Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Statükoculuk kolay, marifet radikallikte

    Fatih Özatay, Dr.17 Ekim 2010 - Okunma Sayısı: 1244

    'An'a bakıp sevinebiliriz. Peki, son elli yıla bakarsak sevineceğimiz bir tablo var mı?

    'Medyada Radikal Devrim'in ilk gününde insanın aklına şu soru geliyor: Türkiye Radikal'in medyada yapmaya soyunduğunu ekonomide yapmaya kalksaydı, ne yapması gerekirdi? Ama daha önce sorulması gereken şu: Gerçekten ekonomide bir devrime ihtiyacı var mı Türkiye'nin?

    Önce 'an'a döneyim. Küresel kriz sırasındaki ve sonrasındaki büyüme performansımızı başka ülkelerle karşılaştırayım. İki TEPAV araştırmacısının eylül ayında yayınladıkları bir rapordan yararlanıyorum (Sarp Kalkan ve Ekrem Cünedioğlu: İkinci çeyrekte krizden çıktık mı? Rakiplerimizi geçebildik mi? TEPAV politika notu; http://www.tepav.org.tr/tr/yayin).

    Çalışmada otuz beş ülkenin gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) verilerine bakılıyor. Bunlar gelişmiş ülkeler ile bize benzer ülkeler. Kriz sırasındaki ve çıkış sürecindeki performanslarına bağlı olarak dört gruba ayrılıyor ülkeler: 'Krizde büyüyenler': Çin, Endonezya, Hindistan ve Polonya. 'Hızlı toparlananlar': Brezilya, G. Afrika ve Malezya'nın da aralarında bulunduğu on ülke. 'Yavaş büyüyenler': Meksika haricinde hepsi gelişmiş yedi ülke. Aralarında ABD, Almanya ve Fransa da var. 'Toparlanamayanlar': Japonya ve Rusya dışında hepsi AB ülkesi toplam on dört ülke.

    Tablo 1'de bu ülke gruplarının ve Türkiye'nin GSYH'lerinin küresel kriz sırasındaki gelişimi yer alıyor. Rakamlar karşılaştırılabilsin diye her ülke grubunun 2008'in ikinci çeyreğindeki toplam GSYH'si 100 olarak alınıyor ve diğer değerler de öyle hesaplanıyor.

    Türkiye kriz derinleşiyorken bu ülke gruplarından daha kötü bir performans gösteriyor; GSYH düşüşü bizde daha fazla. 2009'un ilk üç çeyreğindeki performansımız 'yavaş toparlananlar' grubunun performansına benzerlik sergiliyor. Bundan sonraki dönemde ise 'hızlı toparlananlar' grubu ile 'yavaş toparlananlar' arasında bir yere yükseliyoruz.

    Dolayısıyla, 'an'a bakıp sevinebiliriz. Elbette bu performansın devam etmesi gerekir, 2011 pek parlak görünmüyor falan, ama sonuçta fena değil durum. Peki, 'an'ı bir tarafa bırakıp son elli yıla bakarsak yine sevineceğimiz bir tablo ortaya çıkıyor mu?

    Tablo 2'de Türkiye'nin kişi başına gelir düzeyinin ABD'nin kişi başına gelir düzeyine oranı var. Tabloda başka ülkeler için de aynı oran veriliyor. Verilerin kaynağı büyüme çalışmalarında çok kullanılan 'Penn World Tables'. Internette herkes açık; meraklıları ilgili web sayfasından ulaşabilirler.

    Bu tabloyu daha önce de verdim. Bir daha vermemin nedeni girişte belirttiğim bugünün özelliği. Hiç aklımızdan çıkarmamamız gereken bir tablo bu. Türkiye'nin ABD'ye kıyasla durumu olduğu yerde saymış. Aramızdaki uçurumu bir türlü kapatamamışız. Buna karşın, İrlanda ve Kore gibi ülkeler önemli bir atılım gerçekleştirmişler aynı dönemde. Çin ise 1980'lerden itibaren benzer olumlu bir performans sergiliyor.

    Elbette, durumu giderek kötüleşen ülkeler de var. Ama onlara bakıp durumumuza sevinecek halimiz yok. Ekonomide radikal bir devrim gerçekleştirmek istiyorsak bu tabloyu değiştirmek için ne yapmamız gerektiğini hep sormalıyız. Peki, ortada bu sorunun tartışıldığını duydunuz mu? Başta iktidardaki parti olmak üzere, siyasi partilerin gündemlerinde bu tartışma var mı?

    Statükocu olmak kolay, marifet radikal olmakta.

    grafik.520px 02

     

    Bu köşe yazısı 17.10.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır