Arşiv

  • Mayıs 2024 (3)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Tek araç, üç adres

    Fatih Özatay, Dr.25 Temmuz 2010 - Okunma Sayısı: 1566

    2001 krizinden hemen sonra uygulamaya konulan yapısal reformlarla desteklenmiş istikrar programının, kesin bir tarih vermek güç olsa da, 2007 gibi miadını doldurduğu belirtilebilir. Artık sıra işgücü talebini artıracak, işgücünün beceri düzeyini yükseltecek, vergi tabanını genişletecek, yatırım ortamını iyileştirecek, küçük şirketlerin finansmana erişim olanaklarını artıracak, haksız rekabeti engellemek üzere kayıt dışı ile mücadele edecek, daha fazla araştırma yapılmasını teşvik edecek ve bunlara kaynak aktaracak bir programa gelmişti. Bu köşede 'mikro reformlar' başlığı altında uzunca bir süre tartışıldı bu reformlar.
    Yine hatırlarsanız bu köşede, bir süre ısrarla Türkiye'nin kişi başına gelir düzeyi ile AB ve ABD'nin kişi başına gelir düzeyleri ele alındı. 1960'tan beri yerimizde saydığımız ortaya çıkıyordu o karşılaştırmadan. Oysa 1960'larda bazı ülkeler benzer bir konumdayken, gelişmiş ülkelerle olan bu farklılığı azaltmışlardı zamanla; yani yerlerinde saymamışlardı.
    Yeni ekonomik programın ana amacı bu olmalı işte. Böyle yeni bir ekonomik program hâlâ tasarlanabilir ve uygulanabilir. Tüm bunları yapabilmenin çok önemli bir önkoşulu var: İstikrarlı bir ekonomiye sahip olmak.
    Türkiye'nin geldiği konum açısından, geleceğe yönelik olarak istikrarın sağlanacağına ekonomik birimleri inandırmak artık eskisine kıyasla çok daha kolay. Sonuçta, özellikle 2002-2006 arasında başarılı bir uygulama var. 2007-2008 seçim ortamında bir miktar sapıldı o uygulamadan. Mali kural uygulaması, denetime ve şeffaflığa yönelik eksikleri giderilirse, önemli bir adım olacak bu tür sapmaları önlemek ve geleceğin istikrarlı olacağına güvence vermek açılarından.
    Böyle bir program içinde son zamanlarda çok tartışılan 'değerli lira' sorununu hafifletecek önlemler de olmalı. Önerilerimden biri, hatırlarsanız, enflasyon yüzde 5-6 gibi bir düzeye düştükten sonra enflasyon hedeflemesi rejiminde değişikliğe gitmekti. Bu değişiklik, enflasyon ile hedeflenen enflasyon arasındaki fark ve üretim ile potansiyel üretim düzeyi arasındaki farka ek olarak reel kuru da dikkate alan bir çerçeve oluşturarak yapılacaktı.
    Perşembe günü, bu önerime karşı ileri sürülen önemli bir eleştiriyi ele almıştım. O eleştiride "Para politikasının birden fazla hedefi olamaz. Merkez Bankası'nın bir tane aracı var, o da kısa vadeli faiz. Bir taşla (faiz) sadece bir kuş (enflasyon hedefi) vurulabilir." deniliyordu. Biraz teknik bir dille bu eleştirinin neden haklı olmadığını anlatmıştım son yazımda. Teknik dilden uzaklaşarak meramımı kısaca bir daha anlatayım. Hem de söz verdiğim gibi havadaki kuşları rahat bırakmış olurum.
    Enflasyon hedeflemesi rejimlerinde belli adreslere ulaştırılması gereken mektup(lar) var. 'Katı enflasyon hedeflemesi' rejimlerinde sadece bir mektubun (enflasyonun) yerine (enflasyon hedefine) varması hedefleniyor. Uygulamada daha çok görülen 'esnek enflasyon hedeflemesinde' ise, ek olarak ikinci bir mektubun (üretimin) daha yerine (potansiyel üretim düzeyine) ulaştırılması isteniliyor.
    Bir arabam ve belli miktarda benzinim var. Ancak 900 km. gidebilirim. Ankara'dan yola çıkıyorum. Mektuplardan biri Denizli'ye, diğeri Sivas'a gidecekse, açık ki ikisini aynı anda götüremem. Birini tercih etmek zorundayım. Yani, esnek enflasyon hedeflemesi uygulayamam. Oysa katı enflasyon hedeflemesi uygularsam sorun yok. Basarım gaza, ver elini Denizli.
    Peki, nasıl oluyor da çoğu merkez bankası esnek enflasyon hedeflemesi uyguluyor? Yanıtı açık: Mektupların gideceği her iki adres öyle konumlanmış ki, 900 kilometre yol giderek ikisine de ulaşabiliyorum. İki adres artık Denizli ve Konya'da. Ankara'dan yola çıkıyorum, yolu biraz uzatarak Denizli'ye Konya üzerinden gidiyorum.
    Benim önerim, iki adrese ek olarak üçüncü bir adrese daha mektup ulaştırmak. Elbette yol biraz daha uzuyor. Ama öte yandan da üç mektup taşıyorum. Ortada tek araç var; ama o araç, bana üç adrese de ulaşma olanağı veriyor.

    Bu yazı 25.07.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır