Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Top TCMB'de

    Fatih Özatay, Dr.23 Ağustos 2010 - Okunma Sayısı: 1056

    Bir süredir para politikası hakkında yazıyorum. Şu uyarıyı yapmanın zamanıdır artık. Bazı ekonomi politikaları vardır, kesinlikle uygulanmamaları gerekir. Mesela sürekli bütçe açığı verip, bu açığın merkez bankalarına para bastırılarak finanse edilmesi gibi. Ama bazı politikalar vardır, kesinlikle yanlış diyemezsiniz. Olumlu ve olumsuz yönlerini tartışmaya çalışırsınız. Merkez Bankası'nın (TCMB'nin) mevcut enflasyon hedeflemesi uygulaması önemli ölçüde bu ikinci guruba giriyor.

    'Önemli ölçüde' dedim; çünkü ilk guruba sokulabilecek bir parçası da var ne yazık ki. Şu: Bütçe açıklarının, enflasyonu artırıcı şekilde kapatılması para politikası açısından kabul edilemez bir hale geldi. Şöyle: 2001 krizinden sonra Türkiye disiplinli maliye politikası ile tanıştı ve yararlarını gördü.

    O sırada bütçe açıklarının nasıl olursa olsun, ama mutlaka kapatılması önemliydi. Ne var ki artık, dolaylı vergileri artıran ve böylelikle çeşitli mal ve hizmetlerin fiyatlarının yükselmesine yol açan idari kararlar, enflasyondaki katılıkla mücadeleye önemli zarar veriyor. TCMB'nin bu idari kararları, sadece enflasyonun neden hedeften saptığını açıklamak için kullanması, ama onlara tepki vermemesi kabul edilemez.

    Son yazılarımdaki ana temayı sadece bu tür uygulamalara tepki verilmesinin gerekliliği ile sınırlandırmamak gerekir. Bunun çok daha ötesini amaçladım. Yazının girişindeki sınıflandırma çerçevesinde ikinci guruba giren mevcut para politikası uygulamasının tartışılması asıl amacım. Şu: Tüketici enflasyonu yüksek düzeylerde gerçekleşse bile, eğer (H ve I enflasyon göstergeleri gibi) temel göstergelerle ölçülen enflasyon, hedefle uyumlu olacak kadar düşük bir düzeyde ise, bu durumu, 'enflasyonun ana eğiliminin hedefle uyumlu' olduğu şeklinde yorumluyor TCMB. Ana eğilimde bir sorun olmadığı için de faiz tepkisi vermiyor.

    Bu tür bir para politikasına, kesinlikle yanlış diyemezsiniz. Üstelik 2002'nin başından beri uygulanan para politikasının özü bu ve benim de o uygulamanın 2002-2005 dönemini kapsayan kısmında önemli bir sorumluluğum var. Ne var ki sekiz yıl sonra gelinen nokta, bu politikanın olumsuz yönlerinin tartışılmasını gerektiriyor.

    Sanıyorum, önemli sayıda 'kanıt' ortaya koydum olumsuz yön için. Elbette mevcut uygulamaya yönelik olarak olumlu yönde söylenebilecekler de var. Ama enflasyon hedeflerinin tutmaması ve enflasyonun belli bir aralıkta dönüp durup bir türlü kalıcı olarak düşük bir düzeye inmemesi nedenleriyle, olumsuz yönlere daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğini düşünüyorum. İş bundan sonra daha derinlemesine bir inceleme yapılmasına kalıyor. Bu yazıların ve kanıtların, bu tür bir incelemeyi tetikleyeceğini umuyorum.

    Mevcut enflasyon hedeflemesi uygulaması hakkında ele alınıp tartışılması gereken son nokta ise TCMB'nin yayınladığı enflasyon tahminleri. Bu tahminlerin enflasyon raporlarında yer almasının önemli bir amacı var: Enflasyonun ileride izleyeceği yol hakkında ekonomik birimleri bilgilendirmek ve onların alacakları kararların daha sağlıklı alınmasını sağlamak şeklinde özetlenebilir bu amaç.

    Ama bu yazı dizisinin başlarında birkaç tabloda tahminlerin hem önemli ölçüde saptıklarını hem de sık aralıklarla değiştirildiklerini gösterdim. Dolayısıyla, mevcut tahminler ve sunuluş biçimleri ile bu amaca ulaşılabildiğini iddia etmek zor. Hatırlatayım: Bu tahminleri yapan ekip, Türkiye'nin bu konuda yetişmiş uzmanlarının önemli bir kısmını bünyesinde barındırıyor. Böylesine yetkin bir ekibin tahminleri bu amacı sağlamaktan uzaksa, o zaman oturup yine düşünmek gerekiyor: Acaba ne yapmalı? Devam edeceğim.

     

    Bu köşe yazısı 23.08.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır