Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Türkiye'nin neden yıldız sektörleri yoktur?

    Güven Sak, Dr.28 Eylül 2010 - Okunma Sayısı: 1797

     

    Geçenlerde bir yerde Tayvan için anlatılıyordu. Ülkenin yıldız sektörleri değişiyormuş. Dün ICT (bilgi işlemeye dayalı sektörler) önemli iken şimdilerde onun yerini güneş enerjisine dayalı sektörler alıyormuş. Böyle olunca neyi merak edersiniz? Aklınıza, "Peki, Türkiye'nin yıldız sektörleri nelerdir?" diye bir soru gelmez mi? Öyle ya, başkaları yeni normali kendileri için tanımlamaya çalışırken, bizim öyle oturup beklememiz olmaz herhalde. En azından olmamalı. Ama bakın ben bir baktım, iyisi mi aklınıza öyle anlamsız karşılaştırma soruları gelmesin. Neden mi? Gayet açık: Türkiye'nin bu tanımlamaya girebilecek yıldız sektörleri yoktur. İşte bizi düşündürmesi gereken mesele de budur. Türkiye'nin neden yıldız sektörleri yoktur? Bu soruyu öyle bir yazıyla bitirebilmek elbette mümkün değildir. Ama başlamak bitirmenin yarısıdır. Gelin bir başlayalım.

    Nedir bu yıldız sektör ya da sektörler meselesi? Şudur: Ülkenizin dünya ticareti içinde hem ağırlığı olan, hem de ağırlığı hızla artmakta olan sektörlere sahip olması hadisesidir. Küresel ekonomi içinde yüksek rekabet gücüne sahip sektöre ya da sektörlere sahip olmak önemlidir. Yıldız sektörden kasıt işte tam da budur. Küreselleşme çağında, küresel ekonomi içindeki performansınız, oradaki rekabet gücünüz, ihracat potansiyeliniz önemlidir. Buradan Türkiye için çıkartılması gereken sonuç ise herhalde açıktır. Türkiye'nin küresel ölçekte baktığınızda yüksek rekabet gücüne sahip olduğu sektör ya da sektörler yoktur. Bu kötüdür.

    Aşağıdaki grafik tam da bu durumu göstermektedir. Grafik, 2009 yılındaki durumu yansıtmaktadır. Her bir balon, Türkiye'de bir sektörün toplam ihracatının büyüklüğünü göstermektedir. Bakınca, hangi sektör daha fazla ihracat yapar görmek mümkündür. Yatay eksen, ilgili sektörün küresel pazar payını göstermektedir. Buradan çıkartılacak sonuç şudur: Türkiye'nin en baba sektörünün küresel pazar içindeki payı yüzde 4'ler civarındadır. Ortalama pazar payı ise, yüzde 1,5 civarındadır. Gelelim dikey eksene. Orada ise ilgili sektörün 2005-2009 arasında yıllık ortalama büyüme hızı yer almaktadır. Bu dönemde, yıllık ortalama büyüme hızı yüzde 20'leri bulan Elektrikli Makineler gibi sektörlerimiz olmakla birlikte, ihracat performansı yüzde 10 küçülen Telekom ve Ses Cihazları (TV üretimi) gibi sektörlerimiz de vardır. Bu grafik içinde, sağ üst köşede yer alan sektörlere, yani hem yıllık ortalama ihracat artışı hem de küresel pazar payı yüksek olan sektörlere, yıldız sektörler denilir. Resim ortadadır: Sağ üst köşe boştur. Türkiye'nin yıldız sektörleri yoktur.

    Ama zannetmeyin ki, bu yalnızca 2009 yılına özgü bir özelliktir. Bu grafiği 2004 yılı için de yapsanız sonuç değişmez. TEPAV iktisatçıları bu grafik ve analizi ilk kez 2004 yılı için ortaya koymuşlardı. O günün konusu sanayi politikasıydı. Hatta aynı analiz Devlet Planlama Teşkilatı'nın Sanayi Politikası Özel İhtisas Komisyonu belgelerine de yansıtılmıştı. Söylenen şuydu: Türkiye'nin yükselen sektörleri arasından yıldız sektörlerin gelişebilmesi için güçlü bir sanayi stratejisine ve altyapı reformlarına ihtiyaç vardır. Sene 2010'dur. Ve talep aynıdır.

    Türkiye'nin, bugün, ihracatta yüksek rekabet gücüne sahip sektörlere sahip olamamasının nedenlerinin altında, ülkenin, dün, sağlıklı bir sanayi politikası çerçevesi oluşturamamış olması yatmaktadır. Burada sanayi politikasından kasıt, devletin sektör seçip, desteklemesi değildir. Söz konusu olan, sektörlerin rekabet gücünü artıracak kurumsal ve fiziki altyapının kamu tarafından inşa edilmesi meselesidir. Bu çerçevede bakıldığında, OECD'nin son Türkiye raporunda ortaya konulan perspektif son derece doğrudur. İhracatta rekabet gücü meselesi elbette döviz kuru ile de alakalıdır. Ama bir tek döviz kuru meselesi ile ilgili de değildir.

    Grafikte daha pek çok malumat olduğunu biliyorum. Ama bakın yer kalmadı. Özellikle 2010 yılı itibariyle TV üretimimizin vaziyeti beklendiği gibidir. Referans arşivleri ortadadır. Kamu politikasında hata yapan, bedelini öder.

    Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli. Türkiye bugün Çin ile Avrupa arasında sıkışmış durumdadır. Bakın bunu da açayım yakınlarda bir gün size.

    grafik.520px

    Bu köşe yazısı 28.09.2010 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayımlanmıştır.


    Etiketler:
    Yazdır