Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Sadece açıklamak değil, tepki de gerekiyor

    Fatih Özatay, Dr.08 Ağustos 2010 - Okunma Sayısı: 811

     

    Geçmişte enflasyonun üç haneli değerler aldığını gördük. 1980 şubat - 1980 ekim döneminde, 1998'in ocak ayında ve 1994 nisan  1995 mart arasında. Gerçekleşen en yüksek değer, yüzde 138.7 ile 1980 mayısında. Daha sonraki en yüksek değer ise 1995 ocağında gözleniyor: Yüzde 130.6. Uzun yıllar sonra, mayıs 2004'te Türkiye tekrar tek haneli enflasyona 'merhaba' dedi. Bu anlamda enflasyonla mücadelede çok önemli bir başarı elde ettik.


    Aynı hatalara düşmemek, o çok uzun süren yüksek enflasyonu yaratan nedenleri elbette unutmamak gerekiyor. Bu anlamda geçmişten ders aldık. Ama bu dersin dışında, geçmiş, geçmişte kaldı. Son yıllarda ortaya çıkan tablo farklı oysa. Geçen pazar, enflasyon hedeflemesine 'örtük' biçimde başladığımız 2002 yılından bu yana hedeflenen enflasyon düzeylerini ve gerçekleşmeleri karşılaştıran bir tablo vermiştim. 2006'dan bu yana bir yıl haricinde, gerçekleşen yıl sonu enflasyonu hep hedefin üzerinde kaldı. Aradaki fark özellikle 2006-2008 döneminde çok yüksek oldu.


    Sanıyorum şu saptama da çarpıcı: 2009 yılında enflasyonu düşürücü her unsur devredeydi: İç talep yerlerde sürünüyordu. Ekonomi yüzde 4,7 oranında daralmıştı. Petrol fiyatları bir yıl önce temmuz ayında varil başına 145 dolara kadar çıkmışken 2009 başında 40 dolara kadar geriledi. Başka önemli ithal girdilerin fiyatlarında da düşüş gerçekleşti. Paramız yılın dördüncü ayından itibaren reel olarak değer kazandı.


    Ama 2009 sonunda gerçekleşen enflasyon yüzde 6.1 oldu. Oysa ekim ayında yüzde 5.1'e kadar düşmüştü. Enflasyon bu düzey etrafında kalıcı olsaydı bir sorun yoktu. Oysa arttı, yıl sonunda az önce belirttiğim düzeye, daha sonra da nisan 2010'da yüzde 10.2'ye kadar çıktı. Şu anda geldiğimiz düzey yüzde 7.6.


    Merkez Bankası'nın 2010 yılında yayınladığı ilk enflasyon raporunda sayfa 2'de, enflasyonda 2009'un son aylarında başlayan yükselişin "enflasyonun temel bileşenlerinden ziyade para politikasının etki alanı dışında kalan kalemler ile geçici unsurlardan kaynaklandığı" saptaması var. Şunlar: İşlenmemiş gıda fiyatlarındaki artış, petrol ve diğer emtia fiyatlarında yükseliş ve geçici vergi indirimlerinin sona ermesi. Şimdi ilk notumuzu düşelim: Para politikasının etki alanı dışında kalan bu tür faktörler hayatın bir gerçeği.


    Pazartesi günkü yazımda ise yapılan enflasyon tahminleri ile gerçekleşmeleri karşılaştırmıştım. İki sorun ortaya çıkıyordu: Birincisi, bu tahminler sık aralıklara güncelleniyor. İkincisi, gerçekleşmelerle tahminler arasında önemli farklar var. Tahminlerdeki güncellemeye ilişkin yine 2010'un ilk enflasyon raporundan alıntı yapayım (sayfa 6):


    "Ocak ayı içinde bütçe gelirlerini artırmak amacıyla akaryakıt ürünleri, alkollü içecekler ve tütün ürünlerine getirilen vergi düzenlemelerinin 2010 yılı tüketici enflasyonuna, yaklaşık 1.5 puanlık katkı yapacağı tahmin edilmektedir. 2009 Ekim Enflasyon Raporu'nda 2010 yılına ilişkin tahminler yapılırken söz konusu kalemlerin enflasyon hedefi doğrultusunda artırılacağı varsayılmış ve bu bağlamda 2010 yılı için 0.5 puanlık bir katkı öngörülmüştü." Aynı raporda yer alan diğer nedenler petrol fiyatları ve gıda fiyatlarındaki olumsuz gelişmeye ilişkin.Şimdi sıra ikinci notumuzda: Para politikasının etki alanı dışında kalan faktörler, evet ilk notumuzda olduğu gibi hayatın bir gerçeği, ama bu faktörlerin azımsanmayacak bir kısmı ekonomi politikasının etki alanı dışında değil.


    Sanırım nereye gelmek istediğim ortaya çıkı: Bütçe gelirlerini artırmak için enflasyon hedefi ile uyumlu olan düzeyin çok üzerinde vergi düzenlemeleri yapınca, enflasyon, hem tahminin hem de hedefin üzerine çıkıyor. Enflasyonun neden yükseldiği ve neden tahminin saptığı böylece açıklanmış oluyor. Para politikasını tek başına aldığınızda bu neden elbette geçerli bir neden.


    " 'Diğerleri' böyle yaptılar, bu da bizim kontrolümüzde değil diyorsunuz." Doğru: Ama maliye politikası ile para politikasını bir arada, yani ekonomi politikasını bir bütün olarak düşününce -ki 'bizlerin' böyle düşünmesi gerekiyor, o zaman bu açıklama geçerli olmuyor. Bir sonraki yazıda ele almak için şimdi üçüncü notumu düşeyim: Enflasyon hedefiyle uyumlu olmayan maliye politikası uygulamalarına para politikasının tepki vermesi gerekiyor. Sadece enflasyon raporlarında hedeften sapmaların nedenlerini açıklamak için maliye politikasındaki uygulamalara değinmek yetmiyor. Yarın sürdüreceğim.

     

    Bu köşe yazısı 08.08.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır