıkladınız mı? Tıklayınca işte o canımı sıkan açıklama çıkıyor. İlk gelen verilerden ayrı, veriler hakkında bir açıklama (pop-up mesaj) oluyor. Eğer bilgisayarınızı pop-up mesajlarınıza kapamışsanız, görme ihtimaliniz de azalıyor. Doğrusu ya, ben ilk bakışta görmemiştim bile. Efendim, açıklama mealen diyor ki: İşgücü istatistiklerine bakarak, zaman serisi analizi yapmayı düşünmeyin, çünkü biz bu seriyi revize etmeye başladık ama revizyon daha yalnızca 2007, 2008 ve 2009 yıllarını içeriyor. Öncesi? Öncesi şimdilik daha uzun vadeli analiz yapmak için güvenli değil, o serileri de oturup revize etmemiz gerekiyor. Ne zaman? İşte bakın o yazmıyor. Aslına bakarsanız meselenin kaynağında Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) yatıyor. Bu sistemde memleketin nüfusu, nüfus sayımlarına göre 3.7 milyon kişi daha az bulundu. Hal böyle olunca, TÜİK de 'Hanehalkı İşgücü Anketleri'nde kullandığı bazı katsayıları değiştirmek zorunda kaldı. Hanehalkı İşgücü Anketi yine eskisi gibi yaklaşık 13.000 haneye uygulanıyor. Ancak yapılan anketin kaç kişiyi temsil ettiğine ilişkin ağırlıklar ADNKS verileri dikkate alınarak revize ediliyor. Hal böyle olunca 2005 ve 2006 yıllarına ilişkin verilerle 2007 ve sonrasına ilişkin verileri karşılaştırabilme imkânı bulunmuyor. TÜİK, 2005 yılında da benzer bir biçimde metodoloji değişikliğine gitmişti. Şimdi burada mesele olan nedir? İsterseniz, önce mesele olmayandan başlayalım: Burada söylenmeye çalışılan "Verilerle oynuyorlarmış" demek değildir. Elbette veri derlemekte kullanılan yöntemin iyileştirilebilmesi mümkünse, bu iyileştirmeyi yapmamak kötüdür. Yöntem elbette değiştirilebilir. Yapılan değişikliğin son derece mantıklı ve bilimsel nedenleri de olabilir. Burada önemli olan nokta şudur: Yapılan değişikliğin niye yapıldığı öncelikle herkese duyurulmalıdır. Duyurulmalıdır ki, Türkiye ekonomisi üzerine analiz yapanlar elmayla armudu karşılaştırmak durumunda kalmasınlar. Bu ilk noktadır. İkincisi ise şudur: Değişikliği yaptıktan ve bunu herkese bir güzel duyurduktan sonra, veri revizyonunu uzun zamana yaymamakta fayda vardır. Hatta hatta, yöntem değişikliğini uzun zamanlı veri revizyonu ile birlikte yapmakta fayda vardır. Öyle yapılmalıdır ki, yapılan değişiklik kimse için sürpriz olmasın. Bu arada Türkiye ekonomisi ile ilgili uzun vadeli analizler yapmaya devam etmek de mümkün olsun. Üçüncü nokta, değişikliğin nasıl yapılacağına ilişkindir. Metodolojide yapılacak değişikliklerin de bir kurala bağlanması lazımdır. Hangi hallerde yöntemlerin ve katsayıların değiştirilebileceği, bunun için yapılması gereken öncül ve ardıl duyurular bir yerlerde yazılı olmalıdır. Dördüncü ve son nokta ise herhalde şudur: Yöntem değişikliğini, tam bir krizin içinden geçerken yapmak kafaları yalnızca daha çok karıştırmaya neden olmaktadır. Bunu da unutmamakta fayda vardır. Herkesin "Türkiye ekonomisi nasıl toparlanıyor" diye analiz yaptığı bir ortamda, siz "Pardon, veri setinin varsayımları eskimişti, değiştirdik, şimdi sizin bu verileri eskileri ile karşılaştırmanız mümkün değildir" derseniz ne olur? Herkes karakterini tam olarak bilmediği bir yeni veri seti ile birlikte gelişmelerin Türkiye ekonomisine etkilerine bakmaya başlar. Ne olur? Zaten karışık olan kafalar daha da karışır. İsterseniz bir örnekle bir an önce bitireyim. 2008 yılından beri, yani, son iki yıldır, kadınların işgücüne katılım oranı yükselmeye başlamıştır. Peki, bu neden olmaktadır? Birincisi, ADNKS'nin bir doğrudan etkisi olabilir ama ben nedenin ne olabileceğini bilmiyorum. İkincisi, son dönemde toplam istihdam rakamları içinde tarım istihdamının payı artmaya başlamıştır. Türkiye'de ücretsiz aile işçisi olarak tarım kesiminde kadınların işgücüne katılım oranı daha yüksektir. Kadınların işgücüne katılım oranında 1988 yılından beri gözlemlenen düşüş esasen köyden kente göç ile alakalıydı. Şimdi ya insanlar köye geri dönmeye başlamışlardır ya da ADNKS katsayı değişikliği etkili olmuştur. Üçüncü nota ise şudur: Krizle birlikte 2008 yılından beri Türkiye'de birim başına reel ücretler düşmektedir. Bu çerçevede, aileye belli bir tutar gelir akımı sağlamak için her aileden daha fazla kişinin çalışması gerekmektedir. Bu da kadınların işgücüne katılımını tetiklemiş olabilir. Şimdi bunlardan hangisi doğrudur? (a) mı, (b) mi yoksa (c) mi, yoksa (d) şıkkı olarak hepsi ile (e) şıkkı olarak hiçbiri'ni de eklemek gerekmekte midir? Bir istatistik aydınlattığından çok soru uyandırıyorsa bu iyi midir? Kötüdür. Ben bu aralar, TÜİK'ten memnun değilim. Bilmem anlatabildim mi?

    Bu yazı 27.07.2010 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır