Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Keşmir'de Olanlara Bakıyor Musunuz?

    Güven Sak, Dr.25 Eylül 2010 - Okunma Sayısı: 1108

     

    Keşmir deyince aklınıza ne geliyor? Vallahi benim aklıma hemen "İkinci Bush" geliyor. İkinci Bush'un daha ilk seçiminin hemen ertesinde, Amerikan The New York Times gazetesinde çıkan bir karikatür geliyor daha doğrusu. Devir, Bush'un dış politikadan hiç anlamadığı biçimindeki tartışmaların yoğun olduğu devir. Ama buyurun, arkadaş Amerika'ya başkan seçilmiş. Karikatürde Bush ile akıl babası Cheney yan yana duruyorlar. İkinci Bush, "Hindistan ve Pakistan bir (kaşmir) süveter nedeniyle mi kavgalılar?" diye soruyor. Sakin durmaya çalışan Cheney ise, "Keşmir bir bölgedir, efendim." Bu arada hemen girişte bir parantez de açayım: Cheney'in kalbinin artık durduğunu biliyor musunuz? Kalbi artık atmıyor, yerleştirilen bir araç sayesinde kan dolaşımı sağlanıyor. Vampir filmi gibi yani. Acaba aynaya sureti yansıyor mudur? Neyse, bugünün konusu Keşmir'dir, efendim. Daha doğrusu Hindistan'ın Keşmir eyaletinde yaklaşık üç aydır devam eden gösteriler ve hayatını kaybeden 109 kişidir. Keşmir'de bu kez sanki garip bir şeyler oluyor. Bu hafta, yine aynı Amerikan gazetesinde çıkan bir haber bölgeye bakmanın faydalı olduğuna işaret ediyordu. Bana kalırsa, Türkiye için de sonuç çıkarmak için pek faydalı. Gelin bakın, neden faydalı?

    Evet, Cheney'in Başkan Bush'a söylediği gibi, Keşmir bir bölgedir, efendim. Keşmir Vadisi, Hindistan'dadır ve de Pakistan sınırındadır. Burada yaklaşık 4 milyon kişi yaşar. Bunların da yüzde 95'i Müslüman, kalanı ise Hindu'dur. Bölgede Pakistan'a bağlanmak isteyen ayrılıkçı partiler olduğu gibi, böyle olmayanlar da vardır. Ayrılıkçılar da öyle radikal İslamcı filan da değildir. En azından hepsi değildir. Ayrılıkçı bloğun boykot ettiği 2008 Aralık seçimlerine katılım oranı ise ortalama yüzde 60 civarındadır. Buradan bir fikir çıkarmak mümkün sanırım.

    Geçen hafta bir Hindistan parlamento heyeti, hem de bütün partilerin temsil edildiği bir heyet, bölgeye gidip görüşmelerde bulunmaya başladı. Görüşmeler elbette Kashmir-Jammu eyaletindeki bütün taraflarla yürütülüyor. Geçen seçimleri boykot eden Hürriyet Cephesi'nden bazıları bile görüşmelere katıldı. Hindistan hükümeti her zamankinden farklı olarak bu son gösteriler için Pakistan'ı suçlamadı. Son üç aydır devam eden gösterilerin nedenlerini bu kez içeride arıyorlar sanki. Ortada bir yanlış yönetim problemi var sanki, ya da bizim buralardaki gibi yeterince popülist lider yok başkentte.

    Peki, 2008 sonundaki seçimlerden beri ortalık sakinken şimdi bu gösteriler nereden çıkıyor? Bilenlerin anlattığına göre, 2008 yılı sonundaki seçimlerde iktidara gelen ve eyalet hükümetini kuran Başbakan Ömer Abdullah'ın yükselttiği beklentilerin 18 aydır boşa çıkmasından çıkıyor bu gösteriler. Hindistan'la ilişkilerin yeniden düzenlenerek, asker sayısının azaltılması, askerlerin yaptıklarından sorumlu tutulmaları ve de bölgeye siyasi özerklik sağlanması ile ilgili son derece somut vaatlerde bulunarak oyların çoğunu almış 1970 doğumlu Ömer Abdullah. O da bir Hint klasiği bakın. Üç kuşaktır politikacı olan ve de başbakanlık yapan bir ailenin en son temsilcisi. Merkezden Rahul Ghandhi ile de pek iyi anlaşıyor. Bu arada, Hindistan'da iktidarda bulunan Kongre Partisi'ni de Sonja Ghandhi yönetiyor. Bakın o Hintli bile değil.

    Neyse, devam edelim. Gösteriler üç aydır her gün devam ediyordu. Öyle anlaşılıyor ki, askerler ateş açtıkça da ölümler artıyor. Ölü sayısı dün itibariyle 109'daydı. Yaralı sayısı ise 2000 dolayında. Hindistan parlamento heyeti ile görüşmeye nasıl gittiğini anlatan, Keşmir Ticaret Odası Başkan Yardımcısı'nın anlatımı galiba oradaki vaziyeti güzel özetliyor: "Sabah evden çıktım. Ama 10 kilometrelik yolu yaklaşık yarım günde alabildim. Yolda neredeyse yirmi adet askeri kontrol noktasından geçmek zorunda kaldım. 'Vilayet Konağı'na parlamento heyeti ile konuşmaya gidiyorum' dedim. 'Sen kimsin ki oraya gidiyorsun?' diye uzun uzun sorguladılar" diyor. Neye benziyor? Ben önce Batı Şeria'daki askeri kontrol noktalarını hatırladım. Sonra da aklıma Güneydoğu geldi. Eskiden Ankara'dan biri orada ne arıyor diye meraklanılırdı.

    Gelin üç adet kısa sonuç çıkarayım ve de Türkiye ile alakalı olsun: Birincisi, askeri operasyonların yürüdüğü bir bölgede, güvenlik güçlerinin hesap verebilir konumda olmaları iyidir. Milletin mutluluğu için iyidir. İkincisi, beklentileri önce yükseltip, sonra da onlara cevap verememek kötüdür. Ekonomide de kötüdür, siyasette de kötüdür. Bakın Keşmir'de millet 18 ay sonra sabretmekten sıkılmıştır. Hindistan hükümeti nasıl adım atması gerektiğini kestirmeye çalışmaktadır. Üçüncüsü ise şudur: Hindistan ekonomisi krizden Türkiye kadar bile etkilenmiş değildir. Kriz, onları hakikaten teğet geçmiştir. Hindistan, iç pazarın getirdiği imkanı Türkiye'nin tersine kullanabilmiştir.

    Ben nedense Keşmir'le ilgili haberi okuyunca Kürt meselesi konusunu hatırladım.

     

    Etiketler:
    Yazdır