Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    TCMB'nin artık yeni şeyler söylemesi lazım

    Fatih Özatay, Dr.22 Ağustos 2010 - Okunma Sayısı: 937

    TCMB'nin uyguladığı para politikasında TÜİK'in yayınladığı çekirdek enflasyon göstergelerinden H ve I önemli bir işlev görüyor. TCMB bu göstergeleri 'temel göstergeler' olarak adlandırıyor.

    Bu göstergeler, fiyatları dolaylı vergilerdeki değişikliklerden ve idari kararlardan etkilenen mal ve hizmetleri, tüketici enflasyonunun ölçülmesinde kullanılan mal ve hizmet sepetinden dışlıyorlar.

    Tüketici enflasyonu yüksek düzeylerde gerçekleşse bile, eğer bu temel göstergelerle ölçülen enflasyon, hedefle uyumlu olacak kadar düşük bir düzeyde ise, bu durumu, 'enflasyonun ana eğiliminin hedefle uyumlu' olduğu şeklinde yorumluyor TCMB. Ana eğilimde bir sorun olmadığı için de faiz tepkisi vermiyor.

    İş burada özetlediğim kadar 'kaba' değil; ama uygulanan politikanın özü bu. Elbette
    TCMB enflasyon öngörüleri oluşturuyor; karar alırken bu öngörülere özel bir ağırlık veriyor. Ama öngörüler de sonuçta asıl olarak temel göstergelerden hareketle elde ediliyor. Öyle ya, mesela küresel siyasi gerginlikler nedeniyle de artabilen ham petrol fiyatını, ya da kuraklık nedeniyle de artabilen sebze-meyve fiyatlarını nasıl öngöreceksiniz? Sonuçta küresel siyasi gerginlikleri ya da kuraklıkları öngörecek modelleri ve uzmanları yok merkez bankalarının ve tabii ki TCMB'nin de. TCMB zaten enflasyon raporlarında bu tür 'dışsal' değişkenler için senaryolar oluşturuyor. Şöyle olursa, enflasyon da böyle olur gibi.

    Dolayısıyla, yukarıda TCMB'nin politikası için yaptığım çıkarsama çok da 'kaba' değil. Şimdi temel noktaya geliyorum. Bu uygulama çerçevesi 'eskinin' uygulama çerçevesi. Mesela 2002'nin ya da 2005'in. Elbette o dönemlerin bir kısmında temel enflasyon göstergelerinin bir kısmı yoktu; ama sonuçta mantık aynıydı. Şu: "Ana eğilim hedef ile uyumlu ise, geçici unsurların enflasyonun hedeften sapmasına yol açmasına dert etme. Ancak bu geçici unsurlar, mesela bekleyişleri olumsuz yönde etkileyerek, ana eğilimi değiştirme riski taşıyorlarsa tepki ver."

    Bu çerçevenin eskiden 'doğru' olması, ya da uzun bir süre kullanılması, şimdi de doğru olacağı ve kullanılabileceği anlamına gelmiyor. Peki, bu mantık, şimdi yanlış mı? Yanlış olduğunu iddia etmek kolay değil, ama 'yetersiz' kaldığı kesin. İki önemli sorun nedeniyle: Birincisi, enflasyonda önemli bir atalet oluştu. İkincisi, hedefler tutmuyor.
    Sorun varsa önce 'kendimde' ararım. 'Kendim', yukarıda değindiğim uygulama biçimi.

    Ana eğilimin yolunda gitmesine atıfla asıl enflasyondaki olumsuz hareketlere ses çıkarmamak şu durumda haklı olur: Eğer asıl enflasyon, temel göstergeler ile ölçülen ana eğilime bir süre sonra yakınsıyorsa. Bu süre iki yıl da olabilir. Önemli değil; velev ki aralarındaki fark zamanla azalsın. O zaman 'kendimde' bir sorun yoktur.

    Peki, öyle mi? Önce üç rakam: 2006 ocak  2010 temmuz döneminde her ay gerçekleşen yıllık tüketici enflasyonlarının ortalaması yüzde 8.8 olmuş. Oysa aynı değer H göstergesinde yüzde 6.7, I göstergesinde ise yüzde 6.1. Aradaki fark çok önemli. Yetmez; bir de her ay ne olmuş, ona bakmak gerekir. Öyle yapayım.

    Grafik 1'de her ayın yıllık tüketici enflasyonu ile I göstergesiyle ölçülen enflasyon arasındaki fark var. Birincisi, tüketici enflasyonu hep daha yüksek. İkincisi, çoğu zaman aradaki fark çok, ama çok yüksek. İki enflasyon birbirine yakınsak olsaydı ne görecektik? Aradaki fark hem eksi, hem de artı yönde dalgalanacaktı. Az önce verdiğim ortalama değerler de birbirlerine yakın olacaktı.

    Elbette bu dönemde hep aynı yönde gerçekleşen yüksek farkın açıklaması var: Falanca tarihte ham petrol fiyatı, falanca dönemde gıda fiyatları ve fakat filanca dönemde de dolaylı vergilerin artması nedeniyle bu fark oluştu. Doğru. Doğru ama aradaki farkı açıklamakla aradaki fark azalmıyor. 
    Kıssadan hisse: 'Dün' doğru olan, dünde kaldı. Bugün 'artık yeni şeyler söylemek lazım.'




    Grafik 1: Tüketici enflasyonu ile I göstergesi ile ölçülen enflasyon arasındaki fark: 2006 Ocak -2010 Temmuz

     

    Bu köşe yazısı 22.08.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır