Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Bankanın döviz kurunda ne yapacağının belli olmaması iyidir

    Güven Sak, Dr.05 Ekim 2010 - Okunma Sayısı: 1546

     

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) düzenli döviz alım ihalelerine yeniden başlayacaktı. Ancak yapılan açıklama, bundan önceki düzenli döviz alım ihalesi açıklamalarından farklıydı. Buna göre banka, gerek gördüğünde fazladan döviz almaya da başlayabilirdi. Düzenli döviz alım ihalesinde bankanın her gün ne kadar alım yapacağı, bunu hangi dönemde yapacağı belli olurdu. Şimdi banka, 'düzensiz' döviz alımları da yapmaya başlayabileceğini söyledi. Bu, bir nevi "Müdahale edebilirim" demek elbette. Banka zaten her zaman müdahale edebilirdi. Ama bakın, bu kez, bu olasılığı güçlü bir biçimde herkese bir kez daha hatırlatmış oldu. Azıcık ezber bozdu.

    Böylece şimdi herkes, Merkez Bankası'nın ne yapmayı planladığını merak etmeye başladı. İlkeyi hemen söyleyelim: Merkez Bankası'nın döviz piyasasında ne yapacağının belli olmaması iyidir. İçinde bulunduğumuz dönemde ise daha da iyidir. İlginç bir dönemde yaşıyoruz vesselam. Hem de bakın nasıl ilginç?

    Bu kararı tekil bir olgu olarak değil, küresel ölçekte olup bitenlerin ışığında okumak gerekir. Etraf karışık, TCMB bu karışıklıkla başa çıkabilmek için bir yeni enstrüman daha edinmiş oldu. Ağustos ayında Rusya, otomobil ithalatına yeni vergiler getirdi. Putin'in kafasında yapılmak istenen açık ve netti: Rusya'nın iç pazarından yararlanmak isteyen, Rusya'ya fabrika kurup, istihdam yaratmalıydı. Rusya'nın güçlü iç pazarını paylaşmak isteyenler, buradan pay isteyenler bir şeyler ödemeye razı olmalıydılar. Geçen hafta ise Amerikan Kongresi, Çin'le ilgili bir karar aldı. Karar doğrudan dünya ticareti ve döviz kurları ile alakalıydı. Buna göre, Çin para birimi Yuan'ın ABD Doları karşısındaki hareketi bundan böyle yakından izlenecekti. Yuan değer kaybetmeye devam ederse; ABD, Çin mallarına karşı uyguladığı ithalat vergilerini arttıracaktı. Amaç yine Rusya ile aynıydı. ABD hükümeti iç pazarını korumaya çalışıyordu. ABD iç pazarından faydalanmak isteyen bazı adımlar atmaya hazırlıklı olmalıydı. Kurla ilgili adımlar atmaya hazır olmalıydı. Daralan dünya ticaretiyle birlikte öne çıkan korumacı eğilimler şimdilerde kurlarla ilgili tartışmalarla büyüyecek gibi duruyor.

    O kadarla da kalmıyor. Japonya geçenlerde döviz piyasalarına bir müdahalede bulundu. Bu arada Japonya'da döviz piyasası müdahalelerini doğrudan Maliye Bakanlığı yapıyor. Bu kez de öyle oldu. Neden öyle oldu? Japonya yaklaşık 36 yıldır ilk kez dış ticaret açığı verdi. Neden verdi? Bilenler iki neden sıralıyor: İlki 2008 kriziyle daralan dünya ticareti, ikincisi ise Japon Yeni'nin değer kazanmış olmasıydı. Yen neden değer kazandı? Japonya'da işler iyi gidiyor diye elbette. Japon hükümeti Yen'e bundan sonra doğrudan müdahale etti. Aynı durum Kore'de de olmadı mı? Won, "Canım bu Kore'nin ihracat performansı olumlu olmaya devam edecek" söylemi ile değer kazanmaya başladı. Hükümet ne yaptı? "Ben bu durumda müdahale ederim" dedi. Söylem, hareketi durdurdu. Şimdilik.

    Dünya artık bildiğimiz dünya değil. Başarı artık daha hızlı cezalandırılıyor. Neden? 2008 krizine göre kaybettiğini geri kazanan ülkelerin sayısı el ve ayak parmakları sayısı toplamından az. Biz on ikinci sıradaydık ikinci çeyrek sonuçlarına göre. Dış ticarette durumunu toparlayanların sayısı ise bir elin parmaklarından da az. Bu durumda ne oluyor? Herkes iç pazarı konusunda daha da kıskançlaşıyor. Bu, birinci tespit olsun. Döviz kuru düne göre daha fazla müdahaleye maruz kalabiliyor. Sermaye akımları az sayıda 'başarılı' ülkeye yönelik oluyor.

    Peki, buradan yeni bir küresel kur rejimi çıkar mı? Daha orada değiliz. Son sistem değişikliğinin hemen öncesinde, sabit kur sistemi vardı. Değişimin habercisi, kısa bir zaman aralığında 25 ayrı devalüasyonun arka arkaya gelmesiydi. Daha herhalde o noktada değiliz. Hele bir kısa zaman aralığında 25 kur müdahalesini görelim o zaman konuşuruz. Gerçi Taraf'ta Cemil Ertem dostumuz "Mümkünü yok olacak" diyor ama bakalım.

    Demem şudur: Bu dönemde, TCMB'nin daha fazla müdahaleci olacağını üstü kapalı bir biçimde açıklıyor olması aynı Kore hükümetinin açıklaması gibi de okunabilir. Alışkanlık bozucudur. Kafa karıştırıcıdır. Öyle de olmalıdır.

    Bu dönemde, Merkez Bankası'nın döviz kuru konusunda piyasa alışkanlıklarını bozması iyidir. Döviz kurunda Merkez Bankası'nın neler yapabileceğinin kestirilemiyor olması, bu dönemde daha da iyidir. Döviz kuru meselesi merkez bankacılığının sanat bölümüne ait bir meseledir. Şimdi vakit sanat vaktidir. İş elbette kolay değildir.


    Bu köşe yazısı 05.10.2010 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır