Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Pakistan Rekabet Kurumu neden bir kapanıp bir açılıyor?

    Güven Sak, Dr.02 Ekim 2010 - Okunma Sayısı: 1131

     

    Pakistan denilince aklınıza ne geliyor? Mesela sel felaketinin yol açtığı yıkım aklınıza gelebilir. Felaket sonrası manzaranın kolaylıkla aklımızdan çıkabilmesi mümkün değil. Ya da aklınıza hemen Afganistan gelebilir. Pakistan deyince Afganistan hemen akla gelir. Afganistan konusunda Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Pakistan hükümeti arasında bir problem olduğu son günlerde çıkan haberlerden anlaşılıyor. Önce Pakistan, ABD'nin kendi askerlerine yönelik füze saldırısını öne sürerek, NATO birliklerinin ikmal yolarını kesti. Sonra Amerikan medyasında Afganistan'daki Pakistan askerlerinin silahsız Afgan sivilleri nasıl öldürdüğüne ilişkin bir film yayımlandı. Bunların hepsi önemli ama Pakistan denilince ben bugünlerde Pakistan Rekabet Kurumu'nun başına gelenleri hatırlıyorum. Pakistan Rekabet Kurumu'nun başına gelenlerin anlatılmasının yukarıdaki resmin kavranmasına faydalı olabileceğini düşünüyorum. Gelin bakın nasıl düşünüyorum.

    Hiç Pakistan'a gittiniz mi? İslamabad'da havaalanından otele doğru giderken, önce "burası çok kalabalık" sonra da "ve de yoksul" diye düşündüğümü hatırlıyorum. Bir de yolda, sağda solda askeri kontrol noktaları vardı. Ama doğrusu ya onlar beni artık şaşırtmıyor. Askeri kontrol noktalarını ilk olarak galiba 1990'ların ortasında Beyrut'ta gördüğümde çok irkilmiştim. Yol boyu burası Suriye'nin, burası Hizbullah'ın burası da filancaların diye kontrol noktalarından geçmek gerekiyordu eskiden Lübnan'da. Öyle sivil giyimli çocuklar ve ellerinde gururla taşıdıkları kalaşnikoflar vardı. Ürperticiydi. Beyrut benim şimdilerde sık sık dolaştığım dünyanın öteki tarafına ilk bakmaya başladığım yerdi galiba. Neyse, İslamabad'a ilk gittiğimde aklımda "kalabalık ve yoksul" kalmıştı. Tehlikeli diye düşündüğümü hatırlamıyorum. Gerçi o gezide kaldığım otel daha sonra bombalı saldırıya uğradı. Yemek yediğim oteli de havaya uçurdular. O vakit, Benazir Butto da sağdı. Ama bana hala özel olarak tehlikeli gelmiyor. Türkiye'den doğuya gidince işte böyle oluyor diye düşünüyorum.

    Pakistan'ın büyüklüğü Türkiye kadardır. Yaklaşık 795 bin kilometrekare. Nüfusu ise 170 milyon civarında. Yani kalabalıktır. Milli geliri ise Türkiye'nin yarısı kadardır. 500 milyar dolar civarında. Bu hesapla kabaca, kişi başına gelir, bizim dörtte birimiz kadar olur. Türkiye ile kıyaslayınca Pakistan kalabalık ve yoksuldur. Pakistan kalabalık ve yoksuldur ama ülkedeki iktisadi aktivite içinde özel firmaların yeri ve sayısı da artmaktadır. Unutmadım bir ara size Pakistan ordusunun iktisadi faaliyetlerinden bahsedeceğim. Ama bugünün konusu o değil.

    Bugünün konusu Pakistan Rekabet Kurumu'ydu. Gelelim oraya. Pakistan Rekabet Kurumu'nun hikayesi esasen Şener Şen ve Müjde Ar'lı Arabesk filmi gibi. Kurum, 2007 yılında kurulmuştu. Bu sene 26 Mart günü kurulmasına mesnet teşkil eden kararname Parlamento'da onaylanamadığı için hukuken yok oluverdi. Neyse bu durum 22 gün sürdü. Sonra bir yeni kanun hazırlandı. Bu durumu artık sona erdirelim, bu ayıbı ortadan kaldıralım diye. Tam parlamentoda onaylanacaktı, bu kez de sel felaketi oldu. Parlamento toplanamadı. Buyurun, Ağustos ayının 16'sında Pakistan Rekabet Kurumu yine ortadan kalktı. Eylül'ün 24'ünde parlamento yasayı geçirdi ve kurum hükmi şahsiyetini yeniden kazanmış oldu.

    2007'den beri Pakistan'da birileri memleketlerinde kurumsal gelişme olmasın, bağımsız idari otoriteler gelişmesin diye özel bir çaba harcıyor sanki. Halbuki Pakistan'ın sorunu tam da iç pazarın rekabete açılması aslında. Tam da bu nedenle Pakistan halkı mesela çimentoya ve şekere komşu ülkelerden daha fazla para ödüyor. Neden ödüyor? Gayet basit bir nedenle, ülkede kartel anlaşması yapmak normal iş pratiği olarak kabul ediliyor. Ülkede yaklaşık yirmi üç çimento fabrikası var. Kimin nereye ne kadar çimento sevk edeceğine 2003 yılında "Çimento Müstahsilleri Birliği" karar vermiş zaten. Bunu nereden mi biliyorum? Pakistan Rekabet Kurumu'nun inceleme raporlarından elbette. O nedenle 2009 yılında hem çimento hem de şeker karteline ceza kesmişler. Başkan Zerdari o vakitten beri "tamamen duygusal" nedenlerle Pakistan Rekabet Kurumu ile yakından ilgileniyor. 2009 yılının sonundaki kararnameyi de bir türlü imzalamamıştı. Sonra bir düzenleme yaptırıp, kurumun gelir kaynaklarını azalttı ve mali özerkliği zora soktu. Neden mi? Dedim ya, "tamamen duygusal" nedenlerle. Onun da çimento ve şeker şirketleri var.

    Kurumsal gelişme zor iştir. Türkiye'nin aldığı mesafe gurur vericidir. Türkiye'nin doğusunun sorunu kurumsal altyapının gelişmemiş olmasıdır. Nedir? Kural hakimiyetidir. Kural hakimiyetinin yerini kral hakimiyetinin aldığı yerlerde hayat işte böyledir. İyi değildir.

    Ama umut nerededir? Umut, Pakistan Rekabet Kurumu'nun 2009 yılında kestiği cezalardadır. Ülkenin normalleşmesi için umut vericidir. Hiç öyle askerî şuna buna bakmayın Rekabet Kurumu'na bakın siz.


    Bu köşe yazısı 02.10.2010 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

     

     

    Etiketler:
    Yazdır