Arşiv

  • Mayıs 2024 (11)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Amerika yapınca iyi de Çin neden kötü?

    Güven Sak, Dr.23 Ekim 2010 - Okunma Sayısı: 1394


    Alışık olmadığımız bir döneme geçiyoruz: Kur savaşından, ham madde savaşına!

    Çin'in Japonya'ya siyasi baskı uygulamak için, bu ülkeye nadir metaller ihracatını engellemesi birden günün konusu oldu. Nadir metaller (rare earth minerals) tartışmasını izliyor musunuz? Bana pek ilginç geldi.

    Önce konu nereden çıktı oradan başlayalım. Eylül ayının sonunda, Japonya, yasadışı olarak avlandığını düşündüğü bir Çin balıkçı gemisini yakaladı. Av bölgesi tartışmalı sulardaydı. Aynı bizim Ege Denizi gibi yani. Japonya, Çinli kaptanı tutukladı. Çin hemen iadesini istedi. İşte bu arada, Çin, siyasi baskı uygulamak amacıyla, Japonya'ya nadir metal ihracatını durdurdu. Konu böylece görünür oldu.

    Çin 'nadir'de lider!

    Nadir metaller aslında nadir bulunan elementler değil ama bunları çıkartmak meşakkatli bir iş. Bu nedenle de 1990'lardan beri dünya nadir metaller üretiminin yüzde 97'si Çin'de yapılıyor. İşgücü ucuz ya, ondan. Aslında küresel rezervin yalnızca yüzde 57'si Çin'de. Son dönemde, Çin rekabeti nedeniyle güç durumda kalan, ama madencilik lisansı olan, Avustralya ve ABD şirketleri, 2009 yılından beri hep Çin devlet şirketleri tarafından satın alınmaya çalışılıyor. Çin'in pek de iyi niyetli olmadığı, "işte örümcek ağlarını örüyor" tadında anlatılıyor. Bu arada, nadir metal kimyası ile alakalı araştırma laboratuvarları da satın alınıp, Çin'e taşınıyor. Bu Çinliler de çok oluyorlar. Başarılı bir sanayi politikası uyguluyorlar.

    Peki, nedir bu nadir metaller ve ne işe yarar? Lanthanum, Europium ve Yttrium gibi 17 adet nadir metal (element) varmış. Ben daha yeni öğrendim. Lisede kimyayı da sevmezdim. Meğer bunları katalitik konverter'lardan elektrikli araçlarda pil yapımına; tıbbi aletlerden savunma sistemlerine bir dizi hi-tech ürünün yapımında kullanıyormuşuz. Çin'in daha bu ay yapılan, Komünist Partisi yıllık toplantısında, siyasi reformlardan bahsedilmedi, ekonomik reformlar da gündemde değildi. Bir tek, ülkenin, bundan böyle yüksek teknolojili ürünlere yöneleceği açıklandı. Çin'in ihracat kotalarını yüzde 30 azaltacağını açıklamış olması da herkesi ayrıca tedirgin etti.

    Hammadde savaşları

    Neden bütün bunlar tedirgin edici? Birkaç nedenle. Birincisi, nadir metaller söz konusu olduğunda önümüzdeki dönemde fiyat artışları beklemek gerekiyor. İkincisi, stratejik bir ürün söz konusu, mesela, füze sistemlerinde de bu metaller kullanılıyor. Üçüncüsü, ABD dışında, bir ülkenin, iktisadi gücünü böyle kullanmasına galiba alışık değiliz. En azından ABD değil. Çin'in yaptığı da bir nevi ekonomik yaptırım değil mi? Tam da İran'a karşı uygulanan ve de etkili olduğu gözlemlenen ekonomik yaptırımlara benzemiyor mu? Dördüncüsü, Çin tekelinin kaynağı da, bizatihi serbest piyasanın kendisi. Ağaç baltaya ne demiş? "Sapın bendendir" demiş. Beşincisi sermayenin serbest dolaşımına yeni engeller bekleyebileceğimiz günlerden geçiyoruz.

    Üretim için de yeni devlet destekleri gelecektir elbette. Altıncısı, her işin bir çaresi vardır. Mesela, Ay'da nadir metallerin bolca bulunduğunu biliyor muydunuz? Bakarsınız üretim Ay'a kaymış, Çinli işçilerden ilk dünya dışı koloni kuruluvermiş. Olur mu? Olur.

    Türkiye için bir sonuçla noktalayalım: Hammadde fiyatlarının artışı daha büyük bir cari açık demektir. Hiç alışık olmadığımız bir döneme geçiyoruz: Kur savaşlarından hammadde savaşlarına!


    Bu köşe yazısı 23.10.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır