Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Kurun artması için faiz ne kadar düşmeli?

    Fatih Özatay, Dr.23 Eylül 2010 - Okunma Sayısı: 939

     

    Son yazım "Döviz piyasasındaki bu 'korkunç' alım-satım trafiğinin arkasında, ithalat ve ihracattan kaynaklanan döviz alım ve satım ihtiyacı yoksa, ne var?" sorusuyla bitmişti. Uluslararası sermaye hareketleri miktar olarak çok önemli düzeylerde olduğuna göre, yanıt için en büyük aday şu:

    Sermayenin yöneldiği ülkenin (yurtiçi diyelim) tahvillerinden elde edilmesi beklenen getiri ile sermayenin çıkış yaptığı ülkelerin tahvillerinden elde edilmesi beklenen getiri arasındaki fark. Bu fark ne kadar büyükse, diğer koşullar aynı kalmak üzere yurtiçine o kadar fazla döviz girişi olması beklenir.

    TCMB'nin yüksek faiz politikası uygulamakla suçlanmasının temel nedeni bu. Söz konusu getiri farklılığını hesaplamak için yurtiçi faizden, yurtdışı faiz ile döviz kurunun artış beklentisinin toplamını çıkarmak gerekiyor. Kurun artış beklentisi işin içine giriyor, çünkü yurtiçine gelip tahvil alan yabancı yatırımcı, bir süre sonra bu tahvili satıp parasını dövize çevirecek. O tarihte kur ne kadar yüksekse, eline o kadar az döviz geçecek. Ama yurtiçine gelme kararı verdiğinde kurun o tarihteki değerini bilmiyor. Dolayısıyla, bir bekleyiş oluşturması gerekiyor.

    Bu fark ne kadar yüksekse, yurtiçine o kadar çok döviz girişi olacağına göre, döviz bollaşacak ve değeri düşecek. Bu durumda yurtiçi faiz arttıkça kur da düşecek. Kur, enflasyonun önemli bir belirleyicisi. Enflasyonu düşürmek amacıyla, faizi yükselterek döviz kurunu düşürmekle bu nedenle eleştiriliyor TCMB. Yine bu nedenle son toplantıda kısa vadeli faizi düşürdüğü için TİM Başkanı TCMB'ye teşekkür etti (gerçi pazar günü yazdığım gibi TCMB faizi düşürmemişti; olsun, ne gam)

    Oysa iş bu kadar basit değil: Yabancı yatırımcının hesaplayacağı getiri farkı için önemli olan TCMB'nin faizi değil. Satın alacağı tahvillerin faizi. Yurtiçinde artan riskler nedeniyle faiz yükseliyorsa, yabancı yatırımcıların yüksek faize rağmen yurtiçi tahvilleri satın almak iştahı azalabilir. Yurtiçine döviz akımı azalır, hatta çıkış olur. Döviz kıtlaşacağından değerlenir. Yani, 'yüksek faiz ile yüksek kuru' birlikte görebiliriz. İlla böyle olması gerekmiyor elbette. Riskler artmadan faiz yükseliyorsa, elbette getiri farkı cazip olur, döviz akımı artar ve 'yüksek faiz düşük kur' gerçekleşir.

    Kıssadan hisse şu: Her faiz yükselişinde yabancıların "amanın kaçırmayalım;
    Türkiye'de bir faiz veriyorlar, bir faiz veriyorlar" diye koşuşturmalarını beklemek abes. Faizin neden yükseldiği önemli.

    TCMB'ye faizi düşür derken sözünü ettiğim gerçeğin hep akılda tutulması gerekiyor. Döviz kurunu arttırabileceğimiz bir politika varsa eğer, bunu ekonomideki riskleri arttırmadan yapmak gerekir. Herhalde risklerin arttığı, bu nedenle iç talebin düştüğü ve işsizliğin arttığı bir ortamda döviz kurunun yükselmesi kimsenin işine yaramaz.

    Faiz haddinin şu ya da bu düzeye düşürülmesini isteyenler açısından, dolayısıyla şu soru önemli: Hangi faiz düzeyi, para politikasının 'cıvıttığı' izlenimini yaratıp Türkiye'ye yönelik risk algılamasını arttırmadan döviz kurunu yükseltebilir?

     

    Bu köşe yazısı 23.09.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır