Arşiv

  • Mayıs 2024 (6)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Yoksa Cudi yakında turizme mi açılacak?

    Güven Sak, Dr.27 Kasım 2010 - Okunma Sayısı: 974


    'Bölgenin daha fazla gelişmesinin önündeki en önemli engel altyapı sorunları.'

    Mardin-Şırnak hattındaki izlenimlerime birkaç kısa notla devam edeyim. Anadolu'da dolaştıkça, kurumsal ve maddi altyapımızın, ülkedeki dönüşüm sürecini taşımakta giderek zorlandığını görmemek imkansız. Devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) stokunun yakın gelecekte yükselmesi kaçınılmaz gibi geliyor bana.

    "Bu gezide en çok dikkatini ne çekti?" diye sorsanız, hiç tereddütsüz "yeni binalar" derdim. Her yerde yoğun bir inşaat faaliyeti vardı. Gördüklerim arasında birinciliği Şırnak'taki otel inşaatına veririm. Özel sektör eliyle, 200 yataklı, bir beş yıldızlı otel inşa ediliyor Cudi Dağı'na karşı. İnşaat, görene, "galiba girişimciler yakında Cudi Dağı'nın turizme açılmasını bekliyorlar" dedirtecek kadar dikkat çekiciydi. İnşallah yasaklara ihtiyaç kalmaz da, Cudi hakikaten etkileyici bir turizm bölgesi olur. Aynı durum, Cizre için de geçerliydi. Her yerde yeni bitmiş binalar var. Geçtim şehirleri, ilçe ve beldelerden geçerken bile, "bakın burası da eski şehir" denilen bir bölüm mutlaka var. Bir de yenisi var elbette. Bölgenin tarihi dokusunun erozyonu gözle görülebiliyor. Hoş değil. Ama öte yandan, ortada gözle görülür bir iktisadi canlılık da var.

    Ekonomi canlandı

    Amerikan operasyonu sonrasında, Irak'la büyüyen ticaret, bu bölgeye iyi gelmiş. Kayıtlı istihdam rakamlarında, 2008 küresel krizine rağmen görülen canlılık aslında bunu gösteriyor. Dicle bölgesinde kayıtlı istihdam son bir buçuk yılda, yaklaşık yüzde 30 artmış. Yetmiş binden yüz bine çıkmış. Aynı durum, ticaret için de geçerli. Türkiye, yüzde 23'lük pazar payı ile Irak'ın ithalatında bir numara. İhracatımızda, işlenmiş malların payı ise sürekli artıyor. Bölgeden oraya gıda malları ve inşaat malzemesi satılıyor. Pazara yakınlık nedeniyle, bölgenin avantajı esasen havaleli mallarda, yani, yükte ağır, pahada hafif ürünlerde bulunuyor. Burada en önemli rakibimiz ise, esasen, İran. Biz tek sınır kapısını işletmekte güçlük çekerken, onlar dört kapıdan yoğun bir faaliyet içindeler. Ama tek altyapı sorunu kapı değil; yollar da, elektrik de öyle.

    Elektrik sorunu var

    Cizre'de yaklaşık üç saatlik bir toplantı yaptık. Elektrik iki kez gitti geldi ve sonrasında hiç gelmedi. Bölgedeki az sayıda sanayi tesisinden toplantıya katılanlar, "bak işte bunu diyoruz" dediler, "şu anda bizim makineler jeneratöre geçti; şu andan itibaren yüksek girdi maliyeti nedeniyle zarar ediyoruz. İran'la rekabette güçlük çekiyoruz." Bu gezide en çok duyduğum şikayet elektrik ile ilgiliydi. Referans'ta, "Bağdat'ta elektrik, hala, günde beş saat" diye yazdığımı hatırlıyorum. Burada vaziyet o kadar değil ama yine de bir elektrik problemi var. Yalnızca gidip, gidip, gelmesi değil, kalitesi de ayrı bir problem elektriğin. Şimdi buna bakıp, "canım kaçak elektrik kullanımı var" demek bana tembel mazereti gibi geliyor.

    Nasıl bakmak lazım? Öyle anlaşılıyor ki, bölgedeki hızlı dönüşüm, artan sanayi aktivitesi ve evlerde kullanılan klima dahil elektrikli aletler, eskiyen elektrik altyapısının kapasitesini aşmış durumda. Bu bölgenin hem sanayileşebilmesinin, hem de daha çok tüketebilmesinin önündeki birinci engel altyapı gibi duruyor. Kurumsal ve maddi altyapı, iktisadi gelişme potansiyeline yetişemezse, kalkınmaya destek değil, köstek olur. Benim, Dicle bölgesinde gördüğüm budur. Halbuki Irak'ın imarı zamana dayalı bir fırsattır. Fırsatların kazası olmaz.


    Bu köşe yazısı 27.11.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nda yayımlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır