Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Şirketlerin ölçeği: Ortadoğu ve Avrupa

    Fatih Özatay, Dr.24 Ekim 2010 - Okunma Sayısı: 979

     

    Ortadoğu'da adil sistem şirketlerin büyümesini engelliyor; sermaye birikimi olmuyor.

    Bugün bir söyleşiden söz etmek istiyorum. İktisat, İşletme ve Finans Dergisi'nin ekim sayısında Sayın Ali Bilge'nin Sayın Timur Kuran ile yaptığı söyleşiyi okumanızı tavsiye ederim. Timur Kuran, Ortadoğu'nun geri kalmışlığının nedenleri üzerinde çalışıyor. Söyleşi de bu çalışmanın sonuçları üzerine.

    On dokuzuncu yüzyıla gelindiğinde, Ortadoğu artık Avrupa'dan ekonomik açıdan çok daha az başarılı bir bölge. Timur Kuran, bunun temel nedenlerinden biri olarak sermaye birikimini sağlayacak büyüklükte ve kalıcılıkta şirketlerin kurulamamasını gösteriyor. Ortadoğu'da kısa ömürlü, az kişi tarafından kurulan sınırlı sermayeli şirketler var, Avrupa'da ise tersi. Peki, bu olgunun arkasında ne yatıyor?

    Sayın Kuran'a göre iki bölge arasındaki ana farklardan biri miras hukuku: Yedinci yüzyılda İslamiyet'in kurulmasıyla birlikte oluşturulan bir miras hukuku var. Bu hukuk yirminci yüzyıla kadar değiştirilmiyor. Avrupa'daki sistem ile karşılaştırıldığında İslamiyet'teki sistem çok daha adil.

    Miras hukuku

    İslam miras hukukunda, ailedeki her ferdin bir payı var ve o payı ortadan kaldırmak mümkün değil. Sanayi devriminin gerçekleştiği Kuzey Avrupa'da ise miras tümüyle büyük erkek çocuğa aktarılıyor. Diğerleri mirastan hiç pay almıyorlar.

    Kuzey Avrupa'daki adil olmayan bu sistem sermaye birikimini kolaylaştırıyor. Ortaklar, ortaklardan biri ölürse kiminle muhatap olacaklarını biliyorlar. Üstelik bu yeni ortak zaten bu iş için eğitiliyor. Sonuçta şirketler büyüyor, yeniliğe cesaret edebiliyor ve teknolojik gelişmelere ayak uydurabiliyorlar.

    Oysa Ortadoğu'da yürürlükteki adil sistem şirketlerin büyümesini engelliyor; sermaye birikimi olmuyor. Zira şirketin ortağı, diğer ortak ölürse çok sayıda yeni ortakla yüz yüze geleceğini biliyor. Çoğu durumda bu nedenle şirket küçük tutuluyor.

    Vakıfların rolü

    Timur Kuran sermaye birikimini engelleyen bir başka unsur olarak da vakıf sistemini gösteriyor. Mallarına hükümdarların göz dikip el koyacağından korkanlar için mallarını vakfetmek bir kurtuluş oluyor. Çünkü vakıf mallarına el konulması halk arasında sempatik karşılanmıyor. Ama bu sistemin uzun dönemli büyüme açısından bir sakıncası var. Şu: Vakfedilmiş malların geliri vakıf tüzüğüne göre kullanılmak zorunda. Oysa zamanla teknoloji değişiyor; bazı işler ortadan kalkıyor. Mesela elli yıl sonra kaynaklarınızı başka bir sektöre aktarmak gerekiyorken, vakıf sisteminde bunu yapamıyorsunuz.

    Kuran'ın bu konuda Türkiye'de yayımlanmış kitapları var. Ama bu kısa söyleşiden, ülkeler arasındaki büyüme farklılıklarının nedenlerini anlayabilmek için, ülkelerin kurumsal yapıları arasındaki farklılıklara odaklanmak gerektiği bir kez daha ortaya çıkıyor. Bir 'yan ürün' olarak da özellikle küçük şirketlerin büyümelerini sağlayacak sistemler üzerinde düşünmek gerektiği belirleniyor. Mesela küçük şirketlerin finansmana erişimi bu açıdan çok önemli.


    Bu köşe yazısı 24.10.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır