Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Yeni endeks ne olabilir?f

    Fatih Özatay, Dr.16 Ağustos 2010 - Okunma Sayısı: 882

    Enflasyon hedeflemesi uygulaması son yıllarda önemli sorunlar yaşıyor: Olumlu koşullara karşın hedeften önemli ölçüde sapmalar olabiliyor. Kamuoyuna açıklanan tahminler sık aralıklarla revize ediliyor. Enflasyon, 2005'ten bu yana yüzde 6-11 gibi bir aralıkta dolaşıp duruyor. 1989-1993 arasındaki gibi inatçı bir kimliğe büründü. Bu soruna karşı yapılabilecekleri tartışmakta büyük yarar var. Dünkü öneri, Merkez Bankası'nın yeni bir çekirdek enflasyon göstergesini ön plana çıkarmasıydı.

    Enflasyon hedeflemesi rejimi uygulayan merkez bankaları, 'tüm' mal ve hizmetleri içeren bir sepetin fiyatındaki gelişmelere, yani 'ana' enflasyona hedef koysalar da, faiz tepkisi verirken farklı sepetleri dikkate alabiliyorlar. En yaygın bilineni, para politikasının kontrolünde olmayan, dışsal koşullarla belirlenen mal ve hizmetleri sepetten 'atmak'. Bu 'arındırılmış' ya da 'hafifletilmiş' sepete 'çekirdek' mal sepeti deniliyor.

    Çekirdek sepetteki fiyat hareketlerine yoğunlaşan merkez bankaları, böylelikle, birinci olarak, para politikasının fiyatlar üzerindeki etkisini daha iyi ölçebiliyorlar. İkincisi, dışsal unsurların ana sepetin fiyatı üzerindeki etkileri geçici ise, durup dururken geçici bir etkiye tepki vermemiş oluyorlar.

    Üçüncüsü, mesela enflasyon yükselirken, neden politika faizini artırmadıklarını kamuoyuna açıklama şansları oluyor; iletişim politikası açısından yarar sağlıyor çekirdek göstergeler. Dördüncüsü, dışsal unsurlardaki değişiklikler çekirdek sepetteki mal ve hizmet fiyatlarına sirayet etmeye başladığında, politika faizi tepkisi veriyorlar.
    İki alternatif yeni çekirdek sepet kullanılabilir: Birincisi, kamunun kontrolünde olan mal ve hizmetlerin fiyatlarını dışlamayan mevcut çekirdek enflasyon göstergelerinden biri olabilir. İkincisi, kamunun kontrolünde olan mal ve hizmetlerin fiyatlarının sadece yurtdışında belirlenen kısmını dışlayan, iç koşullarla şekillenen kısmını ise içeren yeni bir gösterge kullanabilir. Mesela, bir varil petrolün dolar cinsinden ithal fiyatındaki değişmeleri dışlar bu endeks, ama bütçeye yama yapmak için ham petrolden elde edilen ürünlere getirilen vergileri dışlamaz.

    Mal ve hizmet üretiminde kullanılan girdilerin en önemlilerinden bazılarının, mesela enerji sektörü ürünlerinin fiyatları idari kararlardan çok etkileniyor. Bütçe kontrolden mi çıkıyor; bir kararla bazı vergiler değişiyor, böylelikle bütçe gelirleri artırılmaya çalışılıyor, ama bu eylem diğer mal ve hizmetlerin fiyatları üzerinde yukarıya doğru ve zamana yayılmış bir biçimde bir dizi hareket yaratıyor. Kısacası enflasyonist bir dinamik oluşuyor.

    Şu andaki uygulamada, Merkez Bankası bu tür uygulamaları, daha önce açıkladığı tahminleri neden yukarıya doğru güncellediğini ve enflasyonun neden hedeften saptığını açıklamakta kullanıyor. Tepki vermiyor. Ancak, idari kararlar, diğer mal ve hizmet fiyatlarını, o da 'bu' yılın hedefini değil de orta vadeli hedefi tehlikeye düşürecek gelişmeler yaratacak olursa, tepki veriyor. Dolayısıyla, verilse bile gecikmeli bir tepki ortaya çıkıyor.

    Önerilen çekirdek gösterge ön plana çıkarıldığında ise, bu tür idari kararların enflasyon üzerine olacak etkilerine gecikmeden tepki verileceği söylenmiş olunacak. Bu, çok önemli bir mesaj:

    "Mali disiplinin nasıl sağlandığı benim için önemlidir. Artık sürdürülebilir bir mali disiplin yolunda adım atmanın zamanıdır."

    Yukarıda belirttiğim iki alternatiften ilki şu anda TÜİK'in yayınladığı A veya B çekirdek göstergeleri olabilir. Merkez Bankası ise, idari kararlarla belirlenen mal ve hizmetleri dışlayan H ve I endekslerini ön plana çıkarıyor. Gelecek yazıda daha ayrıntılı bir tablo veririm. Şimdilik kısaca belirteyim: Yıl sonları dikkate alındığında, 2006-2009 döneminde H ve I ile ölçülen enflasyon, diğer ikisi ile ölçülenin oldukça altında. Temmuz 2010'daki durum ise A, B, H ve I için sırasıyla şöyle: Yüzde 8.4, 7.5, 4.2 ve 4.5. Önemli bir fark var. Deşmeye değer gibi görünüyor; sürdüreceğim.

     

    Bu köşe yazısı 16.08.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır