Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Yeni bir fiyat endeksine tepki vermek

    Fatih Özatay, Dr.15 Ağustos 2010 - Okunma Sayısı: 816

    Enflasyon hedeflemesi rejimi hakkındaki diziye, 1 ağustosta şu saptamalarla başlamıştım: "Birincisi, gerçekleşmeler ile hedefler arasında önemli farklar var. İkincisi, yüzde 5 gibi biraz da 'zorlayarak' makul sayabileceğimiz bir enflasyon düzeyinin bile uzağındayız. Üçüncüsü, yılda dört kez yayınlanan enflasyon raporlarında ileriye doğru verilen enflasyon tahminlerinde önemli güncellemeler yapılıyor. Dördüncüsü, bu tahminler ile gerçekleşmeler arasında belirgin farklar var."

    Bu saptamaları bir dizi soru izlemişti. Son üç yazımda bu sorulardan sadece bir tanesinin yanıtının peşine düşmüştüm. Şuydu soru: "Bazen mali disiplinden uzaklaşmamız, sonra tekrar disiplini sağlamak için aldığımız kolaycı kararlar, mesela önemli mal ve hizmetlerin fiyatlarının artmasına yol açan dolaylı vergiler mi asıl sorumlu?" Sözünü ettiğim yazılardan ortaya çıkan sonuç şöyle özetlenebilir:

    Bu tür fiyat ayarlamaları, farklı bir ifadeyle bütçede ipin ucu her kaçtığında mali disiplini en kalitesiz yoldan sağlama çabaları, yukarıda belirttiğim dört problemin arkasındaki tek sorumlu olmasa bile, en önemlilerinin başında geliyor. Özellikle enerji ve ulaştırma sektörlerinde üretilen mal ve hizmetlerin fiyatlarına yapılan zamların zincirleme maliyet artırıcı etkileri var. Bu tür fiyat ayarlamalarını yapıp yapmamak uygulanacak ekonomi politikasına karar verenlere kalmış bir şey. O kararlar enflasyonun hedeften önemli ölçüde sapmasına yol açıyorsa -ki açıyor, bu durumda para otoritesinin tepki vermesi gerekiyor. Tepki vermeyip, enflasyonun neden hedeften saptığını açıklamak hiçbir şekilde yeterli olmuyor.
    Şimdi diğer sorulara geçeyim. Şunlardı: Hedeflediğimiz mal sepetini mi değiştirsek? Ya da tahminlerimizin kredibilitesini artırmak için sadece çekirdek enflasyon tahmini mi versek? Yoksa enflasyon hedeflemesini mi terk etmeliyiz?

    Enflasyon hedefini ana tüketici mal sepetine değil de bu sepetin bir kısmına, yani ekonomi politikasının kontrolünde olmayan malların fiyatlarını dışarıda tutan bir 'çekirdek' göstergeye koymak akla gelebilecek seçeneklerin başında yer alıyor. Bu seçenek, enflasyon hedeflemesine geçilmeden önce, 2005 yılı boyunca Merkez Bankası'nda yapılan tartışmalarda enine boyuna değerlendirilmişti. Ama geniş halk kitlelerini ilgilendiren mal ve hizmetlerin bir kısmının dikkate alınmıyor gibi bir izlenim verilecek olunacağından çekinilmişti. Bu nedenle de devre dışı kalmıştı.

    Dikkat ederseniz yukarıda bilinçli şekilde bir ayrım yaptım. Az önce 2005'ten bahsederken 'para politikasının kontrolünde olmayan' dedim, daha önce ise 'ekonomi politikasının kontrolünde olmayan' tanımlamasını kullandım. Bu ayrım, para otoritesine önemli bir mesaj verme şansı sağlıyor. Açayım:

    2005'teki gerekçe hala geçerli. Üstelik enflasyon hedefi hükümet ile birlikte saptanıyor. Bu durumda bir çekirdek göstergeye hedef koymak pratik olarak pek uygulanabilir görünmüyor. Ama 'para politikasının kontrolü' ve 'ekonomi politikasının kontrolü' ayrımından hareketle,  Merkez Bankası faiz tepkisi için dikkate aldığı yeni bir çekirdek enflasyon göstergesini ön plana çıkarabilir. İki seçeneği var:

    Birincisi, bu gösterge, kamunun kontrolünde olan mal ve hizmetlerin fiyatlarını dışlamaz. Mevcut çekirdek göstergelerden A ve B buna uygun. İkincisi, kamunun kontrolünde olan mal ve hizmetlerin fiyatlarını kısmen dışlar. Dışladığı kısım, bu fiyatların yurtdışında belirlenen kısmı olabilir. Mesela, ham petrol örneğinden gidersem, bir varil petrolün dolar cinsinden ithal fiyatındaki değişmeleri dışlar bu endeks, ama bütçeye yama yapmak için ham petrolden elde edilen ürünlere getirilen vergileri dışlamaz.

    Böylelikle verilecek mesaj açık olur: Mali disiplini kalitesiz yollarla sağlama çalışmalarına, yani eski günlerdeki siyasette kullanılan deyimiyle 'pansuman tedbirlere' tepki verileceği ortaya konulur.

    Elbette böyle bir göstergeyi ön plana çıkarmak ile iş bitmiyor. O göstergedeki hareketlere tepki vermek de gerekiyor. Sürdüreceğim.

     

    Bu köşe yazısı 15.08.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır