Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Gaziantep'te olup da Diyarbakır'da olmayan nedir?

    Güven Sak, Dr.14 Ekim 2010 - Okunma Sayısı: 1842

     

    Siz hiç Gaziantep'i gördünüz mü? Ya Diyarbakır'ı. Diyarbakır yoksul, Gaziantep varsıldır. Bakınca görülür. Ben G.Antep'i ilk gördüğümde kendimi doğup büyüdüğüm Bursa'da gibi hissetmiştim. Zaten bakın bir nevi Bursa gibidir artık. Gaziantep, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin sanayi merkezidir. Artık öyledir. Gaziantep, 1980'in serbestleşme reformları sonrasında sanayinin Anadolu'ya nasıl yayıldığına verilebilecek birinci sıradaki örneklerden biridir. Ancak benzer bir gelişme, bakın Diyarbakır'da olmamıştır. Halbuki Gaziantep ile Diyarbakır'ın arası kara yoluyla yaklaşık 3 saattir. Peki ama Gaziantep'e kadar gelen sanayi neden aynı ihtişamla Diyarbakır'a da uğramamıştır? Üç saatte değişen nedir? Bugünlerde Türkiye gündeminin en temel konusu Kürt meselesidir. Bu mesele üzerine düşünürken, ekonomiyi ihmal etmek olmaz. Ama bakın epeydir ihmal edilmektedir. Gaziantep'te olup da Diyarbakır'da olmayan nedir? Bu meseleye nasıl bakılmalıdır? Benim ne gördüğümü merak edenleri aşağıya beklerim efendim.

    Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sayın Galip Ensarioğlu'nun geçen gün Ekonomist dergisinde yayımlanan uzun açıklamasına bir baktınız mı? Buna göre Gaziantep ile Diyarbakır'ın farkı, esas olarak güvenliktir. Bu nedenle, Gaziantep ticaretle uğraşırken, Diyarbakır siyasete yoğunlaşmıştır. Son otuz yılın özeti galiba budur. İsterseniz ilk tespit şöyle olabilir: Diyarbakır siyasetle yoğun bir biçimde ilgilenmek zorunda kalmıştır. Dil, ağrıyan dişe gider misali, Kürt kökenli vatandaşlarımız son otuz yıldır ağırlıkla siyasetle ilgilenmek zorunda kalmışlardır. Günlük güvenlik kaygıları zenginleşme çabaları ve hayallerinin yerini almıştır. Enerji o tarafa gidince, bu tarafa pek bir şey kalmamıştır. O zehirli havanın, yerini bir umut ortamına bırakması iyidir. Yol elbette inişli çıkışlıdır. Ama Çetin Altan üstadımızdan öğrendiğimiz gibi, enseyi karartmanın manası yoktur. Memlekette 'karnından konuşma döneminin sona ermesi' Diyarbakır'ın dönüşümü için bir ilk adımdır.

    Ama bakın güvenlik kaygısı yalnızca yaratıcı enerji israfına neden olmamaktadır. İş yapma maliyetlerini de doğrudan etkilemektedir. Sizin güvenlik kaygısı diye baktığınız, işinsanları için iş yapma maliyetini arttırmaktadır. Hem de hayatın her alanında bu böyledir. Diyarbakır-Gaziantep karşılaştırmasının özünün her iki ilimizdeki yatırım ortamının karşılaştırması olması gerekir. Öyle değil mi? Nedir farklılık? Yine Sayın Ensarioğlu, aynı söyleşisinde, "Bankadan kredi almak için dört kat fazla teminat vermemiz gerekiyor" demektedir. "Kamu bankaları da bu uygulamanın dışında değildir" diye de eklemektedir. Şunu da ekleyebilirdi: Bankalar teminatın Batı'da bir yerlerde olmasından da hassaten, şimdi sorsanız söylemeseler bile memnun olmaktadırlar. Nedir? Diyarbakır'da iş yapan birinin aynı iş için, aynı bankadan, aynı para cinsinden kredi temin edebilmek için daha fazla teminat göstermesi gerekmektedir. Önce Batı'da bir mülk edinmesinde fayda vardır. Türkiye'nin otuz yıllık gerçeği budur. Şimdi bankalar neden bilançoya bakmaz da teminat karşılığı kredi verirler muhabbetine hiç girmeyelim. İkinci nokta şudur: Güvenlik endişesi Diyarbakır'da iş yapma maliyetlerini arttırmaktadır. Gaziantep'te olmayıp Diyarbakır'da olan esasen budur. Çözüme de bu çerçevede bakmakta fayda vardır.

    Güvenlik meselesinin iş yapmanın maliyetini önemli ölçüde arttırdığı bir yerde nasıl rekabetçi olunur? Nasıl aynı pazara aynı mal satılır? Zordur. Bakın Irak'a ihracat rakamlarına Gaziantep, Diyarbakır'ı sollamaktadır. Hem de nasıl sollamaktadır. Gaziantep, Irak'a 2009'da 1.3 milyar dolarlık ihracat yaparken, Diyarbakır sadece 56 milyon dolarda kalmıştır. Halbuki Kürt asıllı vatandaşlarımızın akrabaları Irak'tadır. Erbil'de, Süleymaniye'de dükkân, lokanta açan Diyarbakırlı da çoktur. Ama ticareti asıl Gaziantep yapmaktadır. Gaziantep'in Irak'a ihracatı Diyarbakır'ın 23 katıdır.

    Neden böyledir? Gelişen sanayi altyapısı nedeniyle Gaziantep'in Kürdistan Bölgesel Yönetimi bölgesine satacak malı vardır. Halı, tekstil, gıda, kimyevi maddeler başta olmak üzere 20'ye yakın ürün grubunda Gaziantep ihracat yapmaktadır. Demek ki heybesinde pamuğu olan satıyor. Diyarbakır ise mermerin dışında pek de bir şey satamamaktadır.

    Bu da 30 yıldan beri süren amansız savaşın bir sonucudur. Bölge halkı kendini güvende hissetmeden ticaret de olmuyor, zenginlik de. Peki, Diyarbakır için artık yapacak bir şey yok mudur? Yok canım. Geleceğim. Hadise, yatırım ortamını iyileştirmek ve maliyetleri azaltmakla alakalıdır. Zaman, yaratıcı olma zamanıdır.

     

    Bu köşe yazısı 14.10.2010 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır