Arşiv

  • Mayıs 2024 (3)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Artan politika belirsizliği büyümeye de yaramaz

    Güven Sak, Dr.16 Eylül 2010 - Okunma Sayısı: 1026

     

    Geçen Pazartesi başladığımı devam ettireyim: Referandum sonrası Türkiye'sinde politik belirsizlik ihtimali azalırken, politika belirsizliği ihtimali artmıştır. Bu bir nevi "Hoppala paşam, Malkara Keşan" durumudur. Evvelki gün açıklanan büyüme verilerine de bu çerçeveden bakmakta fayda vardır. Gelin bugün ikisini birleştirelim.

    Neden ortadaki vaziyet bir nevi "Hoppala paşam, Malkara Keşan" vaziyetidir? Gayet basit bir sebeple: politik belirsizlik, politika belirsizliği getirir. İktidarın nasıl şekilleneceği tartışma konusu ise, uygulanacak politikaların ne olduğu da tartışma konusudur. Ama burada politik belirsizlik ile politika belirsizliği arasında pozitif bir ilişki olması beklenir. İlki artarsa ikincinin de artması beklenir. Hâlbuki bizim olayda politik belirsizlik ihtimali azalırken, politika belirsizliği yükselmektedir. Neden? Çünkü ortadaki ihtimaldir. İhtimali oldurmak için bütçe imkanlarının azıcık zorlanması ihtimali hayli yüksektir. Bu çerçevede, Sayın Başbakanımız, mali kural çıpasının neden tartışma dışı olduğunu referandum sohbetleri esnasında gayet açıklıkla ifade etmiştir. Turgut Bey, tam da, aynı konuyu bundan seneler evvel, "Ben seçimlerden önce zam yapacak kadar enayi miyim?" diye veciz bir biçimde ifade etmişti. Hatırlayalım lütfen. Sayın Başbakan'ın "mali kural" değerlendirmesi de benzer bir çerçevede ele alınmalıdır. Telaşa mahal yoktur. Siyaset işte böyledir.

    Ve fakat Turgut Bey, o veciz ifadeyi,  gelip de gidecek tek bir seçim için söylemişti. Burada söz konusu olan ise bir seçimler dizisidir. Siyasetin yeniden tanzimi sürecinin uzunluğu ise en az üç yıl olacaktır. Dört yıla çıkma ihtimali de vardır. Aradaki farka da dikkatinizi çekmiş olayım, müsaadenizle. İşte bu noktada azıcık telaşa mahal vardır.

    Şimdi gelelim artan politika belirsizliğinin bundan sonra büyüme performansı üzerindeki olası etkilerine.  2010 yılı ikinci çeyrek büyüme rakamları evvelki gün açıklandı. Ekonomimiz 2010 yılının ikinci çeyreğinde aynı ilk çeyrekte olduğu gibi iki haneli büyüdü. Bu nedir? Türkiye ekonomisi, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)'nun açıkladığı verilere göre 2010 yılının ilk yarısı itibariyle, 2008 yılında kaybettiğini geri kazanmıştır. Krizle birlikte düşülen çukurdan 2009 yılının ikinci yarısından itibaren hızlı bir biçimde çıkılmıştır. Bu iyidir.

    Türkiye ekonomisinin, TÜİK verilerine göre, milli gelir açısından kaybettiğini, hızla toparlayabilmiş olması elbette olumludur. Peki, bu nasıl olmuştur? İç tüketim sayesinde olmuştur. Büyümenin kaynağı iç taleptir. Daha ihracatımız, düştüğü çukurdan çıkabilmiş değildir. 2010'un ikinci çeyreğinde özel yatırımlarda da artış başlamıştır. Ancak, yatırım harcamaları halen toparlanabilmiş değildir. Şirketlerimiz, ileriye yönelik pozisyon almaktan hala kaçınmaktadırlar. Hem ihracatımızdaki zayıflıktan hem de yatırımlardaki temkinli artıştan dolayı, bu parlak toparlanma rakamına karşın, ekonomimiz hala zayıftır.

    Asıl zorluk ileridedir. Birincisi, bugünkü büyüme rakamları krizin dibi ile bugünü karşılaştırmaktadır. Yılın ikinci yarısı itibariyle artık krizin dibi bitmektedir. Bundan böyle toparlanma, toparlanma ile kıyaslanacaktır. İkincisi, yurt dışındaki gelişmeler parlak bir sıçrayışla, ihracat performansının çukurdan çıkmasına imkan sağlayacak gibi durmamaktadır. Üçüncüsü, mali kuralsızlıkla şekillenen artan politika belirsizliği, yatırım talebinin güçlenmesine imkan vermeyecek gibi durmaktadır. Dördüncüsü, mali kuralsızlık, iç talep ve kötü ihracat performansı nedeniyle artan cari işlem açıklarının finansmanı için de kötüdür. Beşincisi, mali kuralsızlık sonunda mutlaka bir sürdürülebilirlik sorunu yaratır.

    Mali kural olmadan olmaz. Siyasetin yeniden tanzimi ise mali kuralla olmaz.

    Çıpası olmayan gemi demir tarar. Demir tarayan gemi bir meçhule doğru sürüklenir.

    Yolun bundan sonrası kolay değildir.

     

    BU köşe yazısı 16.09.2010 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır