Arşiv

  • Mayıs 2024 (5)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    El alem pasif kalmıyor

    Fatih Özatay, Dr.22 Kasım 2010 - Okunma Sayısı: 924


    Güney Kore biz bayramdayken kısa vadeli sermaye girişlerini caydırmaya yönelik ek önlemler aldı.

    En iyisi bugün İrlanda'ya 'bulaşmamak'. Hadi 'içimizdeki İrlandalı' olarak suçlanma tehlikesini göze almıştım, ama direnişle karşılaşacağım hiç aklıma gelmemişti. Benim köşeyi baskıya hazırlayan arkadaşlar İrlanda'yı o şanlı savunma biçimimden anlaşılan hiç hoşlanmamışlar. İrlandalı arkadaşlarımızın bu zor günlerinde "onlara bakın siz son yirmi beş yılda neler neler de başarmış bir ulusun çocuklarısınız" mealindeki destek yazımın temel taşı olan grafiğin başlığı 'kişi başına gelirde İspanya ABD karşılaştırması' oluvermiş. Elbette 'hatasız kul olmaz', ama bu sefer bu hata benim değil sevgili İrlandalı kardeşlerim.

    Ben en iyisi güney doğuya yüzümü döneyim; bir bakayım Güney Koreli kardeşlerimiz neler yapıyor. Şimdi aklıma geldi; sahi neden bir o tarafa, bir bu tarafa yüzümü dönmek zorunda kalıyorum? Yerkürenin bu taraflarında pek de ilginç bir şey yok da ondan mı?

    Değerlenme geçici

    'Ağzından yel alsın' diyebilirsiniz; ya İrlanda'da olanlar bizim de başımıza gelseydi? Bu çerçevede bakınca, bu taraflarda pek de ilginç bir şey olmaması kötü değil. Ama gelin görün ki Güney Kore'ye bakınca, "yahu biz neden bu kadar pasif kalıyoruz" diye hayıflanmadan da duramıyor insan.

    Paramız değerleniyor. Değerlenme temelinde geçici bir olgudan kaynaklanıyor. Başta ABD olmak üzere bazı gelişmiş ülkelerin bir an önce krizden çıkmak için aldıkları önlemler, o ülkelerdeki faiz hadlerini çok düşürdü ve aynı zamanda para bolluğu yarattı. Bu para bizim gibi ülkelere geliyor ve paramızın değerlenmesine yol açıyor. Bu ülkeler eninde sonunda faiz hadlerini yükseltmeye başlayacaklar ve etrafa bol kepçe saçtıkları paraları geri çekecekler.

    Paramızın bu tip unsurlar nedeniyle değerlenmesine karşı yapılabilecekler bu köşede daha önce tartışıldı. Öncelikle değerlenmenin önüne tümüyle geçilebileceği gibi boş bir hayale kapılmamak gerekiyor. Sonra da bir politika paketi tasarlamak. Paket şunları içerebilir:

    Kore önlem aldı

    Öncelikle TCMB'ye faiz haddini düşürebileceği bir ekonomik ortam hazırlamak gerekiyor: Bütçe disiplinini sağlamak, ama bunu oraya buraya zamla gerçekleştirmemek. Bankaların çok hızlı biçimde kredi açmalarının önüne geçmek (kısmen yapıldı). Bu özellikle finansal istikrar açısından önemli. TCMB'nin ihalelerde aldığı döviz miktarını artırmak (yapıldı). Enflasyon hedeflemesi rejiminin uygulanma biçimi gözden geçirmek ve döviz kuruna daha çok tepki vermenin yollarını aramak (kamuoyuna yansıyan bir çaba yok). En önemlisi de özellikle geçici (kısa vadeli) nitelikteki yabancı para akımını caydırmaya çalışmak (yapılmadı ve yapılmayacağı defalarca açıklandı).

    İşte yüzümüzü Güney Kore'ye neden dönmemiz gerektiği bu son önleme ilişkin. Biz bayramdayken, Güney Kore kısa vadeli sermaye girişlerini caydırmaya yönelik ek önlemler aldı: Hazine'nin ve Merkez Bankası'nın çıkardıkları tahvillerden alan yabancılara yüzde 14 stopaj vergisi ve yüzde 20 sermaye kazancı vergisi getirdi. Daha önce de bankacılık sektörünün döviz cinsinden kısa vadeli yükümlülüklerini azaltmayı amaçlayan bir dizi düzenleme yapmıştı.

    Bizim gibi ülkelerin, gelişmişlerin bu 'arsız' politikalarının yarattığı tahripkâr etkiler karşısında sihirli çözümleri yok. Ama hiç olmazsa Güney Kore bir şeyler yapıyor.


    Bu köşe yazısı 22.11.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır